Allak Bullak Tepetaklak Uyandırma Servisi - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Aralık 1, 2023
Köşe Yazarları

Allak Bullak Tepetaklak Uyandırma Servisi

Ece UsluDr. Ece Uslu

5 gün kafa izni vermek istedim kendime. Kafam allak bullak, darmadağın. Üzülüyorum dünyanın, insanlığın gidişatını gördükçe. Evet biliyorum her geçen gün değişim devam edecek ve insanoğlu yine dengesini bulacak. Ama yine de bu durum şu anda yaşananlara üzülmeme engel değil. Yani üzgünüm ama karamsar değil. COVİD-19 sürecinde hep dediğim gibi kaygılı ama panik değil. Yapılan yanlış uygulamaları gördükçe öfkeli ama çaresiz değil…  Görüşme odasında yorulmadığım kadar yoruldum 5 günün sonunda sanal dünya sosyal medyada…

İşimi her ne kadar severek yapsam da, psikiyatriyi ağır işçilik olarak tanımlıyorum ben. Bir yandan o anda kalıp danışanı duygusal anlamda desteklemeli, bir yandan onu daha iyi anlayabilmek için kendi içine, kendi yaralarına kendi hissettiklerine dönmeli, bunu yaparken aşırıya kaçmamalı, ne onu çaresiz hissettirmeli ne de danışanla temasını kesmemelisin. Her danışan sonrası hissettiklerini ve sana anlatılan en özel anıları bir sonraki görüşmeye dek kalbindeki ve zihnindeki kutulara kilitleyip saklamalısın.Bir danışanın üzüntüsüne eşlik ederken, bir sonrakinin öfkesine, diğerinin acısına, diğerinin neşesine eşlik edebilmelisin çünkü. Yani hep şimdi ve orda kalmalısın, kendinle temas ederken bile. Lafı çok uzatmayacağım, alışkınım özetle duygu geçişlerine. Karşımdaki kişiye yardımcı olduğunu görmek de yorgunluğu alıp götürüyor benden.


Ama sosyal medya ile biraz daha haşır neşir olduğum bu günlerde alışamadığım ve hatta alışmak istemediğim şeyler görüyorum. Önce bir düğün fotoğrafı ile başlıyorum, tam o kişi adına sevinirken, karşıma vefat haberi çıkıyor, derken sisteme karşı öfkeli bir paylaşım, bir yardım çağrısı, bir doğum, bir kaza, bir ölüm… Ekranı yukarı kaydırdıkça 2 dakikanın içinde onlarca duyguya temas ettiğimi fark ediyorum. Daha doğrusu tam anlamı ile içine giremeden dokunup kaçtığımı… Buna sürekli maruz kaldığımız zaman ne mi oluyor? Duyarsızlaşıyoruz! Bunları yaşayan insanlara içten değil görev icabı tebrik, taziye mesajları yazıyoruz. İçten değil, sanal! İçi boş pek çoğunun evet, bu konuda saatlerce tartışabilirim. Çünkü eminim. Ve ne denli duyarsızlaştığımızı gördükçe içim acıyor.

Bir vefat yaşayıp profil resmini kararttıktan sonra karikatür paylaşılmasına alışmak istemiyorum ben. Bu denli hızlı, içi boş, duyguya temastan yoksun paylaşımlara alışmak istemiyorum. Sizin de bunu kendinize yapmanızı istemiyorum. Doyurmuyor bizi bu sanal temassızlık çünkü. İçimizde nedenini anlamadığımız bir boşluk ve tatminsizlikle yaşamaya mahkum ediyor.

Messengerda bir yandan geyik yapıp, whatsappta veya başka bir grupta birinin acısına eşlik ediliyormuş gibi yapılmasına alışmak istemiyorum. Çünkü bir insanla temas ederken tüm varlığınızla orda olmayı hem sizin hem onun hak ettiğine inanıyorum. Çünkü gerçek ilişkiler karşındakini anlamaya istekli olmakla başlar.

Aynı anda onlarca kişi ile yapılan flörtleri anlamak istemiyorum. Evet birilerini tanımak kadar doğal bişey yok. Ama sayı arttıkça içi boşalan bir muhabbette bu ne kadar mümkün olabiliyor? Bir süre sonra karşınızdaki sizin için sadece bir sayı oluyor. Sonra o sayıyı alıp hayatınızın önemli bir noktasına koyacak kadar kıymetsiz olduğunuza inanmıyorum ben. Markette tüm elmaları elleyip en sağlamını seçmek gibi. Onu bile bir sıra ile yapıyoruz değil mi? Bir elmayı bırakmadan ötekini alıp bakmıyoruz. Aksi takdirde hangisi çürük hangisi sağlam, hangisi aradığımız sertlikte vb anlamamız mümkün olmuyor. Peki özel hayatınıza alacağınız kişi için bir elma seçerkenki özeni göstermemek niye? Neden bu her şeyi tadayım telaşı?

Her şeyi hızlıca tüketmeye alışmak istemiyorum. Gerçeklik istiyorum. Eskiden terapi odaları sanal bir ortamdır diye öğretilirdi bize, dış dünyadaki sanallığı, yapaylığı gördükçe insanların sırf dertleşmek için terapiye gelmek istemelerini daha iyi anlıyorum artık. Çünkü insan olarak bizler güven istiyoruz, sıcaklık, özel hissettirilmek, karşımızdakinin tüm varlığı ile bizi yargılamadan dinleyip anlamasını istiyoruz. Ama gün geçtikçe sanal ortam bu gerçekliği elimizden alıyor. Terapistimizi en yakın dostumuz yapmaya çalışıyoruz. Biz sokakta özgürce birbirine temas ederek büyüyen çocuklardık, ne olur biraz özümüze dönsek? Daha doyurucu ilişkiler için bunu yapmak zorundayız, yoksa içinizde büyüyen derin bir boşlukla yaşamaya devam edeceksiniz. Ve daha gerçek, daha doğal, daha doyurucu ilişkiler yaşamayı hak ediyorsunuz! Çünkü hepiniz biricik ve çok kıymetlisiniz. Sakın sizi yargıladığımı düşünmeyin. Hakimlik değil mesleğim! Sadece daha kaliteli daha gerçek bir yaşama ulaşma şansınız varken zamanınızdan çalmayın istiyorum! Tüm isyanım sizin kendinize daha keyifli ve doyum alacağınız bir yaşamı layık görebilmeniz için… Ben böyle mutluyum diyenler varsa o da kabul… Sevgiyle kalın, temasta kalın….

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar