Bandabuliya’nın kadim esnafı,
Bekçisi,
Simgesi,
Gözleri görmeden yıllarca Lefkoşa sokaklarında yürüyen,
Aynı yoldan yıllarca gidip gelen,
Aynı yerde yıllarca oturan,
İlerlemiş yaşına rağmen ekmeğini birkaç torba sebze meyveden çıkaran Ali Dayı ki o Bandabuliya’nın önündeyken Bedesten’in aslan başlı taş figürleri sanki nefes alır,
Ayasofya’daki güneş saatindeki gölgeler dilim dilim ilerler,
Minareler saygıyla eğilir,
Ahmet Gürses’in ezan sesi daha güzel işitilir,
Kuş kurt böcek ne varsa canlanır neşelenir,
Köylerden kasabalardan gelen otobüsler onunla birlikte Deveciler Hanı’nda yerlerine yerleşir,
Toptancılar, parekenteciler ve cümle seyyar satıcılar onunla birlikte siftaha başlardı;
Belki ilk günaydını Buzcu Enver Dayı’dan alırdı bir zamanlar,
Belki de çorbacı Karabacak’tan,
Görmeyen gözlerinde bir kortej gelip geçmiştir nesilden nesile,
Galadarilerden Çoroniklere, Çoroniklerden Osman Gezerlere, Boyacı Rauf’tan Ahmet Mehmet Dubaralara, Ahmet Rasim’den sinemacı İsmetlere, Becerikli’ye ve “çalgıcı” Mehmetalilere kadar oluşan bir kortej,
Kim adını kazımışsa bu şehre, kerpiç ve taş duvarlarına, hanaylarına ve ahşap kapılarına, çarşısına ve pazarına kim adını kazımışsa yani,
Ki Toptancı Hüseyin Şişman da, Şekerlemeci Çıraklı da, helvaları ile ünlü Yağcıoğlu da gelip geçip muhabbet etmişlerdir Ali Dayı ile,
Sırasında bir bağ maydanozunu,
Sırasında bir torba portakalını almayan yoktur,
Onu görüp fotoğraf makinesine sarılmayan yoktur,
Sokakların karanlığa gömüldüğü günlerde aynı yerdeydi,
Kıbrıs Cumhuriyeti kurulduğunda aynı köşedeydi,
Çatışmalar çıktığında,
Hendekler yol yol kazıldığında,
Kum torbalarından barikatlar,
Tel örgülerden yasak bölgeler oluştuğunda,
Demir uçaklar bomba yağdırdığında,
Bu talihsiz adanın neşesinde ve hüznünde,
Diyeceğim,
Kıbrıs’ın yarım asırdan fazla macerasında aynı yerde aynı köşede başı öne eğik fakat yüzü her daim güleç vaziyette oracıkta oturan,
Şehrin aydınlığını karanlık gözlerinde saklayan,
Yazda kışta, sıcakta soğukta bu gözleri görmeyen simge tepeden tırnağa
Ve başlı başına şeherin kendisiydi…
Fotoğraf: Arif İşgüzar
