A’dan Z’ye Şeytanın Sözlüğü - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Salı, Nisan 23, 2024
Yaşam

A’dan Z’ye Şeytanın Sözlüğü

açmaz, Prensip sahibi olmanın getirisi.

adalet, i. Bağlılığı, hizmetleri ve ödediği vergiler karşılığında devletin vatandaşa sattığı katkılı bir meta.


adanmışlık, i. Hafif ölçekli bir akıl hastalığı. Çeşitli nedenleri olabilir; örneğin aşktaki adanmışlılığa kan fazlalığı, dindekineyse kronik hazımsızlık yol açar.

ağız, i. Erkekte, ruhun giriş kapısı; kadında, yüreğin çıkış kapısı.

aydınlanma, i. Hayatın geç bir aşamasında, budalanın teki olduğunuzu keşfetmek.

aziz, i. Ölmüş bir günahkârın gözden geçirilip rötuşlanmış hali.

baba, i. Henüz avlanmayı öğrenemediğimiz dönemde hayatta kalmamızı sağlamak için doğanın tedarik ettiği levazım subayı.

başkan, i. Siyasi haydutlardan oluşan bir partinin liderleri tarafından, ganimeti aralarında paylaştırması amacıyla seçilmiş geçici bir şef.

beceri, i. Aptallarda zekâ yerine geçen şey.

beyaz yalan, i. Henüz tecrübe kazanıp olgunlaşmamış yalan. Müzmin bir yalancının hakikate en çok yaklaştığı nokta; tuhaf yörüngesinin yerberisi.

cemaat, i. Bir hipnotizma deneyinin katılımcıları.

cep, i. Saiklerin beşiği ve vicdanın mezarı. Kadında bu organ yoktur, dolayısıyla saiksiz hareket eder; vicdanı ise defnedilmediğinden daima canlı kalır ve başkalarının günahlarını itiraf eder.

cumhuriyet, i. Parasını ödeyebilecek olan herkese eşit adaletin uygulandığı bir yönetim biçimi.

çiy, i. Gece terinin toprağa uyarlanmış hali. Taze yabanmersinlerini ve özlem dolu şairleri beslesin diye icat edilmiştir.

deha, i. Genel anlamda, kişiye kabul edilebilir bir şekilde hayranlarının üstünden geçinme ve sürekli sarhoş dolaşıp ayıplanmama imkânı tanıyan zihinsel üstünlük.

deist, i. Tanrı’ya inanan ama Şeytan’a tapma hakkını saklı tutan kimse.

dilbilimci, i. Başkalarının dilleri hakkında kendininkinden daha çok şey bilen kimse.

dilenmek, f. Bir şeyi, verilmeyeceğine duyulan inançla doğru orantılı bir samimiyetle istemek.

din, i. Umut ve Korku’nun, Cehalet’e Meçhul’ün doğasını açıklayan kızı.

ekonomi, i. İhtiyacınız olmayan bir fıçı viskiyi, bakmaya gücünüzün yetmediği bir ineğin fiyatına satın almak.

erkek, i. Türlerin pek saygı duyulmayan, gözardı edilebilecek cinsi.

eşek, i. Güzel bir sesi olan ama müzik kulağı olmayan bir halk şarkıcısı.

ev, i. Son çare olarak gidilecek yer – bütün gece açıktır.

fragman, i. Edebiyatta, yazarının bitirme kabiliyeti gösteremediği bir kompozisyon.

gelin, i. Önünde uzanan mutlu yaşam ihtimalini ardında bırakmış olan kadın.

gerçekten, zf. Görünüşe göre.

güzellik, i. Bir kadının, âşığını büyüleme ve kocasını dehşete düşürme gücü.

halk, i. Yasamaya ilişkin meselelerde görmezden gelinebilecek etken.

hava durumu, i. Belli bir andaki iklim koşulları. Zerre kadar ilgilenmedikleri halde insanlar sürekli hava durumundan konuşur, çünkü bu alışkanlığı hava durumuyla yakından ilgilenen uzak atalarından miras almışlardır. Resmi meteroloji bürolarının kurulup yalanlar üzerinden varlıklarını sürdürmesi, hükümetlerin bile ağaçlarda

yaşayan iptidai atalarımız tarafından ikna edilebileceğini kanıtlar niteliktedir.

hikâye, i. Çoğunlukla gerçek olmayan bir anlatı. Ne var ki aşağıdaki hikâyelerin gerçek olmadığı tatminkâr bir şekilde kanıtlanamamıştır.

Hygieia, i. Yunan mitolojisinde sağlık tanrıçası – bulaşmanın sağlıklı olduğu tek tanrıça.

ızdırap, i. İleri derecede bedensel tiksinti. Buna karşılık gelen zihinsel duruma “darmadağın olmak” denir.

iffet budalası, s. Terbiyeli tutumunun arkasına saklanmış muhabbet tellalı.

iki kere, zf. Olması gerekenden bir fazla.

insan, i. Olduğunu sandığı şeyi büyük bir esriklik içinde düşünmekten, olması gereken şeyi gözden kaçıran bir hayvan. En önde gelen uğraşı diğer hayvanları ve kendi türünü öldürmektir; fakat kendi türü o kadar tutarlı bir hızla çoğalmaktadır ki dünyanın yaşamaya elverişli tüm bölgelerini ve Kanada’yı istila etmiştir.

intihal, i. Yüz kızartıcı bir öncül ve saygın bir ardıldan oluşan yazınsal tesadüf.

Jüpiter, i. Yunanların ve Romalıların gülünç bir şekilde evrenin efendisi olduğuna inandıkları mitolojik varlık.

kader, i. Olayları kontrol ettiği öne sürülen kuvvet. Bilhassa sürekli hata yapan insanlar tarafından başarısızlıklarını haklı çıkarmak amacıyla sık sık anılır.

karar vermek, f. Bir dizi etkiden daha baskın olan başka bir dizi etkiye boyun eğmek.

kayıtsız, s. Şeyler arasındaki farklara yeterince duyarlı olmayan.

kibar, s. Duygularını gizleme sanat ve pratiğinde yetenekli (kimse).

korsan, i. Deniz siyasetçisi.

lord, i. Amerikan toplumunda, seyyar satıcıdan yüksek bir statüye sahip İngiliz turistlere verilen unvan. “Lord” kelimesi bazen Tanrı’ya hitap ederken de kullanılır, ama bunun genellikle gerçek bir hürmetten ziyade yağcılık olduğu düşünülür.

maraz, i. Ruhu bir başka acımasız dünyaya hazırlayan uyum sağlama süreci.

metropol, i. Taşralı zihniyetinin kalesi.

mevduat, i. Bir bankayı mali açıdan desteklemek için yapılan katkı.

muhafazakâr, s. Halihazırdaki kötülüklere tutkun olan devlet adamı. Muhafazakâr, mevcut kötülükleri başkalarıyla ikame etmek isteyen liberalin zıddıdır.

nezaket, i. Başkasına niyet size kısmet olan bir kurşunu sıkan kişiden, yolunun üstünde durduğunuz için özür dilemeniz.

nükte, i. Bir tür tuz. Amerikalı mizahçılar bu tuzu kullanmadığından entelektüel yemekleri son derece yavandır.

ordu, i. Düşmanı cezbedip ülkeyi istila etmesine neden olabilecek her şeyi silip süpürmek aracılığıyla bir ulusu savunan tüketici sınıfı.

öğrenim, i. Uygar milletleri etkisi altına alan bir cehalet türü (vahşilerden bulaşan Cehalet ile karıştırılmamalıdır). Bkz. Saçmalık.

öğüt, i. Piyasadaki en küçük bozuk para.

palavracı, s. Retorik bağımlısı.

para, i. Bize sadece kendisinden ayrılırken faydası dokunan bir nimet. Kültürün kanıtı ve kibar çevrelere girmeyi sağlayan pasaport.

prensip, i. Çok fazla kişinin çıkarla karıştırdığı şey.

rakip, i. Bizim arzuladığımız şeyin aynısını arzulayan alçağın teki.

sos, i. Uygarlığın ve aydınlanmanın şaşmaz işareti. Sosu olmayan bir halkın bin tane kötü huyu vardır, sosu olan bir halkınsa sadece dokuz yüz doksan dokuz.

sözlük, i. Bir dilin gelişip serpilmesini engelleyen, onu katı ve elastikiyetsiz kılan habis bir edebi araç.

şimdiki zaman, i. Sonsuzluğun, hayal kırıklığı ile umut arasındaki bölümü.

tahammül, i. İçten içe bir intikam planı hazırlarken saldırılara uysallık ve sabırla katlanma yetisi.

tanış, i. Borç alacak kadar iyi tanıdığımız ama borç verecek kadar iyi tanımadığımız kimse. Arkadaşlığın, karşı taraf yoksul ya da silik olduğunda uzak, zengin ya da ünlü olduğunda yakın olarak nitelenen mertebesi.

tarih, i. Çoğu budala olan askerlerin ve çoğu düzenbaz olan liderlerin yol açtığı, çoğu önemsiz olan hadiselerin çoğu yanlış olan anlatımı.

tebrik, i. Kıskançlığın medeni şekli.

tembellik, i. Bizden düşük seviyeli birinin mazur görülemeyecek bir şekilde istirahat halinde bulunması.

tırtıl, i. Böcekler âleminin kapitalist ferdinin hayata atılmadan önceki hali.

uygunsuz, s. Çıkarlarımıza hizmet etmeyen.

uzun ömür, i. Ölüm korkusunun alışılmadık ölçüde uzun bir süreye yayılması.

ürün, i. Tuhaf insanların şehirdışındaki izbe yerlerde “yetiştirdiği” balkabağı, domuz yağı falan gibi şeyler.

vasıflılık, i. Cumhurbaşkanının terzisinin kuzeni olmak.

vatansever, s. Parçanın çıkarlarını bütünün çıkarlarından üstün gören (kimse).

vicdan, i. Midede görülen ve beynin gri maddesini etkileyerek zihinde ihtilafa yol açan marazi bir durum.

yeniden düşünmek, f. Çoktan verilmiş bir kararı gerekçelendirmeye çalışmak.

yol, i. Kişiyi sıkıcılığı artık dayanılmaz raddeye gelen bir yerden, gitmenin nafile olduğu başka bir yere götüren ince uzun kara parçası.

zihin, i. Beyin tarafından salgılanan gizemli bir madde. En önemli aktivitesi kendi doğasını anlama çabasından ibarettir – nafile bir teşebbüs, zira kendisini anlamak için kullanabileceği tek şey yine kendisidir.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar