Tam da bizim buralara uygun “işler” bunlar.
“İşler” derken iş yapmak gibi ciddi bir eyleme de hakaret etmiş olmayalım.
Argodaki deyimi ile “organize işler bunlar.”
Ne gördük, ne duyduk ne de geçmişte tanık olduk.
Özelleştirmeci desem değil.
Hani var ya “devlet artık bu işlerden çekiliyor, özel sektöre devrediyor” değil.
Liberal desem hiç değil.
Son dönemlerde dillerde pelensek özerkleştirmeyle hiç ama hiç alakası yok.
Peki ne öyleyse?
Partizanlığın, adam kayırmacılığın ve al gülüm-ver gülüm sisteminin anayasasını yazan KKTC’de yeni bir tür icat edildi.
Devletin bir birimini bana devret, devlet memurları ödemeye devam etsin ama memurlar benim adıma çalışsın.
Yani, daha önce tanık olmadığım için ancak böyle tarif ediyorum.
Dolayısı ile bu tarifin de doğruluğundan şüphe ediyorum.
Çünkü dünyada böyle bir örnek yok.
***
Havadis Haber Merkezi “kıyak” diye tanımladı.
Yani “kıyak” tanımlaması da pek hafif kaldı.
Elbette artık kanıksadığımız “ilişkiler” devreye girmiştir.
Hani siyasetçi özellikle seçim döneminde para babalarına “yem” verir.
Para babaları seçim olmasını dört gözle beklerler.
Çünkü siyasetçiden her istediklerini koparacak dönemdir seçimler.
Siyasetçi de yeniden seçilmek için para babalarının emrindedir.
Ne isterlerse bir tamam yerine getirilir.
Ve bu lanet statüko da böyle sürüp gider.
Fakat bu defa akıllara durgunluk verecek, bu lanet statükoya alışmamıza rağmen “yok da bu kadar” diyeceğimiz bir durumla karşı karşıyayız.
***
Bizi her defasında hayretten hayrete düşüren siyasetçilerimizden ve para babalarımızdan cesaret alarak hükümet edenlere naçizane bir önerim olacak;
Lütfen BRT’yi bana devredin.
BRT benim olsun.
Siz maaşlarını ödemeye devam edin, personelin emeklilik dahil özlük hakları aynen devam etsin.
Hatta toplu iş sözleşmesinde yapacağımız anlaşmadan kaynaklanan yeni hakları da hükümet ödemeye devam etsin.
Ama BRT personeli banim için çalışsın.
Öyle yönetim kurulu imiş, idari sorunlarmış siz uğraşmayınız.
Dilediğiniz zaman gelip BRT ekranlarından nutuk sallamaya devam ediniz.
Ötesi benimdir.
Sizi önemli bir dertten kurtaracağım.
Hani bir zamanlar “şu okullar olmasa ne güzel bakanlık yapardım” diyen eğitim Bakanı gibi.
Eminim ki bu devletin kurumları olmasa ne güzel Başbakanlık, Başbakan Yardımcılığı yaparsınız…