Akıl tutulmasından ötesi şeylerin yaşandığı günlerden geçiyoruz.
“Travma haliyle yapılan vahim yanlışlar” diyorum ama tam olarak karşılamıyor olanları.
Türkiye’deki durumu elbette anlıyoruz.
Bir önceki darbenin mağdurları olarak hayata tutunmaya çalıştı bizim nesil.
Ve eğer bu darbe girişiminin başarılı olması durumunda neler olacağını elbette çok iyi tahmin edenlerdeniz.
Meclisi bombalayan, seçilmiş cumhurbaşkanının uçağını düşürmeye çalışan, Başbakanı, hükümet üyelerini, muhalefeti ve toptan halk iradesini ortadan kaldırmaya çalışan alçakları hep lanetledik.
Karşılığı ne oldu bilir misiniz?
Savunduklarımızın görevlendirdiği tipler bize alçaklık bastı ve FETÖ’cü teröristler olduğumuz jurnallendi.
Yok yok, heveslileri hemen bu cümlelerin üstüne atlayıp da anlam çarpıtması yapmaya kalkışmasın.
Kanlı bir darbeye doğrudan karşıyız.
Sokağa çıkıp tankların önüne dikilen Anadolu insanlarını kalbi duygularımızla takdir ediyoruz.
Türkiye’yi yönetenlerin ölüm ile yaşam arasındaki o ince çizgide gidip geldiklerini ve büyük bir travma yaşadıklarını çok iyi anlıyoruz.
Fakat….
***
Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Cavuşoğlu yanlış yaptınız.
Çok büyük ve vahim bir hataya imza attınız.
Benzer bir hatayı Egemen Bağış yapmıştı.
Belli ki ondan da ders çıkarmamışsınız.
Ya da, o da ders çıkarmamıştır yaptığı yanlışlardan.
Ozan Ceyhun denilen tipi siz görevlendirip buralara gönderdiniz. (Babasının bile evlatlıktan ret ettiği bir meczup)
Elçilikte konumlanması ve her türlü hizmetinin karşılanması direktifi vermişsiniz.
Rapor yazmasını istemişsiniz.
Kıbrıs’taki FETÖ’cülerin raporunu.
O da “Dışişleri Bakanımızın özel görevlisiyim” diyerek önüne geleni sorguya çekmiş. Sıradan insanları taciz etmiş.
Yetmemiş “emekli albay Cenk Diler FETÖ’cüdür, Havadis Yazı İşleri Müdürü Hüseyin Ekmekçi de FETÖ’cüdür, Başaran Düzgün FETÖ’cülerin başıdır” diye jurnaller yapmaya başladı.
İşte tam da bu noktada durunuz Sayın Dışişleri Bakanı.
Zaten uzun bir süredir size karşı birikmiş bir öfke vardı.
“Bunlar Kıbrıs Türkünü dizayn etmeye çalışıyor” diye korkanlar vardı.
Üstüne tuz biber ektiniz.
Kıbrıs Türkünü rencide ettiniz.
“Zücaciye dükkanına giren fil” gibi birini gönderip buraları tarumar ettiniz.
Size naçizane bir tavsiyem vardır;
İlk uçakla bu tipi geri çağırınız.
Yoksa Kıbrıs Türk Halkı ile Anadolu Halkının arasını daha da açan kişi olarak tarihe geçeceksiniz.
Bu da büyük bir vebaldir.
Bu vebalin yükünü kaldıramayacaksınız diye düşünüyorum…
