İnsan yaşadığı dünyayı algılayamazsa, günübirlik tahlillerle daima hayal kırıklığına uğrar. İnsanlık artık bu günleri ve hayal kırıklıklarını daha çok görecek.
- ve 20 Yüzyıllarda Kapitalizmin devleri, emperyalist devletler, tüm dünyaya isteklerini daha yoğun bir şekilde dayatıyorlardı.
Emperyalizmin, zor yerine, büyük şirketlerin dünya çapındaki egemenliğini gereçekleştirdiği globalizm çağında, artık TEK DEVLETİN FİZİKİ gücü, istediğini yaptırmayı sağlıyamıyor.
Amerikada, Donalt Trump’ın seçilmesiyle birlikte, tek devletin istediğini yaptıramamasının örneklerini daha sık bir şekilde yaşamaya başladık.
Trum’un, İsrail yanlısı politikaları ve Yahudilerin dünya çapındaki ekonomik gücüne rağmen, KUDÜS’ün İsraillilerin başkenti olarak ilanı, dünyadan hiçbir destek bulmadı.
Trump’un tüm çabalarına rağmen, BM de uğradığı yenilgi, insanlık için de bir umut ışığıdır.
Bu yenilgi, artık uluslara istediğimi dayatırım politikasının iflasının da ilanıdır.
Kudüs konusunda, İsrail’in Başkenti ilanına en kararlı karşı çıkış Türkiye’den geldi. Oysa Türkiye 20 yıl öncesinde bile , aşırı Amerikancı tavırlarıyla herkesin tepkisini çeken bir devletti.
Türkiye’de Anadolu sermayesinin, ekonomiden daha fazla pay almaya başlamasıyla birlikte, Amerika’ya kafa tutan söylemler de arttı.
Özellikle Orta- Doğu’da Amerikanın Kürt kartını aktif desteklemesi, Türkiye ile Amerikanın arasını açan en önemli çelişkidir.
Amerika ve İsrail, Barzani hareketini ve YDP yi destekleyerek, Petrol borularını Akdenize indirecek bir Kürt projesi üzerinde çalışmaktadırlar.
Bu proje, öncelikle Türkiye’yi ve bunun yanısıra, Irak ve İran’ı da tedirgin etmektedir.
Bu tedirtginlik, bu üç devleti birbirine yakınlaştırıcı bir rol oynamaktadır.
Rusya’nın da, Suriye üzerindeki hakimiyetini yeniden perçinlemesiyle, Rusya Orta- Doğu’da yeni müttefikler kazanmaya başlamıştır.
Tayyip Erdoğan, NATO’da müttefik olduğu Amerikaya güvenmemekte, Rusya ile ise gittikçe güçlenen ekonomik ve siyasi atılımlar yapmaktadır.
Erdoğan, BM deki Kudüs tasarısında AB’in tam desteğini aldıktan sonra, özellikle AB ülkelerine teşekkür etme ihtiyacını hissetmiştir.
AB’nin KUDÜS KARARINDA, Trump’ın yanında değil, Türkiye yanında yer alması, kurulmakta olan yeni dünyanın da işaretlerini vermektedir.
AB ülkeleri birçok uluslar arası sorunda, Amerikanın güce dayanan politikalarına karşı çıkmakta ve haklı olduğuna inandığı tarafların yanında yer almaktadır.
TRUMP, BM de aldığı yenilgiyi hazmedemeyen bir karakterdir.
Zaten oylama yapılmadan önce, kendisini desteklemeyen ülkelerin karşısında duracağını açıkça İLAN ETMİŞTİ.
Türkiye, bu ilana rağmen, Kudüs ‘un tüm ulusların ve dinlerin ortak şehri olmasını savunarak TÜM DÜNYADAN, önemli destekler kazanmıştır.
Türkiyeli yöneticileri ülke içerisinde rahatlatan bu karar, yeni bir dünyanın da habercisidir.
Artık devletler, güçlüye değil, haklı olana doğru destek vermeye başlamışlardır. Bu da tarihi bir adımdır.
