İster hazır olun, ister hazır olmayın. Bilin ki; hiç farketmez çözümle ve çözümsüzlükle; tıpkı 2002-2004’lerdeki gibi dipten gelen reel bir ekonomi-politiği ve sosyo-ekonomik enerjinin açığa çıkacağı bir yıla girdik. Ülkede sosyo-ekonomik olarak ciddi gaz birikti.
Çünkü,8 yıldır yeterince büyütemediğimiz,vatandaşın refah kaybı yaşadığı,gelir dağılımının bozulduğu,satın alma gücünün düştüğü,çok yüksek kamu borç stoğunun ve özel sektör-tüketici borçluluğunun içerisinde,kamusal bataklıklar ve mali açıklarla,orta gelir tuzağında kıvranan bir ekonomi içindeyiz.
Bu tuzaktan çıkmak için hem bir taraftan çok köklü acılı reformlar yapmamız(TMK mülkiyet rejiminden tutunda,sosyal güvenliğe,özelleştirmeden tutunda kamu reformuna,eğitime kadar hayatın bir çok alanında) lazım, hem de ekonomiyi dış taleple büyütecek yeni bir hikaye-kurgu-vizyon lazım…
….Bir süredir “ BÜYÜK KIRILMA ve sonucunda da TC’nin AB içerisinde ÖN BAHÇESİ veya çözümsüzlüğün devamında ARKA BAHÇESİ mi olacağız acaba ? “ diye anlatmaya çalıştığımız bu büyük değişimin olacağı yıla girdik.
Bu değişim haliyle gönüllü olmayacak, zaten olması da beklenemezdi.Topuz zoruyla değişim olacak.Çünkü, KKTC mevcut ekonomi-politiği ile TAŞINIR DURUMDA değildir.Ne bu sistem ve siyasal rejim, ne de mevcut ekonomik ortam taşınabilirdir. Sebeplerini çok anlattık.
Zaten geçenlerde Gezicinin anket sonuçları da kısmen beklenen ipuçlarını verdi.Bu sonuçlar sürpriz değil,kimse hafife almasın.Eğer,referandumdan önce veya referandum olmaması halinde bir erken seçim olursa(ki kesin olur); o vakit dipten gelen dalga Kudret Özersay liderliğindeki HP’yi tıpkı zamanında Türkiye’de AKP ,Yunanistan’daki Syriza,İtalya’da Yıldız hareketinde olduğu gibi tek başına iktidar yapacaktır.
Ve haliyle tüm mevcut partiler istisnasız sıkı bir tokat yiyecektir. Ha, seçim referandumdan sonra olursa, o vakit sistem partileri görece daha avantajlı olacaktır. Çözüm sonunda başkanlık rejimi ile seçim olursa sonuçlar liderle daha alakalı olacaktır.
Sonuçta, topuz zoruyla bu değişimin başlangıcı olacak yıla girdik.9 Ocak Kıbrıs Konferansı değişimin yönünü,kalitesini,şiddetini ve içeriğini belirleyecek.Bu değişimin erteleneceğini düşünenler hayatlarının hatasını yapar, o yüzden özellikle eski düzene göre “ avanta – kayırma-korumacılık ” üzerinden beslenenler bu değişime zorlanacaktır.
Diyeceğim odur ki; 2017’ de bugüne kadar olduğu gibi halı altına süpürerek yola devam edemeyiz.Sistem ve ülke üzerimize çökmek üzere, popülizm belası sonunda yozlaşmaya dönüştü.
Bugün sisteme ayak uydurduğu için,kısa vadeli düşünen, değişime karşı duran ve “avanta-kayırma-koruma” ile yoluna devam edeceğini zannedenler ; bilsinler ki ağızlarıyla kuş tutsalar dipten gelen dalgaya karşı koyamayacaklar.
Niye mi bunları söylüyorum? Çünkü,rakamlara, ekonomiye, insanlara, toplumsal iklime bakıyorum ve dipten gelen büyük dalgayı görebiliyorum.2002-2008 ‘de de çok sorunumuz ve yapısal problemlerimiz vardı ama bu süredeki yüksek tempolu büyüme sorunların üzerini geçici olarak örtmüştü.
Şimdilerde yeterli büyüme yok ve sorunlar hem büyüdü, hem de fazlasıyla görünür olmaya başladı. Özetle, KKTC ekonomi-politiğinde yeterince büyüyeme yoksa; her zaman başınız beladadır demektir.Şimdilerde hayatımızın-ekonomimizin bir çok alanında ciddi KONSOLİDASYONLARA gebeyiz bilesiniz.Çünkü,2008’den beri patinaj yapan bir ekonomi ile ancak buraya kadar gelinebilirdi…
