ZAMAN TESTERESİ - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 20, 2024
Köşe Yazarları

ZAMAN TESTERESİ

Bedia Balses

 

Geriye doğru hareketini yapsa da bunu hep  ileriye gitmek için kullanıyordu. Geçmişten güç alıyor ancak geçmişe aldırmıyordu.  Bugün, kesilip kanlar içinde yere düşüyordu. Arkada kalan bugün , hemencecik dün oluveriyordu. Düşüyordu insanlar zamanın hafızasından. Onlarca, binlerce, milyonlar, hatta milyarlarca…  Bazısı çok acele ediyordu. Bazıları yavaş  yavaş ilerliyordu. Ancak zaman testeresinden kaçıp kurtulmak yoktu. Bütün yollar ona çıkıyordu. Onu atlatmak, yavaşlatmak, oyalamak imkansızdı.


Gece olmuştu, testere uyumuyordu. Yine bir aceleci gelmişti, yaşından umulmayacak bir olgunlukla bakıyordu yüzüne. Kocaman güneş, batmaya niyetlenmeden acelecinin işine karışıyordu. Yaklaşıp duruyordu aceleciye.  Güneş, Kıbrıslı’nın çok sevdiği güneş korkunç bir hal alıyordu. Gözü dönmüş bir düşmana benziyordu şimdi. Acelecinin önünde durdu. Koskocaman bir ışıktı. Sanki cehennemin giriş kapısıydı. O kadar büyük bir ışıktı ki insanı karanlıkta bırakıyordu. Aceleci o güzel gözlerini dikti korkmadan karşısındaki canavara. Canavar güneş taklidi yapmış bir karanlıktı. Isıtmayan, kavuran ve karanlıkta bırakan…

Gözleri dehlizlere açılan bir adam yaklaştı acelecinin yanına. Tüm hayatını ona adamış bir hüzünbazdı. Ceplerinden şarkılar dökülüyordu, dudak ucundan suskunluklar. Yarım yaşanmışlıklar bir zırh gibi kaplıyordu vücudunu. Şarkılar ağır yaralıydı.  Kalbindeki besteleri can çekişiyordu. Umut denen o paslı yalan canavara teslim olmuştu.   Aceleci çocuğun gözleri olmak istiyordu, kulakları, sağlıklı hücreleri olmak istiyordu. Bunun için hayatını ortaya koyuyordu. Notalara basıyor, şarkılara yüz sürüyor, seslerden, sözlerden oluşan kocaman bir kalabalık arkasında, canavara kafa tutuyordu.

Aceleci çocuğun hayalleri vardı, gitarından dökülen tellerde aşkları, yorgunlukları, acıları, bitmez bilmez gecelerin sızıları vardı. Kimselerin anlayamayacağı ıstırapları çığlık çığlığa, gülümsüyordu bu adaletsiz çarkın düzenine karşı. Canavara karşı, hastalığa, ölüme, adaletsizliğe, haksızlığa, yarım kalmışlığa… Dudaklarının kenarında gözleri dehlizlere açılan adamın gülümsemesine benzeyen bir ifade belirdi. Gözlerinde korkunç karanlıklar, yüreğinde umut denen o yalan bekleyiş, öptüğü kızların dudakları, gözleri belirdi karşısında.  Yürüdüğü yolların tehnalığı, yurdundan ayrı kalmanın hüznü bir bıçak gibi kesti gününü orta yerinden.

Şimdi karanlık bir sabahta gözleri dehlizlere açılan adamın elleri vardı omuzlarında. Gözyaşları vardı yaşamında.  Sevginin o insana işkence eden bağlılığında, umutsuzluğun cehenneme dönmüş evinde oturuyorlardı.  Bir şarkıya, bir öyküye , bir duaya tutunuyorlardı.

Şarkılar üşüyordu ve karanlıktaydılar.

Zaman, testeresi ile acelecinin etrafında dönmeye devam ediyordu.

 

 

 

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar