Türkiye’deki yerel seçimlerde ortaya çıkan tabloyu, siyasiler iyi okuyabilecekler mi? ŞÜPHELİYİM
AK Partinin her yerde, özellikle sağın uzun bir süreden beri yıkılamayan kalelerinde seçimleri kaybetmesinin sebeplerini geniş bir çerçeveden ele almak gerekir.
Türkiye seçimlerini analiz eden birçok yorumcu sorunu basitçe ekonomik yıkıma bağlamaktadırlar. Oysa bu yorumcular eleştirilerinde bir adım daha atıp, ekonomik yıkıma neden olan faktörleri de açıklamak zorundadırlar.
CHP de kendi oylarının yükselme nedenlerini daha geniş bir açıdan inceleyip, DERSLER ÇIKARTMAK zorundadır.
AK PARTİ’nin sahil şeritlerinden oy alamamasının nedeni sadece ekonomik yıkım değildir.
Tayyip Erdoğan, iktidarının ilk yıllarında, kendisi için demokrasi isterken, BATI ‘ya yaklaşmak ve AB birliğini hedef alacak politikalara yönelmek zorundaydı.
Bu dönemde Tayyip, Kıbrıs konusunda, Kürt sorununda, Türkiye’li hiçbir politikacının söyleyemediği açılımlara yönelmek zorunda kaldı.
Ancak bu yönelim kısa sürdü. KOMŞULARLA SIFIR SİYASET yerini, MHP ile birlikte milliyetçilik temelinde yeni politikalara bıraktı.
Bu süreçte, komşularıyla önemli proplemleri tetikleyecek politikalar adım adım uygulandı.
İsrail, Mısır, Suriye, Yunanistan , Kıbrıs ile DİDİŞMELER ve Kürt sorununa silah yoluyla çözümün hem siyasi hem de ekonomik maliyeti büyüdü.
Tüm komşularıyla problemler yaratılırken, ülke içindeki muhalefet de alabildiğine susturuldu. Mültecilerin bir silah olarak Batı’ya karşı kullanılma politikası yürümemek bir yana, ülke içerisi yabancılarla doldu. Tayyip bu yabancılara önemli bir ekonomik harcama yaparak, ülke ekonomisinde kaynak israfını büyüttü.
Savaş ekonomisi, Kürtlerle savaşta önemli kaynakların belirli çevrelere kanalize edilmesini sağladı. Türkiye silah sanayindeki yatırımları MİLLİYETÇİ DUYGULARI KULLANMAK için çalışırken, sıradan insanlar artık bu milliyetçi çıkışların kendilerine maliyetlerinin çok olduğunu gördü.
Sağ oyların azalma nedenlerinden biri , aşırı milliyetçi yönelimin yarattığı ekonomik yıkım etkisidir.
Kürt sorununu zor yoluyla çözmek, o bölgelerde anti-demokratik yönelimleri kamçıladı. Halkın oylarıyla seçilen yerel yöneticiler yerine , hükümetin atadığı memurlar görev almaya çalıştı.
Kısacası, aşırı milliyetçilik maskesi artık kitlelerde bir heyecan yaratmak yerine, tepkilere yol açmaya başladı.
Oylarını alabildiğine arttıran CHP’nin kitlelere umut taşıyabilmesi için, ekonomik yıkımı eleştiren politikalarını netleştirmesi gerekmektedir.
Batı tipi demokrasi’ye gerçekten inanarak ve kitlelere, bu demokratik yönelimin hayatlarında oluşturacağı etkilerin neler olacağını somut bir şekilde anlatmak gerekecektir.
Ekonomik yıkımın adım adım düzeltilebilmesi için, ülke dışından kaynak yaratmak gerekecektir.
Bu kaynak aktarımı, özellikle Kıbrıs Sorunu ve Kürt sorunu üzerine farklı politikalarla gidip, bu sorunu çözmekten geçer. CHP’nin böyle bir yola yönelmesini çok zayıf bir olasılık olarak gördüğümü söylemeliyim.
TÜRKİYE yeni bir dönemeçtedir. Başarması ve güçlü bir ekonomik, siyasi yapıya kavuşması en büyük isteğimizdir.