Özne olmak demek bazen fail olduğunu kabul etmekten geçer! - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 20, 2024
Köşe Yazarları

Özne olmak demek bazen fail olduğunu kabul etmekten geçer!

Mete Hatay bannerMete Hatay

Biz başkalarının olmamızı istediği toplum asla değiliz. Biz olmaya karar verdiğimiz biziz. Başkalarını kötü zamanların günah keçisi olarak kullanmak çok kolaydır. Hatta, tüm hayatımızı hep başkalarını suçlayarak da geçirebiliriz, ama esas sorumlu veya suçlu günün sonunda biziz. Çünkü o “an” geldiğinde, gerekli kararı veren, bizden başkası değildir. Çünkü karşılaştığımız durumlar karşısında her topluluk farklı farklı direnç, farklı farklı kabul ve farklı farklı reaksiyonlar gösterir, bu da işte bizi biz yapar. Bazı toplum faşist baskılara direnmek için alır silahı dağa çıkar, bazısı pasif direnişe geçer, bazısı ise direnir(miş) gibi yaparak, şikayet ettiği şeyin her günkü üreticisi olur.

 


Kıbrıs’taki Kıbrıs Türkü’nün tarihsel varoluş sürecine baktığımızda söyle kısa bir özet yazabiliriz. Bu toplum 1950’lere geldiğinde halihazırda “su katılmamış” Türk kimliğini benimsemişti. 20. Yüzyılın başlarında en büyük korkuları “gavur olmak” olan Kıbrıslı Müslümanlar, asimile olmamak için Türklüğe sarılmaya karar vermişlerdi. Ne de olsa çoğu Türkçe konuşuyordu ve Müslümandı. Ayrıca Türkleştikçe modernleşeceklerini, Rumlarla eşit sayılacaklarını ve “adam yerine konulacaklarını” tahayyül ediyorlardı. Ve en önemlisi eski ustaları Osmanlının devamı olan Türkiye Cumhuriyeti ile bağlarını böylece koruyacaklardı. Sömürgeci idarecilere kendilerini Türk olarak kabul ettirmek için zaman zaman kavgayı bile göze alacaklardı. Zaman zaman Yunan milliyetçiliğine karşı Sömürgecinin piyonu olmaktan da kaçınmamışlardı. Bir dönem Adanın Türkiye’ye iade edilmesini istemişler. Daha sonra taksim diye ölmüşler ve öldürmüşlerdi. Üç yıllık Cumhuriyet macerasından sonra gettolarda az kalsın kalıcı birer pan Türkist bile oluyorlardı. Dönemin şiirlerine bakarsak her iki kelimede bir Ergenekon diye inleyen bir edebiyatı rahatlıkla görebilirsiniz. Ben hayatımda bu kadar bozkurt sembolünü hiçbir yerde bu kadar yoğun ve bir arada görmemiştim.

 

Fakat 1974 yılından sonra özledikleri ve parçası olmak için can attıkları Türkiye ile burun buruna geldikten sonra, gördüklerini beğenmeyeceklerdi. Ayrıca Rumlardan kalan ganimeti Türkiye’den gelenlerle paylaşmak da canlarını sıkmıştı. Yıllarca var olabilmek için farklı farklı taktikler geliştirmişlerdi. Mesela bir dönem Türkleştikçe Yunan kimliği karşısında duran ayrı bir kimlik olarak ayrıcalık isteyebiliyorlardı ama 1974’ten sonra Türk kalmak onları Türk denizinde eritecekti ve bu yüzden Türkiye Türkleriyle olan farkların abartılması ve yeni bir kimlik icat edilmesi gerekiyordu. Bu da Kıbrıslı Türk kimliği olarak biçimlendi. Mullihiya etnikleşti, hellim ulusal bir gurura dönüştü, her Türkçe’de olmayan ve Kıbrıs ağzında kullanılan kelime ayrı bir egzotik milliyetçi sembole dönüştü. İnsanlar “gancelli” derken gözleri dolmaya başladı. “Makarına bulli” tiyatrosu icat edildi. Unutulmuş dünya kadar yemek yeniden yemek masalarımızı süslemeye başladı.

 

Tabii Yunan milliyetçiliğinden kaçarken atladıkları bu Türk denizinden kurtulmaları o kadar kolay olmayacaktı. Kıbrıslılığa yelken açarlarken her ihtimale karşı Türklüğü de yanlarında taşımayı ihmal etmemeye çalışacaklardı. Yani her aşamada duruma göre pozisyon almaya devam ettiler, “Barış isterik” dediler Türkiye’nin garantisinden vaz geçemediler. Rum’a karşı Türk , Türk’e karşı Kıbrıslı olan bir kimlik oluşturdular. Kimlerden mi söz ediyorum? Bizden tabii.

 

Bütün bunları niye yazdım? Bir toplum eğer özne olmak istiyorsa ilk önce kendi yaptığı ve faili olduğu şeylerle yüzleşmesi gerekir suçu veya sorumluları hep dışarda ararsa hiçleşme tehlikesiyle karşı karşıya kalır. Doğru ve yanlış verdiğimiz kararların arkasında durmazsak ve sorumluluğunu almazsak, tarihimizle yüzleşmezsek, hep böyle sızlayıp ve ağlayan, suçu başkasında arayan bir biz olarak kalmaya mahkûm olacağız. İnsan özne olmak için yaptığı şeyin failliğini üstlenmesi lazımdır yoksa kendinden kaçtık sonra özne olmaktan da uzaklaşır ve bir hiç olarak tarihe karışır.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar