Osmanlı’yı püskürten kadınlar (Strateji değişikliğine neden olan jurnal!) - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Salı, Nisan 23, 2024
Poli

Osmanlı’yı püskürten kadınlar (Strateji değişikliğine neden olan jurnal!)

osmanlı
Ahmet Okan
Ahmet Okan

1571’de Osmanlı’nın Kıbrıs’ı fethi ile ilgili üç olaya yer vereceğiz.

Bu olaylara geçmezden önce, Galeri Kültür Yayınları arasında yayınlanan kitaptan kısaca bahsedelim.


Galeri Kültür Yayınları piyasaya çıkarmış olduğu “Kıbrıs Savaşları” adlı kitap Antonio Maria Graziani imzasını taşıyor.

Yazar 1537-1611 yılları arasında yaşadı.

Bir felsefeci ve kamu hukukçusu olan İtalyan yazar, Kardinal Giovanni Francesco Commondeno’nin sekreterliğini yaptı. Yaşadığı dönem itibarı ile Kıbrıs Savaşı üzerine yakın bilgilere ve belgelere tanık olduğu anlaşılan yazarın “Kıbrıs Savaşı” adlı kitabı birçok dilde basılmış, günümüzde Galeri Kültür Yayınları arasında Türkçe çevirisi yapılmıştır.

Yazar, Kıbrıs savaşı nedeniyle Hıristiyanlar cephesinde meydana gelen tartışmaları, çekişmeleri cesaretle kaleme aldığı gibi, Lefkoşa, Mağusa fetihleri yanında İnebahtı deniz savaşını da detaylı bir şekilde anlatmaktadır.

Havadis gazetesi yönetiminin bize hediye ettiği kitabı büyük bir heyecan ile okumaya çalışıyoruz.

Kitabın çeşitli defalarca elden düşürülmeyecek bir içerikte olduğunu belirtmemiz lazım.

Biz bu yazımızda, yukarıda dediğimiz gibi kitap içerisinde yer alan üç olaydan bahsedeceğiz. Zaman zaman yazılarımızda tekrar kitabın birçok bölümlerine dönerek bugüne kadar bilinmeyen olayları aktarmaya çalışacağız.

Olaylara geçmezden önce, Kıbrıs tarihi ile ilgili okurlarımıza bu kitabı almalarını salık veriyoruz.

Bu arada, söz konusu kitabı kitapsevelere armağan eden başta Remzi Halluma ile kitabın yayınlanmasında emeği geçenlere teşekkür ediyoruz.

kibris savasi (3)

Lara’ya çıkarma:

Dönemin Osmanlı Sultanı II. Selim Kıbrıs’ı alma kararı almasından sonra adaya çıkarmayı yönetecek olan Lala Mustafa Paşa tüm hazırlıklarını tamamladığında, 1570 yılında ilk saldırıyı Baf açıklarına yapmıştı.

Bu çıkarma bir öncü birliğin adadan bilgi alması amacına dayanıyordu.

Yapılan harekat kitapta belirtildiği gibi Baf kasabası ile Akama Körfezi arasında bulunan Lara adlı yerdi.

Bu harekatın sorumluluğunu İskenderiye  Beyi Şolok ve Şuluk Mehmet adındaki Osmanlı Beyi üstlenecekti.

Lara çıkarması başarılı olacak mıydı?

Antonio Maria Graziani olayı şöyle anlatır:

“…Isle Baffo (Baf Adacığı) karşısında demir atmış yirmi beş (25) yelkenlide Türk savaşçıların görülmesi üzerine Lefkoşa telaşa kapılmıştı. (Venedikliler. A.O). Bu haber subaylarda şaşkınlık yaratırken, halk korkunç bir dehşete kapılmıştı.

İlk akla gelen, filonun tamamının bu squadron’dan (ufak filo) çok uzakta olmadığıydı; gerçekten de haklıydılar. Çünkü general rütbesindeki subaylardan biri olan Siroc ((İskendiriya Beyiğ Şolok veya Şuluk Mehmet) komutasındaki bu gemiler, ülkenin durumu, gücü ve yöneticilerinin planlarıyla hareketleri konusunda ilk bilgileri toplamak amacıyla daya çıkıp, öğrenilen her şeyi bildirmek üzere hemen geri dönmek emriyle öncü olarak gönderilmişti.

Şirok, beş yüz (500) piyadeyle Lara adlı yere çıkmış, köylerini yakıp yağmaladığı bazı çiftçileri de tutsak almıştı.

Yağmalamayı gerçekleştirenler, adanın daha içlerine çekilmiş olan, Lara yakınlarında kışlaları bulunan, Epirot-Horse (Epirli süvariler) birliğinin karşı saldırınsa uğramış; olay yerinde on bir adamı ölmüş, sancaklarından biriyle birlikte iki adamını tutsak bırakarak gemilerine geri çekilmek durumunda kalmıştı.

Süvari birliğine komuta eden Zandochio, bu küçük avantaj karşısında kendinden geçmiş ve öldürülmüş düşmanlarının kellerini, mızraklarının ucunda birliğin önünde taşıttırmıştı.”

Kaçaklar:

Bu pek de başarılı olmayan denemeden sonra Lala Mustafa Paşa Larnaka’ya ilerler. Hedef, önceden belirlenmiş savaş stratejisine göre Mağusa kalesinin kuşatılması ve alınması idi. Lefkoşa, ikinci planda yer alıyordu.

Bütün Osmanlı ordusunun Larnaka’dan karaya çıkması pek kolay olmuştu. Bu kolaylığın Venedikli komutanların aralarında baş gösteren bitmek bilmeyen tartışmalardan kaynaklandığı söylenir.

Kimi komutanlar, kara birlikleri ile Osmanlı Ordusuna karadan ve çeşitli yerlerden saldırı yapılması gerekitği yönündeki görüşü savunurken, kimileri de savunma amaçlı planlar üzerinde duruyorlardı.

Neticede, ikinci görüşün ağır bastığı anlaşılıyor.

Bu çerçevede Lala Mustafa Paşa Mağusa’ya saldırmak için otağını önce Larnaka’ya kurmuş, zamanı kollamaktaydı.

Ancak bir olay olur ve önceden yapılmış strateji değişikliğe uğrar.

Neydi Lala Mustafa Paşa’nın stratejisini değiştiren olay?

Sözü Graziani’ye bırakalım:

“Mustafa (Lala Mustafa Paşa) ordusunu dinlendirmek için birkaç gün geçirdikten sonra, bu süre içinde genel bir içtima yaptırdı ve gücü hakkında bilgi aldı. Constantinople’dan (Konstantinopolis) yola çıkmadan önce planlandığı gibi, Mağusa kuşatması için bütün hazırlıklarını gözden geçirdi, fakat onu farklı düşünmeye mecbur bırakan bir bilgi ladı.

Lefkoşa’da yaşayan iki Greeks (Kıbrıslı Rumlar A.O), gece gizlice ayrılarak ordugaha geldi. Onları onun çadırına gönderdiler, burada anlatacaklarına değer verilmesi ve verdikleri hizmetin uygun karşılık bulması halinde, ona önemli konularda büyük faydalar sağlayacak bilgiler vereceklerini söylediler. Onun kendilerine güven sağlaması için niyetlerinin Mahometans (Müslüman) olmak olduğunu aktardılar.

Visier’e (vezir), tercümanlarını getirtip etrafındakileri yanından uzaklaştırdıktan sonra, ona istihkamı ve gücüyle ünlü Lefkoşa’nın neden uzun süre direnebilecek durumda olmadığını anlatıp şehirle ilgili ayrıntılı bilgi verdiler.

Askerlerin büyük isteksizlik ve küçümseyerek yaklaştıkları komutanlarının yetersizliğinden, garnizonun kötü durumundan, malzemeler ve cephanenin kuşatmaya dayanamayacak kadar yetersiz olduğundan söz ettiler. Kısmen doğru olan bu bilgiler, iki kaçak tarafından büyük ganimet elde etmek umuduyla, adanın tüm soylularıyla birlikte, Lefkoşa’nın  muazzam zenginliklerini anlatarak açgözlülüğüne selendiler. Bu kolay fethin, bütün ülkenin kapılarını açacağı garantisini verdiler. Ona, garnizon güçlü olduğu gerekçesiyle, kibre kapılıp önce Mağusa’yı kuşatmaktan uzak durmasını, şehrin komutanının orayı kanının son damlasına kadar savunacağını ve üstelik şehri ele geçirmenin büyük bir ilerleme sağlamayacağını, sürekli hatırlattılar.

Onların rehberliğinde, gösterecekleri en yakın yollardan, doğrudan Lefkoşa’ya yürümeliydi. Onları rehine olarak tutması, onun kesin zaferinin teminatı olacaktı.

Ciddi uyarılar karşısında ikna olan Visier (Vezir), ilk plandan vazgeçerek, bu döneklerin aklına uydu. Onlara hediyeler sundu, büyük ödüllerin sözünü verdi ve onlara akla gelebilecek her türlü saygıyı gösterdi. “

Lala Mustafa Rumlardan aldığı bu bilgiyi Piyale Paşa’ya bildirmiş, Piyale Paşa bu strateji değişikliğine karşı çıkmıştı. Ancak Lala’nın aklı edindiği bilgilere yattığından, elde ettikleri Venedikli kimi esirlere işkence yaparak iki Rum’un bilgilerini teyit ettirdi ve böylece önce Mağusa değil Lefkoşa’nın üzerine yürüme konusundaki kararını pekiştirmiş oldu.

Kadınlar:

Mağusa henüz kuşatılmadan Osmanlı donanması Venedik kıyılarına saldırıyordu.

Hıristiyanlar ise Papa’nın öncülüğünde “birlik” oluşturma çabalarını sürdürüyorlardı.

Henüz Osmanlının neredeyse tüm donanmasını yitirdiği İnebahtı Savaşı olmamıştı.

Yer yer yapılan deniz savaşlarında Osmanlı donanmasına bağlı birlikler kimi bölgeleri yağmalıyor, kimi bölgeleri alıyor, kimi bölgelerden de uzaklaşılıyordu.

O sıralarda Pertev Paşa yönetimindeki donanma Cataro (Kotor)’yu almak için Castel-Novo açıklarında demirler. Ancak Kılıç Ali ile Caracosa Ali kadırgalarını alarak Venedik adalarına saldırıya geçerler.

İşte, o sıralarda bir olay gerçekleşir.

Neydi o olay?

Söz yine Graziani’nin:

“Türkler bu limanda kalırken, Louchali (Uluç Ali, Kılıç Ali) ve Caracosa (Caracosa Ali) kadırgalarıyla Venedik adalarına akın yapmaya gitti. Tehlikeye en fazla açık kalan yer olan Cursolari, hayranlık verici bir serüvenle kurtulmuştu.

Türk filosunun gelişine dair haberi alınca, kadınlardan daha yüreksiz ve korkak olan Governour (Yönetici, Vali) Antony Balbo o gece hemen kaçarken, şehrin erkekleri de hiç vakit kaybetmeden onu izlemişti.

Şehirde yalnız kalan eşleri ise kapıları kapatmış, (vali ve yurttaşların kalması için uğraşan) Antonio Roscono adlı papazın tavsiyesi üzerine, kocalarının elbiselerini giyip silahlarını kuşanarak surlara çıkmış ve şehri cesaretle savunmaya kararlı halk duruşunu bir şekilde sergilemişlerdi.

Beklenmedik bir olay, bu savaş hilesini desteklemişti. Düşman gallies’inin (gallios, kadırgalar) surlara yaklaşmakta olduğunu gören bir kadın, toplardan biriyle filoya doğru tesadüfen ateş etti. Şans eseri güllenin gallies’ten (galliots, kadırgalar) birinin seren direğine isabet etmesi üzerine, garnizonun cesur ve kalabalık olduğunu sanan kafirler, karaya tek asker bile çıkarmadan geri çekilmişti.”

kibris savasi (4)

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar