Onca Renk Var Sen Hala Kara Kara Düşünmeye Devam Mı? - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 27, 2024
Köşe Yazarları

Onca Renk Var Sen Hala Kara Kara Düşünmeye Devam Mı?

‘Dünya giderek yaşanılması zor bir hale geliyor.‘.

 


Yıllardır yazılarımda ya da duygusal eşlik yapmak için seanslarda kullandığım ve hep ama ile bağlayıp devam ettirdiğim bu cümleyi bu kez yazarken, ilk yazmaya başladığım yıllara gitti aklım. Ve 4 yılda bile ne kadar kötüye gittiğimizi görünce şaşkına döndüm. Uçakta seyahat etmek gibi bir şey aslında. Giderken ne kadar gittiğinin farkında değilsin ama uçaktan indiğinde fark ediyorsun binlerce km gitmiş olduğunu. Yaşarken yolunda gitmeyen bir şeylerin olduğunun farkında olman ancak anlamlandıramadığın o huzursuz hisle yaşamaya devam etmen gibi. Ve hayatın içine ince ince işlenen bu  kötülüğün ancak yıllar sonra dönüp bakınca farkına varabiliyor, durumun vehametini o zaman algılayabiliyorsun…

 

Tabi ki bu şekilde yazmaya ve sizi depresyonun eşiğine sürüklemeye niyetim yok, hem öyle bir niyetim olsa idi başlığı da farklı koymam gerekirdi. Konuyu nasıl bağlarım diye yeteri kadar dikkatinizi dağıttı isem devam edebilirim sanırım. Herkesin bir inancı ve doğrusu var bu hayatta, o nedenle şüphesiz ki yazdıklarım bazılarınıza saçma gelebilir. Ancak burası benim köşem olduğuna göre burada dilediğim kadar saçmalayabilirim sanırım. En azından kovulana kadar…

Şakayı bir kenara bırakacak olursak tecrübelerim ve bu çerçevede gelişen inancım şu şekilde; Hayat bizi içinde istediği için bize bu dünyada yer açtı ve bizi büyütmek için, daha iyi bir versiyonumuza dönüştürmek için çeşitli durumlara maruz bırakmakta. Hal böyle olunca ‘Dünya yaşanılması zor bir yer’ cümlesi içindeki karanlığı da alıp adaya veda ediyor gibi hissediyorum. Amacım Polyannacılık yapmak değil. Bilakis Polyannacılık oynamayı hiç sevmem. Gerçekçi, net ve mantık boyutunda yaşayan bir insan olarak kendi gerçeğim  çerçevesinde ve bu bakış açısı ile baktığım zaman; karanlıktan uzaklaştığımı ve hayatın içinde siyah dair pek çok renk barındırdığını görüyorum.

 

Yüzlerce hatta binlerce insanla çalıştım, ve hep şunu gördüm; ‘Hayatım her zaman gökkuşağı renkleri ile donatılsın ‘ diyenlerin hayatları hep en karaydı. Sonsuz mutluluğun peşinde koşanlar hep en mutsuzdu… Kabulden uzak, beklenti içinde yaşayanlar hep en mağdurdu… Sorgusuz kabulle yaşayanlar ise hep en tutsak… Çünkü bu hayatta ‘her zaman hep’ diye bir şey yoktu. Doğal olarak vardıkları yer günün sonunda ‘hiç’ olduğunda hiçle dolu bir hep yaratıp onun karanlığında kayboluyorlardı. Bu cümleyi anlamak için birkaç kez yavaşça okumanız gerekebilir ama okudukça içindeki zenginliği yani gökkuşağını göreceksiniz mesela. O nedenle bana güvenebilirsiniz ki tekrar tekrar okumaya değer.

 

İşte bu insanlar gökkuşağı çizebilmek için kara kara düşünen insanlardı. Oysa siyah bir kalemle nasıl gökkuşağı çizebilirsin ki? ‘Hiç’ içi karanlık dipsiz bir kuyudur çoğu zaman. Kendini hiçin içindeki  çaresizlik ve umutsuzluğa bırakan kişi şüphesiz ki bu zifiri karanlığın içersinde kara kara düşünmekten öteye gidemeyecek, elinde hangi renk varsa onu kullanarak yaşamaya devam edecektir. Yani kapkara bir şekilde, bir süre sonra ışığı unutacak kadar. Unutacak ve ışığa hasret bile kalamayacak… Başka türlü nasıl başa çıkılır ki karanlıkla; Orada aydınlık olduğunu bildikçe! Kendini kandırarak, uyutarak, duyarsızlaştırarak… Tam da bir çoğumuzun geldiği hal gibi…

 

İşte bu noktada çok önemli bir şey devreye giriyor ki onun adı da : ‘Bakış Açısı’. Bakış Açısı demek; envayi çeşit renkli kalemlerin bulunduğu bir kutu demek. Ancak tek bir yöne doğru olmayan bakış açısı, at gözlüklerinden sıyrılmış, esneyip sorgulayabilen bir bakış açısı. Bakış açını ne kadar zenginleştirirsen kalem kutuna yeni bir renk katmış olursun. Genel geçer ezbere bilgilerle baktıkça hep tek renk olacaktır hayatın. Ve yine bu tek düzelik seni karanlığa doğru çekecektir. O nedenle ezbere düşünüp sonuca varma. Hep olasılıklar olsun aklında ama her konuda. Ve asla sorgusuz hiçbir şeye inanma. Özellikle sorgusuz inanmanı isteyenleri ekstra sorgula… Yoksa esaret ve karanlık kaçınılmazdır senin için…

 

Demek ki neymiş; karanlık da, kara kara düşünmek de, bir tercihmiş. Sorgulamanın sorumluluğundan bir kaçış, korkunun arkasına sığınmanı sağlayan bir yanılsamaymış. Dünya ne kadar kötüye giderse gitsin, kendinden, hayallerinden kolayca vazgeçiş, yapabilme gücünü yani kendi potansiyelini küçümseyişmiş. Bataklığın içine düşsen kurtulamayacağını bile bile çırpınmaya devam edecek olan sen; yakışıyor mu sana kara kara düşünmek hala umut varken?

Tepki göster
Bayıldım
1
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar