O dönemler - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Köşe Yazarları

O dönemler

Ahmet OkanAhmet Okan

İkinci Dünya savaşı yeni bitmişti.

Karartma bir başka döneme kalmış, Hitler Almanyası yenilmişti.


İngiliz’e asker yazılan katırcılar çoktan memlekete dönmüşler, ölenler oldukları yere gömülmüşlerdi ki bunların adları İngiliz’in ilgili listelerinde mevcuttur.

Yeni bir dünya kuruluyordu.

Yoksul ahali İngiliz’in kendisine yapacağı “açılımları” bekliyordu lakin açılım yerine kapalım ya da kapılım olacaktı fakat kimse bunun farkında değildi!

Sene 1946, İngiliz İdaresi adada bir nüfus sayımı yapmıştı.

Lefkoşa’ya tel örgüler çekilmemiş, kent ikiye bölünmemişti.

Aya Sofya’da, Arabhmet’te, Akkavuk’ta ve birçok yerde Rum Türk birlikte yaşıyorlardı.

Kimi bölgelerde Türkler çoğunluktaydı, kimi yerlerde Rumlar…

Sayıma göre Abdi Çavuş’ta 799 Türk nüfusa karşı 74 Rum yaşıyordu.

Aya Sofya’da 1239 Türk nüfusun içerisinde 632 Rum nüfus vardı.

Ömerge’de 917 Rum nüfus 249 Türk nüfusla karışıktı.

Tahtakale’de 902 Rum’la 518 Türk bir aradaydı…

O yıllarda hayat iç içeydi.

Kimse birine kimsin nesin diye sormazdı.

Türk köylü de Rum köylü de dizlik giyer, aynı otobüslere koyunlarını bindirir, aynı otobüslerde şehere gelirlerdi.

Yortu günlerinde Türkler de yumurta boyardı, kırmızı, mavi, sarı yumurtalar,

Bayram günlerinde Rumlar da bayram yapardı; komşularını kutlarlardı.

Adetler, gelenekler birbirine karışmıştı tıpkı sokaklar ve kapılar gibi.

Ve şu Venedik artığı kentte kimse dini yüzünden kavga etmezdi,

Biri ezan sesine, diğeri çan sesine saygılıydı…

Tren rayların üzerinde Lefkoşa’dan Lefke’ye ve diğer yerlere gidip gelmekte, geçtiği ovalık yerlerden düdüğünü öttürmekteydi.

Motorlu araçlar da bisikletlilerin içine karışmıştı çoktan, bu haliyle şeher eski dönemlere göre daha gürültülü olmuştu.

Garutsalar da yollardaydı henüz.

Bisikletler, arabalar ve garutsalar Lefkoşa’nın Sarayönü’nde ressamları kıskandıracak görüntüler oluştururdu.

O yıllarda artık fes giyen kalmamıştı.

Lakin Kıbrıslı Türk kadınların bir kısmı alışkanlıklarını bir kenara atmamış, kendine özgü çarşaflar içerisindeydiler.

Gerçekten o model kadın kıyafeti sadece Kıbrıslı Türk kadınlarına mahsus olsa gerek…

Türkçe Rumcaya, Rumca Türkçeye karışırdı çarşı ve sokaklarda…

Dediğimiz gibi savaş nedeniyle artık karartma yoktu, o karanlık günler 60 sonrasına ertelenecekti fakat vakit henüz erkendi.

Diyeceğim,

Birlikte yolları, sokakları, çarşıları, otobüsleri, hastaneleri, harman yerlerini ve iş yerlerini, parkları, bağları, bahçeleri paylaşmanın,

Ve birlikte savaşmanın, birlikte doğmanın, birlikte yaşamanın, hatta birlikte ölmenin dönemleriydi o dönemler…

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar