Lefkoşa şimdi daha yalnız - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 25, 2024
Köşe Yazarları

Lefkoşa şimdi daha yalnız

Ahmet OkanAhmet Okan

Bazan kırılan bir dal gibi, belki de sürüklenip yok olan bir yaparak gibidir bu kasım ayı…


Lefkoşa’nın tanınmış ve sevilen isimlerinden Naime Timur’u kaybetmiştik çok yok.

Nasıl ağlamıştı bulutlar; o serviler ayakta durmaktan utangaç!

Babası Timur Bey bilinen saygın eczacılarındandı bu eski virane kentin.

Şeherin tenha kaldırımlarında başında şapkası, elinde şemsiyesi güzel giysiler içinde yürürken anımsar Lefkoşa onu.

Girne Caddesi üzerindeki eczanesinden çıkar, böyle mevsimlerde yağmur yağarken şemsiyesini açar ve yavaş adımlarla Köşklüçiftlik’teki evine yol alırdı…

Naime, Kız Lisesi’nin en sevilen öğrencilerindendi, gözlerini açmamak üzere kapatıncaya kadar da çevresinde sevilip sayıldı hep.

Şimdi Lefkoşa onunla daha neşesiz; sanki surlardan bir sarı taş daha yıkılmış; sanki Köşklüçiftlikte bir yel değirmeni daha sökülmüş…

Belki bir daha açılmamak üzere bir kapının kapanmasına benzer kasım ayı, kırılan daldan öte.

Ya da bir “ses”in kaybolmasına.

Gür bir sesin.

Bilemiyorum belki de böyledir.

Yüzündeki derin çizgiler Lefkoşa’yı anlatırdı; o kıvrımlı daracık sokakları.

Yüzüne baktığınızda Lefkoşa’ya bakar gibiydiniz; sesini işittiğinizde Lefkoşa’yı dinler gibi.

Sanki Ayasofya’nın sarı kalın taşlarını o döşemişti,

Minarelerini o dikmişti,

Güneşe ve bulutlara ve göğün en derinliklerine konuşan oydu; o ses, evet o ses, Ahmet Gürses…

Kaç neslin cansız bedeninin önünde yürüdü dualarla.

Kaç acıyı gömdü yüreğine gözlerinde taşırken o tabutları.

Arasta’dan Girne Kapısı’na,

Omuzlarda taşınırken cansız bedenler,

Lefkoşa onunla birlikte yürürdü, susardı tekmil kuşlar ve ağaçlar; her taraf sıfır derece sessizlik…

O Lüzinyan ve Venedik’ten devşirme Selimiye’nin ta kendisiydi; kapısıydı, pencereleriydi, sesiydi.

Hiç kimse irkilmemiştir sesinden.

Hiç kimsenin şikayeti olmamıştır ondan yana yarım asrı aşan zamanda.

Kendi sesi bilmişti sanki herkes o sesi.

O eskitilmiş Lefkoşa onunla uyanır onunla yatardı…

İşte,

Belki de bu kasım ayları böyle aylardır kim bilir.

Bazan sesiniz kaybolur,

Bazan dalınız kırılır,

Bazan dibelik yapayalnız kalırsınız, bir alıç ağacı gibi bir ovanın ortalık yerinde  yapayalnız…

Nereye bakarsan bak bir kent insanlarıyla yaşar.

İnsanlardır bir kenti yaşanabilir yapan.

İnsanlardır her köşe ve bucağına ses veren, renk veren, hayat veren…

Bu tozlu topraklı, sisli puslu havalar içimizden birilerini daha söküp aldı.

Öyle ki,

Lefkoşa şimdi daha yalnız…

 

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar