LARNAKA’DA ŞİMDİ SONBAHAR MIDIR? - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Pazar, Nisan 28, 2024
Köşe Yazarları

LARNAKA’DA ŞİMDİ SONBAHAR MIDIR?

HER YIL DEĞİŞMEYEN SONBAHAR SORUSU

Başımı yastığa her koyuşumda 
Mersin kokan zamanlar uzaklaşır  
Kend/t/imden ge/ö/çerim…


Mağusa’ya, Baf’a, Milano’ya, Pire’ye, Ankara’ya … sonbahar geldi. Kimbilir kaç ülkenin, kaç şehrin, kaç kentin, köyünde, sokağında hüküm sürmektedir şimdi.  Evlere, aşklara, dağlara, kırlara ve şarkılara yağmaktadır. Şimdi herkes kendi sonbaharını kendince yaşamaktadır. Kimbilir kaç yüze, kaç anıya, kaç gülüşe yağmaktadır beti benzi atmış bir suratla.  Ben, en çok Larnaka’nın boğazıma yapışan terkedilmiş havasından solurum sonbaharı. Bu benim için değişmez bir yazgıdır. Ortadan bölünmüş bir yaşam boşluğundan kaçmak isteyen bir kadın 70’li yılların kayıp parçalarıyla 39 yıldır aynı Hazan’ı getirir beyaz zambaklı eve.. Kadın, hep ayni Hazan makamında gezinirken, yitik kentinin sokaklarında dolaşır ve der ki: ‘kavrulduk yazda, kanadık ve yaralandık’. Der ki: ‘Sonbahar geç bizden Allah aşkına. Geç ve git başka baharlara’…. 

(*) Dün gece sisli sahilleri adımladım
Anılarım şıpırdadı ayaklarımda
İlk kez Larnaka’ dan uzakta
Duydum yalnızlığımı,
Dün gece sisli sahillerde kend/t/imi aradım… 

Her yıl veda busesini dudaklarında saklayan kadın son ifadesini yazar, son duasını eder acılarının. Ve her yıl hep aynı martı konar avuçlarına. Hep aynı adresten getirir selamını. Her “son” deyişinde sonlanmayan bir acının artıklarını toplamasını izlerim.  O kadın, terkedilmişliğinin izlerinini paslı bir çivi gibi bırakır sonbahara. Yaprakların cızırtılı kopuşunda içi eriyen bir ağaç gibidir. Deniz kenarında gelmeyecek yolcuları bekleyen boş bir banka dönüşür yüzü. Onu yabancı bir filmin alt yazısını takip eder gibi izlerim. Tercümesi olmayan bir şiire döner konuşmalarımız, dilimiz farklılaşır, yüklemlerimiz, öznelerimiz başkalaşır. Köylerimiz, kentlerimiz benzemez birbirine. Dalgaların şıpırtısıyla sevişen kentin su kemerlerinde gezinen kadının uzağına düşerim her sonbahar geldiğinde. Tek bir anım yoktur benim doğduğum kentin tahta iskelesinde, yoktur deniz panayırında bir volta atmışlığım. Mercan çiçeklerini hiç takmamışımdır “markalı” kıyafetlerimin yakasına, hiçbir Bayram sabahında.  Hala Sultan Tekkesi’nin bahçesinde gözgöze gelmemişimdir kimseyle, sevdaya dair tek bir izim yoktur Tuz Gölü’nün çevresinde. Tek bir bakışım saklı kalmamıştır herhangi bir taşın altında. Hurma ağaçlarından koparmamışımdır tek bir hurma. Larnaka’nın deniz kokusuyla büyüyen kadınla her sonbaharda farklı kültürlerden gelen iki temsilci gibi yabancılaşırız birbirimize. Yoktur tercümanımız, yoktur lügatımız, yoktur sözlüğümüz. Ortak paydamız olur suskunluğumuz. Ama hep aynı soruyu sorup dururuz:

“Şimdi Larnaka’da Sonbahar mıdır?”

(*) Şiir alıntısı:  Cemal H. Ziya (1971)

BİR HAYATI TERSTEN OKUMAK

Tam şu anda pes etmek isterdim
Evet doğru duydun
Pes etme hakkımı kullanmak
Birilerini ortada bırakmak, kendimi salmak,
Beş paraya satılan hayaller kurmak
Boğulmak, yutulmak, kaybolmak…
Hani o bana yakışmazlığın tavrını takınıp
Rotasız, pusulasız bir yolculukla
Yalnızlığın cızırtılı seslerine karışmak
Eski bir radyo, ya da akordu bozuk bir plak gibi
Bozulmak, çizilmek ve susmak…

Evet, ne var bunda
isterdim,
Zayıf, çirkin ve 3 kelimelik bir sevdayla
Balkon yıkamak, hem de her akşamüstü
Hem de yapabileceğim en güzel iş gibi
Bugün ne pişirdin mönülerine adımı yazdırmak
İnsana değil ama
Hamurun mayasına
Ve kıvamına
Emeğimin vargücünü katmak…

Eee ne var bunda
Evet isterdim…
Bir anda vazgeçmek
Acındırmak, kıskandırmak, nazlanmak
ve hayallerime pırlantaların en pahalı etiketini takmak
Yok, bozulma ve şaşırma
Ben de isterdim tv dizilerindeki kadınlar gibi olmak
Sığ dalgalarda alabora olan gemilerimin
Bayraklarını beyaza boyamak
Ve cebimdeki tüm kurşunları yere bırakarak
Kalemsiz, kağıtsız, sözsüz
Yani mermisiz, kalkansız, savunmasız,
Ezbere bir yolda
Körebecilik oynamak…

 

Bak şaşırma ama
İnadıma
Evet kendi inadıma
Yarınlarımı kör kuyulara atıp
Ve dallarımdaki yemişleri koparıp
O kuru ve yalnız
O kökten bağlı ruhumla
Kesmek isterdim ağaçlarımı…
Ve birden
Ve tümden
Ve içimden
Aniden
Tersten okumak isterdim yazdıklarımı
İnan isterdim
Tersten okumak
Yeniden
Hayatımı…

ZAMANA KAZILI SATIRLAR
İnsanlar vardır,
Gelip geçerler hayatlarımızdan
Kimi depremlerle gider,
Kimi fırtınalarla…
Ben kalanlardan yanayım.
Gitmeyenlerin sadakatini ve sabrını severim,
Sarılıp bırakmayanların sıcaklığını…
Şems-i Tebrizi

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar