Küresel  ekonomi politikaları 2020’de nasıl gelişecek? - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Salı, Nisan 16, 2024
Köşe Yazarları

Küresel  ekonomi politikaları 2020’de nasıl gelişecek?

Onur Borman

 

Küresel para, faiz ve ekonomi politikaları nasıl gelişecek diye düşünürsek 2019’un özellikle dünya politikalarına hakim olan ülkelerin sertleşme veya işbirliği politikalarına yönelik olup olmadığına göre değişecektir. Özellikle ABD’nin Trump yönetiminden sonra her konuda sertlik politikalarına başvurması, hem ilgili ülkelerin ekonomilerini hem de siyasi ilişkilerini etkilemektedir. Orta doğudaki olaylarda takınılan tutum, Çin ile ticaret savaşları başlıcalarıdır.


Çin-ABD arasındaki ticaret savaşları veya çekişmelerin derinleşmesi halinde iki büyük dev ekonomiyi ilgilendirdiği cihetle bu ülkelerle yakın ticari ve ekonomik ilişkiler içinde bulunan diğer gelişmekte olan ülkelere ve küreselleşen dünyada diğer dünya ülkelerine sirayet ederek olumsuz etki yayılacaktır. Ve bu konuda endişe verici gelişmelerin olmaması temennisi genel bir beklentidir.

Nitekim son çıkan haberlere göre 15 Aralık’a kadar ABD ile Çin arasında bir anlaşma olması beklenmektedir. Halen iki ülke Ticaret Bakanlıkları arasında müzakereler sürdürülmektedir. Çin mallarına getirilen ek gümrük vergilerinin kademeli olarak düşürüleceği konusunda Çin’in yüksek seviyedeki yetkililerin beklentileri sürüyor. Ve bu konunun çözüleceği ümitlerini beyan etmektedirler. Çin Başbakanı da bu konuda ABD ile Çin arasında mekik dokumuş halen de Ticaret Bakanlıkları arasında müzakereler devam ediyor. Çin devlet Başkanı Cinping ile ABD Başkanı Trump’ın sonuçta mantıken uzlaşma sağlamaları dünya barışı için daha olumlu olur. Çünkü aksi iki tarafa da zarar verecektir. Çin devlet Başkanı  savaştan korkmadıkları ancak uzlaşmak istediklerini, olmadığı takdirde karşılık vereceklerini söylemektedir. Bakalım sonuç ne olacak.  Ancak anlaşma olamasa bile ABD’nin bu konuda yumuşayacağı ve 15 Aralık’ta yürürlüğe koymayı öngördüğü tarifelerin daha ileri tarihe erteleneceği, son çıkan haberlere göre kanaatler yüksektir.

Böyle bir durumda Türkiye ekonomisine, Çin ile yoğun ticari ilişkileri olmadığı cihetle, şimdilik kısa vadede pek etkisi olmayacaktır.

AB ülkeleri ekonomilerine bakarsak durgunluk ve düşük seviyede büyümeler olduğu görülür. Talep azlığı sürüyor. Avrupa Merkez Bankası yeni Başkanı Legarde, geçen gün Euro bölgesinin iç talebi güçlendirmesi gerektiğini söylüyor.. Talep konusunda mevcut durumun devam etmesi halinde Türkiye ihracatını az artışla da olsa AB’ye yönelik  olumsuz etkilemeyeceği görülüyor. Esasen başka pazarlara da yönelmeler için çalışmaların çoğaldığı İhracatçılar ve ilgili yetkililer tarafından da çeşitli vesilelerle açıklanmaktadır. 2019’da AB’de % 1.2-1.5 arasında büyüme beklenirken son 2019 için % 1.1, 2020 için 1.2 olacağı AB Komisyon raporlarında tahmin edilmiştir. İşsizlik de ortalama % 6.3 .

AMB Yeni Başkanı Legarde, para politikasının yan etkilerini izlemeye devam edeceğini ve Avrupa’nın yeni bir para politikasını stratejik olarak gözden geçireceklerini belirtti.  İlaveten para politikasının ekonomiyi desteklemeye devam edecekleri mesajını verdi. Bu durumda genişlemeci para politikasına devam edileceği görülüyor. Bu sermaye akımı bakımından Türkiye’nin lehine olabilir. Bu da sermaye çekimini sağlayacak çabaya ve siyasi ve ekonomik istikrara bağlı olarak gelişebilecektir. AB’de faizler de hala düşük seviyelerde tutulmaktadır.

Şimdi gözler Aralık ayında TCMB’nın açıklayacağı faiz oranlarına çevrilmiş, beklenmektedir. TCMB Başkanı 12 Aralık’ta açıklanacağını ilan etti. Son 3 ay içinde 3 defa faiz değişikliği ile Türkiye’de politika faizleri % 24’lerden % 14’lere iki kademede indirilmiştir. Şimdi merak edilen acaba Aralık’ta tek haneye iner mi? Tabii bu enflasyonun seyrine de bağlıdır . En son Ekim sonu itibariyle yllık enflasyon % 8.55’lere düşmüştür. Ancak mevduatlara enflasyon üzerinde mevduat toplanması için cazip olacak reel bir faiz konması gerekiyor. Kredi faizlerinde geçen yıla göre yarı yarıya veya yarıdan fazla faizler kategorilerine göre (konut, ihtiyaç, taşıt ve yatırım) göre düşürülmüştür. TL’ye  yönlendirilmesi için faizin önemi var. Halen toplam mevduatların yarısından fazlası, hane halkının tasarrufunu korumak içgüdüsü ile, döviz olarak tutmaktadır. Enflasyon istikrar kazanır ve faizler reel getiri sağlayacak seviyede tutulursa Türk Lirası mevduatına doğru, bir miktar dönüş sağlayabilir. Zaman içinde de şartlara göre gelişir.

KKTC’de de hem mevduat hem kredi faizlerinde Türkiye’ye paralel olarak düşüşler oldu. Yalnız kredi faizleri Türkiye’ye göre daha yüksek seviyede.. Madem ki mevduat faizleri Türkiye ile eşitlendi,  özellikle ihtiyaç kredileriyle konut kredilerinin de Türkiye seviyesinde olması gerekir.

Son 2019, 3.çeyrekte Türkiye’de büyüme %1.2 oldu. Cari açık ise 2.48 milyar TL fazla verdi. Bu yıl Bütçe açığı yükseldi. Kasım 2019 gerçekleşmesi % 10.46 oldu. Ekonomilerimizde hayırlı gelişmeler dileyelim.

 

 

 

 

 

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar