Kayıt dışılıkla mücadele gereği (2) - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Köşe Yazarları

Kayıt dışılıkla mücadele gereği (2)

Geçen haftaki yazımda, resmi beyanlarla da ifade edilen ve önemli boyutlarda olan kayıt dışılıkla ilgili mücadelede seferberlik gerektiği, hükümetin ve devletin bütün kurumlarıyla ve vatandaşların da katılacağı geniş çaplı bir çalışma başlatılması gereği üzerinde durmuş, bu hastalığın yarattığı adaletsizlik ve haksızlığın ve sosyo-ekonomik dengesizlik ve rahatsızlığın giderilmesi için acil bazı ana  önlemlerin alınması önerilerimi dile getirmiştim. Mücadelede, gümrüklerde ve sınırlarda mal, hizmet, sermaye ve insan giriş ve çıkışlarının, mali sektörde bu gün kara para ve suç gelirlerinin tespiti için her ülkede olduğu gibi para hareketlerinin takibi, iş yerlerinin ve piyasa taramalarının yapılması, KKTC içinde kayıt dışı gelir tespitlerinin yapılması için öncelikle her bakanlıkta ekipler oluşturularak çalışmalar başlatılması ve denetim mekanizmalarının kurulması gibi ana başlıklar üzerinde durmuştum.   
Bu gün de kayıt dışı insan gücü ve kayıt dışı iş yerleri ile gelirleri konusuna değineceğim.
-Kayıt dışı nüfus ve işgücünün kayıt ve kontrol edilmesi bir avuç ülkede zor olmaması gerekir. Her ülkede yerleşik nüfusu içinde çok az miktarda ülkeyi etkilemeyecek kontrol edilemeyen kaçak ve kayıt dışı nüfus veya işgücü olabilir. Ancak KKTC’de bu ölçünün oldukça çok yüksek, nüfusun yaşantısını ve ekonomiyi etkileyecek büyüklükte çeşitli tahminler ileri sürülmekte ancak bunun tespiti bir türlü yapılamamaktadır. KKTC’deki boyutları nedir? Bu güne kadar sağlıklı bir sayım yapılamadığı cihetle kimse kestiremiyor. Resmi ağızlardan da zaman zaman nüfusun oldukça yüksek olduğu Cumhurbaşkanları. Başbakanlar tarafından, 500 binlerde, 450 binlerde ve hatta 600 binleri geçtiği ifade edilmiştir. Ancak yapılan resmi nüfus sayımlarında 300 bini aşmamakta olduğunu görüyoruz. Günde 800 küsur bin ekmek tüketildiğinin ifade edildiği,  200bin civarında sürüş ehliyetinin bulunduğu ve aşırı ve plansız yeni yapılarla genişleyen, ve bu genişleme ile şehir ve köylerin nerede ise birleştiği dağ taşın ev dolduğu bir ülkede, nüfusun yerinde sayması, ve 300 bin nüfus seviyesi, inandırıcı değildir aslında. Buna rağmen resmi rakamları esas alarak yola çıktımız zaman da, DPÖ’nün yayınladığı 2011 rakamlarına göre 223 bin 500 civarında çalışma yaşındaki nüfusa karşın, 110 bin işgücü ve 95 bin çalışan ve bunlardan aktif sigortalının 71,144 olduğu görülmektedir. KKTC’deki resmi çalışabilir nüfus sayısı 223 bine karşı, sadece aktif sigortalı karşılaştırmasında % 31 oranının çarpıklık olduğu görüşündeyim. İlan edilen rakamlara göre KKTC’de çalışabilir nüfusun da yarısından az 95bin kişinin çalışmakta olması konunun araştırmaya ne kadar muhtaç olduğunu göstermektedir. Bir defa etrafımıza baktığımızda resmi çalışabilir nüfusun % 42 sinin çalıştığı ve % 58’inin oturduğu da inandırıcı görülmüyor. Bir de en üst makamların dahi zaman zaman açıkladıkları ve genelde gözle görülen tahmini yüksek nüfus sayılarına göre ise, çalışan oranı % 15 ile % 19’a  düşmektedir.!
Biz resmi yayınlanan rakamları değerlendirerek gittiğimizde de gözle görülür bir şekilde çalışan sayısının aktif durumdaki nüfus içinde %42 olmadığı, bu orandan çok daha fazla olduğu dikkate alınarak, kayıtsız işgücü sayısının oldukça fazla olduğu tahminlerini güçlendirmektedir. Aynı nispette sigortalı sayısının da aynı oranda eksik olduğu, bu da sosyal güvenlik fonlarını olumsuz etkilediği açıktır. İş gücü göstergeleri, KKTC için sağlıklı bir gösterge değildir. Kaçak emek, kaçak gelir ve güvencesiz hayatların büyük sosyal sorunlar yaratacağı gerçeği ile Devlet kurumlarının özellikle ilgili bakanlıkla beraber tüm kurumlarıyla Hükümetin bu konuya eğilmesi gerekmektedir. -Diğer bir önemli sorun mevcut kayıtlı iş yerlerinin ve meslek gruplarının çoğunun kazançlarının gizlenmesidir. Geçmiş yıllarda olduğu gibi 2011’de de kayıtlı iş yerlerinin gösterdikleri gelirler ve ödedikleri vergiler gazetelerde yayınlanmış, halk görmüş, bu konuda oldukça yorumlar yapılmıştır. En son yayınlanmış vergi listelerinden kayıt dışılığın ve gizlenen gelirlerin, gösterilen kazançlar ve ödenen vergi rakamlarının gülünç seviyelerde olmasından dolayı, yüksek boyutu ortadadır. Yine resmi yayınlara göre kurumlar vergisine tabi şirketlerin yarısı beyan vermiş, yarısı beyan dahi vermemiştir. Beyan veren yarının da yarısı, zarar göstermiştir. Yani vergi veren kayıtlıların dörtte biri, diğer bir deyimle % 25’i vergiye tabi oldu. Bu %25 içindekilerin çoğunluğunun ödediği vergiler de sadaka düzeyinde cüzi miktarlardır. Çoğunluğunun ödediği vergiler, en düşük gelir düzeyindeki kişilerin ödedikleri vergilerden daha düşüktür. Yani devletten her türlü hizmet beklerken yılda birkaç bin TL vergi ödemek veya onu bile ödememek vatandaş olarak bir insana mahcubiyet olması gerekir. Bir de kayıtlı olmayanları düşünürsek bu alanda Devletçe alınması gereken verginin % 5’i bile alınmıyor demektir.   
Kayıt dışılığı önlemek için öncelikle Kurumsallaşma şarttır. Kurumsallaşma yanında hesaplarda, mali bilançolarda şeffaflık ve mali kurallarla mali disiplinin kurulması esastır. Tüm bu çalışmalar için ekiplerin ve güçlü denetim mekanizmalarının kurulması ve sürekli olarak sektörler arası bilgi alış verişi yapmak gerekir ki, bu bir avuç ülkede istenirse başarılabilir.
Bütün bu eksikliklerle kayda girmeyen kaynaklarla, eksik milli gelir hesapları, eksik çalışanlar, eksik gelirler, gizlenen ve kayıt dışı tutulan gelirler ve kayıtsız kazanç kaynaklarından ödenmeyen vergiler büyük bir sorun olarak durmaktadır. Devletin, kayıt dışı duran ve büyük çoğunluğa ulaştığı görülen bu kesimden payını alamaması sonucunda,  bu defa kolay yoldan ve yalnızca ekonominin kayıtlı görülen ancak vergisini hakiki anlamda ödeyen tahminen % 5’i geçmeyen kesim ile bordro üzerinde kayıtlı ücretli kesime haksızca yüklenmesine, ayrıca adaletsiz olan dolaylı vergilere ağırlaşmasına, bu da adaletsizlikle birlikte sosyal gerginliklere neden olmaktadır. 
-Katma değer vergisi, kayıt sistemine en çok yardımcı olan ve kazançların mümkün oranda ortaya çıkmasını sağlayan çağdaş dünyada ve çağdaş ülkelerde en çok yaygınlaşmış bir vergi türüdür. Ancak KKTC’de maalesef kurumsallaşma olmadığı cihetle, KDV, belge sisteminin yerleşmesine yaygın bir biçimde yardımcı olamamaktadır. Çünkü çoğu alış veriş yapılan yerlerde belge verilmiyor veya kaçınılmaktadır. Bu da hakiki gelirlerin ve kazançların ve kayıt dışılıkların ortaya çıkmasına yardımcı olmamaktadır. Kurumsallaşmayan bizim gibi ülkelerde fiş-belge toplayanlara KDV iade sistemi uygulanması, en iyi otokontrolü sağlayan ve belge sisteminin yerleşmesine yardımcı bir yöntemdir. Esasen KDV yasası ilk çıktığında başlangıçta, belge düzeninin yerleşmesi için bu uygulama vardı. Bu yöntem, binlerce vatandaşı belge toplama yönünde seferber etmek demektir. Şimdi bunu söylerken hemen bazıları falanca ülkelerde iade sistemi yok diyecektir. Ancak kurumsallaşmış, vergi bilinci yüksek, mali kurallara ve mali disipline uyan ve şeffaf bir yapı olan ülkelerde iade sistemi olmayabilir. Fakat her ülke kendi yapısına ve koşullarına göre önlem alarak ana sistemleri oturtabilir. Kanaatimce kaldırılan KDV iade sisteminin yeniden düzenleme yapılarak yürürlüğe konması, ülkemiz şartlarında, vergi dairesinin işini kolaylaştıracak kazançların ve kayıt dışı kalan birçok geliri faturalanacak harcamalar ile gelirlerin önemli bir kısmını kayıt sistemi kapsamına alacaktır. Vergi bilinci bu düzeyde düşük, aile şirketleri halinde olan ve kurumsallaşma olmayan KKTC’de, vatandaşın fatura toplaması bir genel denetimdir. Sonucunda ortaya çıkacak ek gelir ve vergiye göre, bu vergi miktarının çok düşük oranında kalan bir vergi iadesi, ülkemiz şartlarında geri getirilmelidir. Bu hem vatandaşı kayıt sistemine yardımcı olacak bir denetçi yapacak, hem de dar gelirlilere bir miktar prim olacaktır.  
Büyük boyutlara ulaşan ve ülkede önemli ölçüde sosyo-ekonomik sorunlar yaratan kayıt dışılığın, çok yüksek oranlarda olması durumunda, ekonomik kalkınmanın olması veya halka yayılması mümkün değildir. Hangi program çıkarsa çıksın ülke geneline ve refahına bir katkı sağlayamaz.
Kayıtlı olanlar ve tüketiciler üzerine yüklenen vergilerle meydana gelen adaletsizliğin, zaman kaybedilmeden giderilmesi için, hükümetçe bütün devlet organları ile seferberliğe gitmesi en öncelikli konudur. Aksi halde adaletsizlik ülkede kayıt dışılığa teşviki, daha da arttıracaktır.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar