“Kadınları unutmaycan” - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 26, 2024
Röportaj

“Kadınları unutmaycan”

Ali Atamer: Sevgili Oraloğlu çifti sizleri kısaca tanıyabilir miyiz?

R.O: 10 Haziran 1932’de Gazimağusa Kalesi’nin içinde doğdum. İlkokulu bitirdikten sonra terzilik öğrendim. Öğrencilerim vardı. Geçimimiz eyiydi. Babam eski kafaydı diye bizi bırakmazdı dışarı çıkalım. Çok güzel erkek gömleği ve elbise dikerdim. Eskiden Ali’ye da dikerdim. Bunları yaparken çok mutluydum.
   A.O: 1932 Lefkoşa doğumluyum. İlkokulu Haydarpaşa’da okudum. İkinci Cihan Harbi’nde babam öldüğü için öksüz galdık. Annem bizi geçindirmek için dereye gider taş toplardı. İngilizler mevzilerine  siper yapmak için kullanırdı o taşları. Para da gazanırdı tabii. Ben okulu bıraktıktan sonra makinistliğe başladım. Okuma imkanım olmadığı için, sanat okudum. Ailemi geçindirmek için bir, bir buçuk lira alırdım. Birinci Cumhurbaşkanı Denktaş’ın arabasını da tamir ederdim da yarım şilin verirdi hep bana hiç unutmam.


Ali Atamer:  İkinizin doğup büyüdüğü yerler birbirinize çok uzak. Tanışıp-buluşmanız tamamen tesadüf mü?

R.O: Benim annem Ali’nin ablasının gocasını zamanında emzirmiş. “Anne” derlerdi gendine. Ondan dolayı başladık görüşmeye. Beni de oğlan tarafı beğenince oldu iş. Ama epeyi sürdü oğlan tarafının bu gidip gelmeleri. Çünkü babam vermezdi golayına beni herkese.
   A.O: Molohiya hikayesini neden söylemen çocuklara.
   R.O: Hade anlatayım. Ablasının bize verdiği molohiyayı neneminan ayıklarkan işte o saat gördü beni. Molohiya neden oldu ve aşkımızın ilk tohumlarını oraşta attık.
   A.O: Kasap olan enişteme gittiğimde Ratibe’nin da evi karşıda olduğundan gördüm beğendim gendini. Ratibe’nin evi Mağusa’nın içindeki Bandabulya’nın ordaydı. Annem da bana bir gün “torun isterim artık göreyim” deyinca, “tamam” dedim alacam ben bu gızı.

Ali Atamer: Ratibe hanım bu yaşanan güzel hadiselerden haberin var mıydı?

R.O: Hayır yoktu.
  A.O: Nikah olana gadar eve girmedim. Beraber gezme yok. Ben nikah olana gadar sözümü tuttum. E ondan sonra her şey serbestleşti.
   R.O: Nikahımda gendi diktiğim özel nikah elbisemi geydim. Ali’ye da gömlecik diktim geysin diye. 7 ay nikahlı galdık ondan sonra düğün yaptık.

Ali Atamer:  Görüşemediğiniz zamanlarda birbirinizi özler miydiniz?

A.O: O konulara çok girmeylim evladım da o konular derindir. Bir hafta gadar gitmedim eşimi göreyim. Demiş gaynatama “ne gelmez bu çocuk görsün gızı”. Gaynanam dedi “gel gel da anlaşırsınız babasıynan”. Öyle olunca gittim.
   R.O: Özlesen da hasret da çeksen deyemezdin gel diye eve göreyim seni. Babamız öldürürdü bizi.
   A.O: Kapının önünden ara sıra geçerdim görsün beni. Tabii o da beni görürdü.
   R.O: Zayıf uzun boylu yakışıklı bir deliganlıydı. Hayalimdeki gibi bir gençti. Tabii çıkacaydım kapının önüne görsün beni.

Ali Atamer: Dillere destan düğün-derneğinizden hatırınızda neler kaldı?

R.O: Cumartesi sabaha gadar kına gecesi oldu. O gece kuruş atarlardı gelinin başından. Fatma Hanım diye biri vardı gelin onarıcısı o onarttıydı beni. Çalgıcı olarak da Memedaliler geldiydi. Ondan sonracığıma tebrikte yan yana durduk da gelen misafirler para taktılardı. Son gün da mübareki yaptık.
   A.O: O gün cebimden çıkardığım paraları attım havaya hepsi da gayboldu. Zaten o paralar çalgıcılarındı.

Ali Atamer: Ali bey koskoca 62 sene eşinize nasıl bir sevgi besledin?

A.O: Ben onu candan sevip saymasam 62 yıl nasıl geçerdi zanneden. Ama ufak tefek arızalar olur her evlilikte. 20-30 yaş arası kadınlar çok kıskançtır. Vardır öyle bir dönemleri. Bazen eve geç geldiğimde birazcık münakaşa ederdik. Geçiciydi bunlar tabii.
   R.O: Emindim çapkınlık yapmazdı. Merak ederdim. Boş yere tartışırdık. Senli benli çok ciddi kavga etmedik. Hayatımda herşey karşılıklı güzelliğinan oldu. Bir şarkı vardı “dünyaya bir daha gelsem arar bulurum seni yine seni severim”. Bizim şarkımızdır.
   A.O: “Doymadım doyamadım sevmelere seni ben kimseyi koyamadım yerine yeniden”. Bu da gocamla sevdiğimiz şarkılardandır. Vallahi be çocuklar iyi ki Ratibe hanımla evlendim. Her şeyi paylaştık.

Ali Atamer: Peki son olarak “Kadınları mutlu etmenin sırrı nedir?” diye sorsam…

A.O: Kadınları unutmaycan. Özel günlerde hediyesini alacan, gezdirecen, onları önemseycen. El üstünde tutacan.
   R.O: Bir çicecik aldı tamamdır. Yeter ki sevgi saygı olsun.
   A.O: İsterseniz sohbetimizi gene bir türküynan sonlandıralım. “Telgrafın tellerine kuşlar mı konar insan sevdiğine böyle mi yapar.
Yanıma gel yanıma da yanı yanı başıma, bu gençlikte neler geldi garip başıma.”

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar