Hükümetin en aksak bacağı çevre - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
KıbrısManşet

Hükümetin en aksak bacağı çevre

hasan sarpten

Biyologlar Derneği Başkanı Hasan Sarpten Radyo Havadis ve Havadis Web TV’de yayınlanan Kulis programına katılarak Melek Arabacıoğlu’nun sorularını yanıtladı

“OY POTANSİYELİ YOK”: Sarpten: Çevre çok fazla oy getirmediği için çevre ile ilgili yatırımlar ne yazık ki en son sıralara atılan bir pozisyona girdi. Çevre Dairesi, çevreyi korumaktan çok ‘çevreyi nasıl siyasilerin istekleri doğrultusunda kullanabilirim’ yapısına büründü


 

“GÖSTERİLENLE GÖRÜLEN ÇOK FARKLI”: Sarpten: Ercan’ın VIP çıkışına baktığınızda sağlı sollu Karpaz Altın Kumsal’ın, orkidelerin ve deniz kaplumbağalarının resimlerini görürsünüz. Turizm fuarlarında gösterilenler de hep bunlardır. Ancak ne yazıktır ki ülkeye gelen turistlerin gördükleri manzaralar bunlar değildir

 

Biyologlar Derneği Başkanı Hasan Sarpten, KKTC’de çevre bilincinin arzu edilen düzeyde olmadığına vurgu yaparak, hükümetlerin de bu konuda yeterli enerjiyi sarfetmediğini ifade etti.

Ciklos mevkiinde yaşanan sel felaketine de değinen Sarpten, “yıllar içinde çevreye verilmeyen değer ve ülkeyi yönetenlerin yıllar içinde çevre ile ilgili sorunları daha geri plana almaları maalesef alt yapı sorunları ile de birleşince böyle felaketlere sebep oluyor” dedi.

Hasan Sarpten, ayrıca ülkede bu yıl yağışların aşırı olması ve hızlı şekilde sıcakların gelmesinin sivrisineklerin üreme ortamları için çok elverişli bir ortam hazırladığını ve bu sineklerin üreme ortamlarının su kaynakları olduğunu belirtti.

Sarpten, bu yıl geçmiş yıllara oranla daha çok sivrisinek sorunuyla karşılaşacağımızı belirterek “Bu sorunla mücadelede biyolojik mücadelenin seçilmesi ve su kaynaklarında olayın çözülmesi gerekmektedir” dedi.

Biyologlar Derneği Başkanı Hasan Sarpten Melek Arabacıoğlu’nun hazırlayıp sunduğu Kulis programında konuk oldu, çevreye ilişkin Arabacıoğlu’nun soruları yanıtladı.

 

Soru: Turizm ve Çevre Bakanlığı hükümetin en aksayan bacağı mı?

 Sarpten: Bunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki çevre, hükümetin en aksayan bacağıdır. Ülkemizde bu yıl son yüzyılın en yağışlı yılı olarak tarihe geçti. Ülke olarak kendi küçük yerel sorunlarımızla ki bunlar çöpler, sinekler ve derelerdir. Bu coğrafyada karşı karşıya olduğumuz diğer tehlikeli sorunları görmüyoruz. Mesela ülkemizde aşırı yağışlardan dolayı meydana gelen can kayıplı seller oldu, bunu yaşayınca ve kaybedince gördük. Yıllar içinde çevreye verilmeyen değer ve ülkeyi yönetenlerin yıllar içinde çevre ile ilgili sorunları daha geri plana almaları maalesef alt yapı sorunları ile de birleşince böyle felaketlere sebep oluyor. Biz 24 saat ara vermeyen bir yağmur yağdığında ve 100 Kg. üstünde yağış aldığımızda sel sorunları ile boğuşuyor olmamız bunların hiçbiri bir çevre sorunu değildir. Yaşadıklarımız tamamen alt yapısal eksikliklerden kaynaklanan sorunlardır. Çevre çok fazla oy getirmediği için çevre ile ilgili yatırımlar ne yazık ki en son sıralara atılan itilen bir pozisyona girdi. Çevre Dairesi çevreyi korumaktan çok çevreyi nasıl siyasilerin istekleri doğrultusunda kullanabilirim yapısına büründü. Bu hükümet programına bakacak olursak bu güne kadarki en iyi çevre programı olduğunu söyleyebiliriz. Program birçok dalda ciddi önemli somut adımlar içeriyor ancak hükümetin dizaynına baktığımızda çevre, turizm bakanlığı ile birleştirildi ve öyle bir ilgilenilmeyen noktaya geldi ki olay Sayın Bakan bile kendisini Turizm Bakanı olarak görüyor. Çevre ile ilgili atılamayan adımlara baktığımızda en başta dediğim gibi, çevre hükümetin en aksak bacağıdır.

 

Soru: Yağışlı bir yılı geride bıraktık. Yaz için de kuraklıktan bahsediyoruz. Bir ada ülkesi olarak su gibi çok kıymetli bir kaynağı neden tutamıyoruz?

 Sarpten: Suyu tutmamız Türkiye ile yapılan su protokolü gereği artık mümkün değil o noktada artık söz hakkımız yok. Şuan bu işler DİSİ tarafından yürütülüyor ama birkaç yıl içinde bu kaynakların yönetimi için kurulacak özel şirket yönetimi devralacak ve biz buna hiç bir şey diyemeyeceğiz çünkü protokolü imzalanırken bunlar hep kabul edildi.

 

Soru: Çevre ile ilgili politikalarda başarısız olan hükümetin turizm politikasını bir çevreci olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?

 Sarpten: Bu ülkenin turizm politikasını size şöyle özetlemek istiyorum. Ercan’ın VIP çıkışına baktığınızda sağlı sollu Karpaz Altın Kumsalın, orkidelerin ve deniz kaplumbağalarının resimlerini görürsünüz. Turizm fuarlarında gösterilenler de hep bunlardır. Ancak ne yazıktır ki ülkeye gelen turistlerin gördükleri manzaralar bunlar değildir. Devlet özellikle buraların korunması, geliştirilmesi ve tanıtılması için teşvik vermek yerine beş yıldızlı otellere bu teşvikleri vermekte ve bin bir güçlükle ayakta kalmaya çalışan ve eko-agro turizm yapan işletmelere maalesef teşvik verilmiyor ve ülkenin doğal güzelliklerini görmek için adaya gelen turistler maalesef ki bakımsız bir çevre pislik içinde sahiller ve hiç de resimlerdeki gibi olmayan bir doğa ile karşılaşıyor. Hükümet programında bunların sağlanması ile ilgili taahhütleri olmasına rağmen Turizm ve çevre bakanlığının maalesef bunlar ile ilgili hiçbir tavrı yoktur.

 

Soru: Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı, Biyologlar Derneği ve Taşkent Doğa Parkı işbirliğinde yürütülen “Ekolojik Tutumların Artırılması (EKO-TAP)” projesi ve diğer projelerinizden de bahsedebilir miyiz?

 

Sarpten: Bizler Biyologlar Derneği olarak yaklaşık on yıldır okullarda bir çevre dersi eklenmesi çabasını verdik geçtiğimiz dönemlerde bunun adımları atıldı ve 2018 Eylül ayından itibaren dokuzuncu sınıfların müfredatına “Ekoloji ve Çevre Dersi” eklenildi. Tabii ki Çevre tek bir ders ile öğrenilecek bir şey değildir. Bu nedenle tutumların değiştirilmesi için bir proje daha geliştirdik ve okul öncesinden başlayarak her yaş grubundan insana çevre bilinci kazandırabilmek için Milli Eğitim Bakanlığı ile yürüttüğümüz çalışmalarımıza şuan diğer ya gruplarını ve çevre sorunlarını da ela alan kitapları hazırlamak gibi, bu okullarda farkındalığı artırarak, özendirerek, eğitimleri çoğaltarak, şuan dünyanın 66 ülkesinde uygulanan eko okul programını kendi ülkemizde de uygulamak istiyoruz ve gerek yeşil bayrak, gerek geri dönüşüm gibi sertifikalandırmalarla okullarımızı bu programa dâhil etmek için çalışmalarımıza da devam ediyoruz.

 

Soru: Aşırı yağışlar sonrası sinek popülâsyonunun artacağı ve bulaşıcı hastalık hatta salgın riski taşıyan hastalıkların ülkemizde görülebileceği gündemde. Bu konuda neler söylemek istersin?

 

Sarpten: Ülkemizde bu yıl yağışların aşırı olması ve hızlı şekilde sıcakların gelmesi sivrisineklerin üreme ortamları için çok elverişli bir ortam hazırlamış bulunmaktadır. Bu sineklerin üreme ortamları su kaynaklarıdır. Bu yıl geçmiş yıllara oranla daha çok sivrisinek sorunuyla karşılaşacağımız bir gerçektir. Bu sorunla mücadelede biyolojik mücadelenin seçilmesi ve su kaynaklarında olayın çözülmesi gerekmektedir. Burada görev hem kaymakamlıklara hem yerel yönetimlere hem de halka düşmektedir. Tüm su kaynaklarında biyolojik ilaçlama yapılmasına biran önce başlanmalıdır. Neden biran önce diyorum çünkü sıtma gibi birçok hastalığın temelinde sivrisinekler yatmaktadır ve bu sinekler havaların ani ısınması ile birlikte uçuş durumundadırlar. Kaynakları kurutmadığımız sürece kimyasal ilaçlama ile kesinlikle bu sineklerin önüne geçilemeyecektir. Sıtma vakaları geçen yıl ilk kez ülkemizde hastalık olarak teşhis edildi bu yıl da teşhis edilmesi büyük bir ihtimaldir bunların salgın olarak yaşanmaması için bu uyarıları yapıyoruz. Akdeniz bölgesinde bulunan kaplan sivrisineği ile ilgili de uyarılarda bulunduk. ‘Ülkemizde yoktur denilmesi’ olmayacağı anlamına gelmez bu nedenle vatandaşlarımızdan böyle bir sorunla karşılaştıklarında gerek bağlı oldukları kaymakamlıklardan gerekse yerel yönetimlerinden biyolojik ilaçlama talep etmeleri ve bu kurumların da sorunu bilimsel yöntemlerle kaynağında çözmesi için talepte bulunmalarını istiyoruz. Yerel yönetimlerin bu sorunlarla sadece yaz aylarında değil bütün bir yıla yayarak yapılması gerekmektedir. Bu yıl özellikle bu çalışmaların tüm kesimler tarafından daha özenli ve süratli yapılması gerekmektedir.

 

Soru: Peki vatandaşlara bu konuda düşen görevler nelerdir?

 

Sarpten: Vatandaşlar sivrisinek sorunu yaşamak istemiyorsalar öncelikle evlerine mutlaka sinek teli takmaları gerekmektedir. Daha sonra dere yataklarının akışkanlığının engellendiği yerlerde biriken sular konusunda gerek kaymakamlıkları gerek yerel yönetimleri uyarmalıdırlar. Eğer bulundukları bölgelerdeki yerel yönetimler hala arabaların içinde sokağa kimyasal ilaçlama ile müdahale ediyorsa bunun sorunu çözmediğini sadece uçan sineği öldürdüğünün bilincinde olarak bunu kabul etmeyip gerekli yerlere şikayetlerde bulunmaları ve evlerinin etrafından başlayarak her türlü su birikintisi konusunda yetkilileri uyarmaları gerekmektedir.

 

Soru: Ülkemizdeki dere yatakları kaymakamlıklara bağlı bulunuyor. Kaymakamlıklar gerekli temizleme ve ilaçlama çalışmalarına başladı mı? Bu çalışmalar nasıl yürütülüyor?

Sarpten: Öncelikle temizlemeden ne anladığımız önemli. Temizlemeden anladığımız dozeri derenin bir ucundan koyup diğer ucundan çıkartmak ve o alanı temizlemek değildir kalan su birikintileri yine bu sineklerin üremesine ve larvaların artmasına sebep olacaktır. Bir diğer sorun da sazlıklardır. Sazlıklarda mekanik ilaçlamanın yapılması gerekmektedir. Ama esas sorun köprü altlarının olduğu yerlerde yaşanmaktadır. Oralardaki su birikintilerine yapılacak olan biyolojik ilaçlama ile bu sorun kaynağında çözümlenerek bitirilmelidir ancak şuan maalesef ki bu konuda gerekli önlemler ne yerel yönetimler ne de kaymakamlıklar tarafından hala gerektiği şekilde başlatılmadı bunun sıkıntılarını da havalar ı

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar