Hükümet programında eğitimsel çelişkiler - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 18, 2024
Köşe Yazarları

Hükümet programında eğitimsel çelişkiler

Yeni hükümet programında eğitimle ilgili içerikte bazı çelişkiler dikkat çekmekte. Birincisi Milli Eğitim Sistemi’nin çağdaş düzeye ve bilimsel temellere dayandırılarak yapılandırılmasının, ülkenin geleceği ile ilgili son derece önemli olduğu vurgusu yapıldı.
Ancak daha sonra hükümetin ilkokulları altı yıla çıkarmayı hedeflediği belirtilmekte. Eğitimi bilimsel temellere dayandırmayı hedefleyen hükümetin bu konuda bilimsel temellere sahip olup olmadığı, zihinlerde soru işareti. Böyle bir uygulamanın hangi bilimsel temellere göre yapılacağı açıklanmalı. Bu tür çalışmalar yapmadan bu hedefi koymaları, bilimsel temellere eğitimi dayandırma hedefinde olan hükümet için çelişki olarak durmakta.
Dünyadaki uygulamalarda ilkokul öğrenim süresi dört, beş ve altı yıl olarak düzenlenmektedir. KKTC’de ilkokullar uzun süredir beş yıl. Altı yıla oranla acaba ne tür dezavantajları olduğu ortaya kondu mu? Bu sorular yanıt beklemekte.
Öte yandan okulöncesi ve ilkokullar yine uzun bir süredir merkezileştirilmiştir. Merkezileştirme köy okullarındaki öğrencilere daha iyi olanaklar sunan bir uygulama. Üstelik buralarda mesafeler de çok kısa. Ülkenin her tarafındaki öğrencilere eşit eğitim fırsatları sunma açısından da doğru bir uygulama.
Kaldı ki merkezileştirmeye alınmamış olan ve uzun yıllardır birleştirilmiş sınıf uygulamasına maruz kalan okullardaki öğretimin, çağdaş eğitim yönelimlerine ters olduğu da pek çok bilimsel çalışmayla da ortaya konmuştur.
Bu nedenle bölge okullarının açılması ve merkezileştirmeden geri adım atılması beraberinde bu tür sorunları getirecektir. En önemlisi çağdaş eğitim yönelimleri öğretimde “bireyselliği” en üst kural olarak ortaya koymakta. Her öğrencinin bireysel gelişimine uygun bireyselleştirilmiş öğretimi savunan çoklu zeka kuramı, aktif öğrenme, beyin temelli öğrenme vs gibi pek çok kuram da ortada.
Hükümet programında yer almamasına rağmen “kolej” olgusunun devam edeceği ve kolej giriş sınavının gelecek yıl da bu yıldaki gibi olacağı Sayın Bakan Arabacıoğlu tarafından medyada deklere edilmiştir.
Tamamen bilimsel temellere ters bir uygulama olan kolej olgusunun aynen devam edecek olması, hükümet programı açısından diğer bir çelişki. Eğitimde fırsat eşitliği açısından sorunlu bir uygulama. Programdaki eşitlik ilkesine ters. Parası olan özel ders ve dershaneye gidip kolej sınavında başarılı olacak, geriye kalan yüzlerce çocuk da psikolojik travma yaşayacak. Diğer taraftan aileler dershaneler ve özel dersler sayesinde sömürülmeye devam edilecek. Dershaneciler ellerini ovuşturmaya devam edecek; gelsin paralar.
Bilimsel olarak da bu yaştaki çocukların gelişim özeliklerine uygun olmayan bir uygulama. Hem ağır ders yükü, hem yarış çocuklarda pek çok olumsuz psikolojik rahatsızlık yaratmaya devam edecek.
Sayın bakana bir hatırlatma yapmakta fayda var. Önceki Kolej Sınavı girişlerinde pek çok şaibeli durum mevcuttu. Objektif olmayan sınavlar, bazı hatırı sayılı kişilerin çocuklarının haksızca kolejlere girişi, bazı başarılı çocukların da dışarıda kaldığı uygulamalar mevcuttu. Kolejlere girişin aynı şekilde yapılacak olması ve bu gibi olayların yaşanmamasını Sayın Arabacıoğlu nasıl önleyecek?
Bunlar yanında eğitim sisteminin ciddi sorunları ortada dururken hükümet programında neden sadece din kültürü ve ahlak bilgisi dersine bu kadar çok önem verildi. Örneğin boş zaman, cinsel eğitim, aile ilişkileri, insan hakları ve demokrasi, çevre gibi çağdaş programlardaki derslere yer verilecek mi? Türkçe, fen ve teknoloji, tarih, matematik, fizik gibi derslerde başarı açısından hiç mi problem yok, onun için mi programda değinilmedi.
Türkçe yetersizliği neden programda yer almadı, din kültürü ve ahlak bilgisi kadar önemli değil mi? Üniversiteye gelmiş ve hala daha Türkçe gramer sorunu yaşayan bireylerin sorunu daha mı az önemli?
Üniversitelerden sahtekarlık ve naylon notlar ile mezun olma ve iş yaşamında nitelik sorunu, daha mı az önemli?
Hükümet programında en ilginç olan nokta ise şu; “kültür” sadece sanat olarak algılanmış. Bilgi üretip bilginin yeni nesle aktarılması, kültür olarak algılanmamış. Eğitim bakanlığı bünyesine kültür alınmamış. En çok hayret yaratan noktalardan. Eğitimin kültür aktarılması olduğu yine algılanamamış; yazık doğrusu.
Üniversitelerin kalite açısından değerlemesi için YÖDAK önemli bir kurum, nasıl önlem alınacağı programda yok. YÖDAK’ın üniversiteleri denetleme misyonu var ama bazı üyeler üniversitelerde üst düzey yönetici! Eğitim sistemi açısından etik olmayan bir durum. İntihaller diğer bir sorun.
Bunlar hükümet programında ilk göze çarpanlar, bu konuya devam edeceğiz, yer kalmadı.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar