Henry Houdini ile Hudini Yorgacis - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Köşe Yazarları

Henry Houdini ile Hudini Yorgacis

Bekir AzgınBekir Azgın

Sihirbaz veya hokkabaz denince bizim kuşaktaki insanların aklına Zati Sungur gelir. Kelimenin tam anlamıyla “Şapkadan tavşan çıkaran” bir kişilikti.

20.yüzyıl başlarında dünyayı sarsan sihirbaz Henry Houdini idi. 1874 yılında Macaristan’da Erik Weisz olarak doğdu, Amerika’ya göç edince ismini değiştirip Henry Houdini adını aldı ve o isimle ünlendi. Döneminin en çok kazanan “show man”i idi. 52 yaşında 1926 yılında Amerika’da öldü.


İyi de durup dururken bu Houdini nereden çıktı? Kıbrısla yakın ilgisi var da o nedenle ortaya çıkıverdi.  İngilizler, EOKA ileri gelenlerinden biri olan sonra da 1960’lı yılların ünlü İçişleri Bakanı Polikarpos Yorgacis’e “Hudini” adını takmışlardı. Sonraları “Hudini” lâkabını Rumlar da benimseyip kullandılar. (Farkedilsin diye sihirbazın adını “Houdini” Yorgacis’inkini de “Hudini” şeklinde yazıyorum. İkisi de Hudini olarak telaffuz edilir.)

Ben Hudini adıyla zamanında fazla ilgilenmedim. O kadar ki Yorgacis’in “Hudini” olduğunu bile unuttum. Ancak Makariyos Druşodis’in “Karanlık Yön EOKA” adlı kitabını okurken tekrar karşıma çıkınca merak ettim: Houdini’nin marifetleri nelermiş ki İngilizler Yorgacis’e bu ismi yakıştırmışlardı? Houdini sıradan bir sihirbaz değildi. İplerle, zincirlerle bağlanır; en gelişmiş kelepçelerle kelepçelendikten sonra ne yapar eder onlardan kurtulurdu.

1904 yılında İngiliz Daily Mirror gazetesi, Houdini’ye meydan okumuştu. Ünlü bir demircinin beş yılda çalışıp ürettiği bir kelepçeden kurtulması çağrısını yaptı. 4,000 seyirci ve 100 gazetecinin izlediği gösteri bir saat sürdü. Bir ara caketini çıkarmak için izin istedi. Ama gazete temsilcisi kabul etmedi çünkü kelepçenin nasıl çözülebileceği konusunda kopya çekebilirdi. O da ağzına aldığı bir cep çakısıyla caketini keserek ondan kurtuldu. Bir saat sonunda da kelepçelerden kurtuldu. Bu olay kendisine “Kelepçeler Kralı” unvanını kazandırdı.

1913 yılında Houdini repertuarına “Suda Çin İşkencesi” numarasını ekledi. Büyük bir süt bidonunun içine su dolduruyor kelepçeli olarak bidona giriyor, kap üstten kilitleniyor. Su içinde önce kelepçeden kurtulur sonra da kaptan. Herhangi bir başarısızlık ölüm demekti. İzleyiciler heyecandan titrerken o kendini kurtarır ve alkışları hakkederdi.

Orada bir sahtekârlık olduğunu iddia eden kişilerle bahse tutuştu. Hudini su altında üç dakika kalabileceğini iddia etti. Tabii ki bahsi Houdini kazandı.

Bira üreticileri de ona meydan okudular. Su içinde kelepçeyi çıkarıp bidondan çıkılabilir ama bunu bira fıçısının içinde yapabilir mi? Bir fıçıyı birayla doldurdular. Houdini fıçının içine girdi ve üstten fıçı mühürlendi. Sihirbazımız kaşla göz arasında fıçıdan çıkıverdi. Bu olayda her iki taraf da kârlı çıktı. Houdini bahsi kazanmış, bira imalâtçıları da ucuza reklâm yapmış oldular.

Yerli Hudini de az sihirbazlıklar yapmadı. Müebbet hapse mahkum edildiği askeri kampın hapishanesinden çöp arabasının içinde kaçmıştı. Kampın çıkışında yaşlı bir İngiliz, elinde kocaman bir şişle bekliyordu. Kamyon şoförü, hemen arabadan atlayıp İngiliz’e “Sen yorulma ben yapayım” dedi ve şişi elinden alıp çöpleri şişlemeye başladı. Her tarafı şişledi, bir tek, Yorgacis’in saklı olduğu yeri şişlemedi. Belli bir yerde onları bekleyen örgüt arabası onu devralıp güvenli bir sığınağa götürdü. Hudini’nin tek şikâyeti, kokmuş yemek artıklarının dayanılmaz kokusu olmuştu. Bu üçüncü kurtuluşuydu.

O günlerde İletişim Merkezi’nde çalışan Yorgos Lagodondis bu konuda şunları söylüyor: “Yorgacis firar ettiği zaman başmüfettiş Fullerton geldi ve bana şöyle dedi: ‘Üç saat geçmeden dışarıya hiçbir mesaj verme’. Yorgacis’e güvenli bir yere saklanması için zaman vermek istiyorlardı.” Lagodondis, İngilizlerin EOKA içinde en güvenilir ajanıydı. Cumhuriyet kurulmadan Kıbrıs’tan ayrılmış, bir daha da yurduna dönememişti.

Yorgacis ilginç bir savaşçı tipiydi. Kendisi infaz emirlerini veriyordu ama asla silah taşımamıştı. Kimseyi de öldürdü. O sadece infaz emirlerini veriyordu. Bazı operasyonlarda da infaz ekibinin yakınlarında duruyor ve onları yönlendiriyordu. Kendisi öldürmemiş ama gerek 1950’li gerekse bakanlık yaptığı 1960’lı yllarda birçok insanı öldürtmüştü.

Yorgacis EOKA’daki faaliyetleriyle ilgili olarak ne konuştu ne de bir şey yazdı. Bu konuyla ilgili yazdığı tek şey, Grivas’a sunduğu bir sayfalık rapordur. Bu rapordan öğrendiğimize göre, EOKA’ya 15.8.1954’te katıldı ve örgütün istihbarat bölümünü üstlendi. Bilinen o ki bu görevi kendisi istemişti çünkü Special Branch’ta çavuş olarak çalışan teyzesinin kocası kendisine gizli bilgi aktaracaktı.

Savaşlara katılmamış olmasına rağmen örgütün dağılmasından sonra ileri gelen mücadelecilerden biri sayıldı. Esas ününü gerçekleştirdiği üç firara borçludur. Bu nedenle İngilizler ona “Hudini” lâkabını takmışlardı.

Zavallı İngilizler bu firarların önceden tasarlanmış olduğunu ve üst düzey İngiliz istihbarat elemanlarının Yorgacis’e yardım ettiklerini nereden bileceklerdi. Ajan Lagodondis, Yorgacis hakkında şöyle der: “Yorgacis, başından beri, M15’in irtbat subayı olan Flatcher Flich’in ajanıydı.” 

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar