Hakaret, Dayak, Cinayet - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Çarşamba, Nisan 24, 2024
KıbrısManşet

Hakaret, Dayak, Cinayet

Son yıllarda artan kadına yönelik şiddet istatistiklere de yansıdı. Bu yılın 9 ayında 219 şiddet mağduru kadın resmi makamlara başvurarak yardım istedi

2 YILDA 516 VAKA: Sosyal Hizmetler Dairesi verilerine göre; 2018’in ilk 9 ayında 205 kadın şiddet gördüğü gerekçesi ile polise başvurdu. Aynı dönemde 14 kadın da Alo 183 Sosyal Hizmetler İhbar Hattı’nı arayarak yardım istedi. 2017 yılında ise 281 kadın polise, 16 kadın Alo 183’e ihbarda bulundu


 

9 YILDA 18 KADIN CİNAYETİ: 2010’dan 2017 yılı sonuna kadar 16 kadın cinayeti kayıtlara geçti. Bu yılın 10 ayında ise 2 kadın cinayete kurban gitti. 2010’da 1, 2011’de 2, 2012’de 1, 2013’de 1, 2014’de 3, 2015’de 2, 2016’da 1,2017 yılında 5 ve 2018’de 2 kadın öldürüldü

 

ADLİ YARDIM SÜRECİ: Sosyal Hizmetleriler Dairesi Müdürü Başkurt: Şiddet ihbarında bulunan kadınlarla ilgili adli süreç için bu yıl ilk kez “adli yardım” başlattık. Ev sorunu olan şiddet mağduru kadınlara kira desteği veriyoruz. Koşulları, mevzuata uygunsa mali destek de yapılıyor

 

“ŞİDETİN BOYUTU KORKUNÇ”: Sosyal Riskleri Önleme Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Düzgün: Kadına yönelik şiddet korkunç boyutta. Resmi rakamlar bu şiddetin sadece bir kısmını yansıtıyor. Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesihayata geçirilmemesi büyük eksiklik. Çocuklara toplumsal cinsiyet eşitliği aşılanmalı

 

 

Kıbrıs’ın kuzeyinde kadına yönelik şiddete ilişkin resmi veriler ürkütücü boyuta ulaştı.

Sosyal Hizmetler Dairesi’nin verilerine göre 2017 yılı ve 2018 yılı Eylül ayına kadar 486 kadın şiddet gördükleri gerekçesi ile polise başvururken, aynı tarihlerde, Alo 183 Sosyal Hizmetler İhbar Hattı’na ‘şiddet’ ile ilgili toplam 32 ihbar yapıldı. 2010’dan 2017 yılı sonunda 16 kadın cinayetti kayıtlara geçerken, 2018’de 2 kadın cinayeti işlendi.

Havadis’e konuşan Sosyal Hizmetleriler Dairesi Müdürü Aydan Başkurt, şiddet ihbarında bulunan kadınlarla ilgili adli süreç için bu yıl ilk kez adli yardım başlattıklarını söyledi, ev sorunu olan kadınlara kira desteği, koşulları mevzuatı uygunsa ekonomik destek yapıldığını kaydetti.

Sosyal Riskleri Önleme Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Hatice Düzgün, ülkemizde kadına şiddetin boyutlarının korkutucu olduğunu aktararak, resmi rakamların bu şiddetin sadece bir kısmını yansıttığını vurguladı.

 

2018’in ilk 9 ayında 219 kadının şiddet ihbarı var

Sosyal Hizmetler Dairesi resmi verilerine göre; 2017 yılında 281 kadının şiddet görerek polise başvurduğu kayıtlara geçerken, Alo 183 Sosyal Hizmetler İhbar Hattı’na ‘şiddet’ ile ilgili 16 ihbar yapıldı. 2018’in ilk dokuz ayı olan Ocak ve Eylül ayları içerisinde ise 205 kadın şiddet gördüğü gerekçesi ile polise başvururken 14 kadın Alo 183 Sosyal Hizmetler İhbar Hattı’na şiddet gördüklerine dair ihbarda bulundu.

 

9 yılda 18 kadın cinayeti

2010’dan 2017 yılı sonunda 16 kadın cinayetti kayıtlara geçerken, 2018’de 2 kadın cinayeti işlendi. 2018’in ilk kadın cinayetti eşi Nigar Tevfik Erhalk av tüfeği ile vuran İbrahim Erhalk’ın işlediği cinayet olarak kayıtlara geçerken, Çarşamba günü yaşanan Gülbahar Ulutan cinayeti ikinci cinayet oldu.

Ülkemizde 8 yılda 17 kadın cinayet yaşlandı. 2010’da 1, 2011’de 2, 2012’de 1, 2013’de 1, 2014’de 3, 2015’de 2, 2016’da 1,2017 yılında 5 ve 2018’de 2 kadın cinayeti yaşandı.

Başkurt: 205 kadın polise, 14 kadın ihbar hattına başvurdu

Sosyal Hizmetleriler Dairesi Müdürü Aydan Başkurt, Havadis ile 2018 yılı verilerini paylaşarak,  2018 yılı Ocak ile Eylül ayı itibarı ile polis başvurup polisten şiddet bildirim formu ile Sosyal Hizmetler Dairesine yansıyan 205 şiddet ihbarı, Alo 183 ihbar hattına ise aynı tarihler arasında 14 şiddet ihbarı yapıldığını aktardı.

 

“Kadınlara adli yardım sağlanıyor”

Başkurt, şiddet ihbarında bulunan kadınlarla ilgili adli süreç için bu yıl ilk kez adli yardım başlattıklarının altını çizerek, ekonomik yönden yeterli olmayan kadınlara ise uzaklaştırma kararı ve boşanma sürecinde adli yardım desteği yapıldığını vurguladı. Başkurt, şiddete uğrayan kadınlara adli yardımın ise Barolar Birliği ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın gerçekleştirdiği protokol çerçevesinde yapıldığını söyledi.

 

“Kira ve ekonomik destek yapılıyor”

Vakıflar’la Sosyal Hizmetler Dairesinin bir çalışması olduğundan bahseden Başkurt, ev sorunu olan kadınlara kira desteği yapıldığını aktardı. Bunun yanında şiddete uğrayan kadınların koşulları mevzuatı uygunsa ekonomik destek yapıldığını kaydeden Başkurt,  şiddete uğrayan kadınlara destek amaçlı bazı çalışmaları olduğunu ve ileriki günlerde basınla paylaşılacağını ifade etti.

Kadın sığınma evinin Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi’nin (TOCED) uhdesinde olan bir merkez olduğunu belirten Başkurt, bu noktada da önümüzdeki günlerde Bakanlığın yürütülen çalışmaları basınla paylaşacağı aktardı.


Düzgün: İyi kurulmuş mekanizmalara ihtiyaç var

Sosyal Riskleri Önleme Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Hatice Düzgün, ülkemizde kadına şiddetin boyutlarının korkutucu olduğunu aktararak, resmi rakamların bu şiddetin sadece bir kısmını yansıttığını kaydetti. Kadına şiddeti önlemek ve şiddetle mücadele edebilmek için iyi kurulmuş mekanizmalara ihtiyaç olduğunu vurgulayan Düzgün, bu mekanizmaların başında 1990’lı yıllardan bu yana hayata geçirilmesi için çalışılan Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi Yasası ile kurulması amaçlanan Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi gelmesi gerektiğinin altını çizdi. Bütün kadın örgütlerinin üzerinde çalıştığı ve çabaladığı, daireyi işlevsel bir hale getirmek için el birliği ile mücadele edildiğini hatırlatan Düzgün, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi Yasası meclisten de geçtiğini fakat dairenin bir türlü kurulamadığını aktardı. Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi altında birçok mekanizmayı kurmayı hedeflediklerini de belirten Düzgün, bu konunun ülkemiz için büyük eksiklik olduğunun altını çizdi.

 

“İhbar kabul edilmeli”

Çok yakın bir tarihte bir kadının uğradığı erkek şiddetine örnekleme yapan Düzgün, olayı şu şekilde anlattı; “Biraz önce bir kadın muhtarın yanındaydım, ikamet almaya gelen bir adam, apartmanda bir evde her gece şiddet olayları yaşandığını muhtara aktardı. Adam, bu konuda polisi aradığını, polis geldiğinde ise kadının “size ne beni kocam döverde, severde” diyerek kapıyı kapattığını anlattı” dedi. Bu tür vakalardaki şikayetlerin ihbar sayılması ve Sosyal Hizmetler Dairesine bildirilmesi gerektiğini aktaran Düzgün, kadınların şikayetçi olamamalarındaki sebebi korku, ekonomik yönden yeterli olmamak, sığınacağı bir yer olmaması ve adamın tehdidi olduğunu söyledi.

 

“Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi büyük eksiklik”

Şiddet olaylarında ihbarları değerlendiren polisin bu tür vakaları Sosyal Hizmetler Dairesine bildirdikten sonra, Sosyal Hizmetler Dairesi uzmanlarının adrese giderek çalışma başlatması gerektiğini belirten Düzgün, uzmanların bir şekilde kadına yanaşarak, kadının ne yaşadığını, raporlaması gerektiğini vurguladı. Sosyal Hizmetler Dairesi raporunun ise polise verilmesi gerektiğini sözlerine ekleyen Düzgün, polisin ve psikologların bu noktada devreye girmesi gerektiğini vurguladı.

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi’nin, tüm bu konuların düzgün bir şekilde ilerlemesini ve işleyişini sağlayacak bir daire olduğuna dikkat çeken Düzgün, Daire’nin sivil toplum örgütleri ile devletin birlikte çalışabileceği bir mekanizma olacağını ama bunu kuramadığımızı söyledi.

 

“Belediyelerin danışma departmanları olmalı”

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi’nin kurulmamasındaki sebebin dairede görevlendirilecek gerekli kriterlere ve niteliklere sahip birinin bulunamaması olarak gösterildiğini vurgulayan Düzgün, bu toplumda, toplumsa cinsiyet eşitliği ile ilgili mastır ve doktora yapan, sivil toplu örgütlerinde bu konu üzerine çalışan birçok insan olduğunu kaydetti.

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi’nin kesinlikle kurulması gerektiğini vurgulayan Düzgün, bütün Belediyelerin ise danışma departmanı olması gerektiğini belirtti. Şiddete maruz kalan kadınların gidip başvurabileceği Belediye mekanizmalarının olmasının öneminden bahseden Düzgün, bu mekanizmaların da Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi altında işleyiş sürdürmesi gerektiğini ifade etti. Bu sistemin zincirleme olmasını savunan Düzgün, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi altında Belediye Danışma ofisleri, onların altında köy muhtarları ve sivil toplum örgütleri olması gerektiğini, birlikte çalışılması ve kadınları çabucak ulaşılması gerektiğini sözlerine ekledi.

 

“Kadını bilinçlendirmek ve adamı rehabilite şart”

Kadını bilinçlendirmek ve adamı rehabilite edebilecek programlara ihtiyaç olduğuna dikkat çeken Düzgün, Sosyal Riskleri Önleme Vakfı 2-3 kadının yaptığı çalışmalarından bahsederek, Vakfın aktif çalışmalarını sürdürdüğü dönemlerde toplamda 189 tane kadın ve 60-70 çocuk barındırdıklarını aktardı. Vakfın sürekli devletten destek alamadığını aktaran Düzgün, bazı Daire müdürlerinin ve bakanların Vakfa destek olduğunu, bazı müdürlerin ve bakanların ise hiçbir desteği olmadığını kaydederek, dönem dönem zorluklar yaşadıklarının altını çizdi.

 

 

“Bütünün iyileştirilmesi gerekir”

Kadın sığınma evinin öneminden bahseden Düzgün, Güney Kıbrıs’ta kadın sığınma evleri olduğunu, bunun yanında seks işçileri içinde sığınma evleri olduğunu aktardı. Dünyada bazı yasa örneklerinden de bahseden Düzgün, şiddete uğrayan kadınların evinde koruma altına aldığını ve şiddeti uygulayan adamı evden uzaklaştırdığını belirtti. Kadın’ın bazı durumlarda evinden uzaklaşmak zorunda bırakılmaması ve çoluğu çocuğu ile perişanlık yaşamaması gerektiğini söyleyen Düzgün, her şeyin bir sarmal olduğunu, sadece bir şeyi iyileştirmenin fayda sağlamayacağını, olayı bir bütün olarak ele alıp bütünün iyileştirilmesi gerektiğini ifade etti.

 

“Fiziksel şiddet gören kadın psikolojik ve ekonomik şiddete maruz kalır”

Fiziksel şiddet gören bir kadının, psikolojik ve ekonomik şiddete de maruz kaldığının altını çizerek, Dünyada ve ülkemizde psikolojik şiddetin yüzde 90’ların üzerinde olduğunu belirtti. Psikolojik şiddetin hakaretten ve aşağılamadan tutun da, kadını psikolojik acıdan yaralayacak her türlü eylemi içerdiğini aktaran Düzgün, diğer bir şiddet çeşidinin ise fiziksel şiddet olduğunu, fiziksel şiddet gören bir kadının ise mutlaka psikolojik ve ekonomik açıdan şiddet gördüğünü sözlerine ekledi.

 

“Statü kaygısı ve dayanağı olmayan kadınlar şiddeti gizler”

Eğitimli kadınların statü kaygısı ile şiddete uğradığını dillendirmeyerek sakladığını söyleyen Düzgün, bu kadınlar olayın duyulmaması maksadı ile polise de başvurmadığını belirtti. Yalnız olan, arkasında ailesi olmayan ve hiçbir dayanağı olmayan kadınların da susarak, şiddeti sakladıklarını vurgulayan Düzgün, bazı kadınların da süreç içerisinde şiddeti içselleştirerek, kendinde suç bulma yöntemini seçtiklerini anlattı. Düzgün, şiddete uğradığı yönünde şikayette bulunan ve şiddeti dillendirmeye başlayan kadınların ise ekonomik özgürlüğünü kazanan, artık şiddete dayanamayan veya çocuklarının evden uzaklaşması ile seslerini yükseltmeye ve şiddete son vermeye karar verdiklerini söyledi.

 

“Çocuklara toplumsal cinsiyet eşitliği aşılanmalı”

Toplumun bilinçlendirilmesinin öneminden bahseden Düzgün, küçük yaşlarda cinsiyet ayırt etmeden tüm çocuklara toplumsal cinsiyet eşitliğinin aktarılması gerektiğini vurguladı. Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin ilkokul ve ortaokul müfredatlarına konması gerektiğini, lisede ise felsefe derslerinde ağırlık olarak bu konunun işlenmesi gerektiğini savunan Düzgün, kadınlar için ise çalıştıkları ortamlarda veya uğradıkları mekanlarda onları bilinçlendirme maksatlı çalışmalar yapılması gerektiğini kaydetti. Bilinçli olmayan kadınlara ulaşılması gerektiğini söyleyen Düzgün, bunun denemelerini vakıf olarak yaptıklarını ama devletin bu noktada devreye girerek, risk bölgelerinde, mahallelerde veya Pazar yeri gibi kalabalık yerlerde masalar kurarak konferans vermesi gerektiğini, gerekirse üzerinde telefon numaraları yazan maknetler dağıtması gerektiğini söyledi.

 

“Polis kadınlar için ayrı bir departman kurmalı”

Sosyal Hizmetler Dairesini daha çok aktif olması gerektiğinin altını çizen Düzgün, Sosyal devletin ise Daireye destek olarak kadro artırımına giderek, daireye masa ve kâğıtlara bağlı çalışan değil, aktif, sahada çalışan personele ihtiyaç olduğunu vurguladı. Polisin ise bu konularda yeterli olmadığına dikkat çeken Düzgün, poliste son zamanlarda yurtdışından kriminal psikoloji okuyarak ülkemize gelen ve aktif olarak örgütlerde çalışan gençlerin alındığını, polisin ise bu noktada elindeki bu kalifiye elemanlarla kadın sorunlarına bakacak ayrı bir departman oluşturulması gerektiğini aktardı.  Bu departmanın kayıtlar tutarak, şiddet gören kadınların haritalarını oluşturması gerektiğini belirten Düzgün, Sosyal Hizmetler Dairesi ile Polisin daha çok işbirliği içerisinde sistemli çalışması gerektiğini vurguladı.

 

 

Eniz ORAKCIOĞLU

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar