Giyim ve KKTC Meclisi’nde türban! - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 20, 2024
Köşe Yazarları

Giyim ve KKTC Meclisi’nde türban!

Antropolojik olarak insanın kültürel evrimi pek çok davranışında değişikliklere neden olmuştur. İnsanın kültürel evrimleşmesi sonucu biyolojik yanı, değişik nedenlerden ötürü sosyal yanından etkilenmeye başlar. İnsanın doğal yanını teşkil eden biyolojik özelikleri gittikçe sosyal yaşam nedeniyle değişikliğe uğradı.
İnsan, hayvan alt türünün pek çok özeliğini bu nedenle terk etti. Memeli ve omurgalı sınıfından olan insan, evrimleşme sonucu “kıl”larından arındı. Yaşadığı bölgeye uyum sağlamak ve yaşamını sürdürmek için de üzerine bir şeyler giymek zorunda kaldı. Kültürel antropolojide “giyim” kültürü de böylece ortaya çıkmış oldu.  Araştırmalar insanların 650.000 senedir giyimden faydalandıklarını göstermektedir*. Hayvan derilerini işleyip giymekten günümüz giyim sektöründeki ‘yapay’ giyim ürünlerine doğru gelişim devam etmekte.
Doğal gereksinimlerini karşılamak üzere ortaya çıkan giyim, sosyal anlamlar kazandı. Giyim kültürler arasındaki “biz” ve “ötekiler” kavramlarının bir ögesi oldu. En önemlisi de kültürel benliğin bir unsuru haline geldi.
Toplumsal kültür insanların ne giyecekleri üzerinde de etkili bir araç haline geldi. Toplumsal kültür de din,  semboller, değer yargıları, normlardan oluşur. Tüm bu olgular giyimi de kültürün bir parçası haline soktu. Sonuç olarak insanların doğal olarak yaşamını sürdürmesi için üzerine giydiği giyim unsurlarını, farklı kaynaklardan beslenen bir kültürel araç haline getirdi.
Toplumsallaşma sayesinde toplumsal kişilikler oluşmaktadır. Bunda da en önemli rolü eğitim oynamaktadır. Gerek formal gerekse informal eğitim toplumsal kişiliği belirler. İnsanlar ne giyeceklerine, ne yiyeceklerine, nasıl davranacaklarına toplumsallaşma sayesinde karar verirler. Toplumsal çevredeki uyarıcılar bunda etkili olmaktadır. Aslında bireyler herhangi bir amaçla yapacağı davranışlarında özgür değildir. Bu bağlamda kültürlenme veya sosyalleşme fırsatların yitirilmesi olarak algılanır.  Giyim, yemek, uyku, barınma gibi temel ihtiyaçların nasıl giderileceği konusunda bireyler özgür değildir. Bunda eğitim etkili olmaktadır. Buna eğitimin formal kısmı olan okul da dahildir.
Okul insanlara temel ihtiyaçlarını nasıl giderecekleri konusunda uyarılar yapar; onlara ihtiyaçlarını giderirken toplumun ihtiyaçlarına uygun olarak yapmaları gerektiğini ısrarla vurgular ve öğretir.
O nedenle doğal bir ihtiyaç olan ve sonuçta kültürel bir unsur haline gelen giyim eğitimle hayat bulur. Ne giyileceğine ve hangi amaçla giyileceğine eğitim sistemi karar verir. Tıpkı bir kültürde neler yenecek veya hangi amaçla neler yenmeyeceği gibi. Hatta sosyal olan bu davranışlar kişiliğe o kadar işler ki fizyolojik tepkilerin bile dürtüsü halini alır. Örneğin inek sütü içmenin günah olduğuna inanan Hindu içtiği süte inek sütü karıştığı, domuz eti yemenin günah olduğu Müslüman kişiliklerde ise yemeğine domuz eti ya da yağı karıştığına inanılırsa sindirim sisteminin bozulduğu görülür**.
Eğitim aynı şekilde giyimde de aynı sonuçları doğurur. O nedenle eğitim iyi yönetilmeli. Kültürel kişiliklerin hangi davranışları içselleştirmesi gerektiğine karar verilip, ona uygun bir eğitim sistemi ve o sistemin okulları yaratılmalıdır.
Atatürk Türkiye’sinin geldiği durum bu açıdan bakıldığında geriye doru gidişin bir göstergesidir. Medeniyeti yakalama amacıyla bilimin ilkeleriyle, demokrasi ile yoğrulması gereken bir toplum, sonunda 1923 Türkiye’sinde terk edilmek istenen yapıya geri döndü. Kamusal alanda öğretmen, doktor ve nihayetinde milletvekili dini amaçla türbanla kendini göstermekte. Doğal ihtiyaç olan giyim, din koşullanmasıyla yapıldı ve toplumsal kişiliklerin bir parçası halini aldı.
Bu durum eğitimin hangi amaçlarla kullanılabileceğiyle ilgili mükemmel bir örnek. Bunlar TC’deki sonuçlar. Buralarda da böyle bir kaygı var mı yok mu, pek bilinmez. Ancak ayak sesleri çok güçlü bir şekilde duyulmakta. Kıbrıslı Türklerin dini motiflerinin eksikliğine dair dışarıdan yapılan vurgular, İlahiyat Koleji’nin sosyal yapıya adapte edilmesi, KKTC üniversitelerinde türbanın serbest olması, büyük hacimli camilerin özlemi ve inşası güçlü ayak seslerinin örnekleri. Yakındır hem de çok yakın, bizim kuşak hayattayken bunu görecek: KKTC Meclisi’nde çamber sakal ve türbanlı vekiller. Çünkü Kıbrıslı Türkler informal ve formal eğitimle kuşatma altındadır. İhtiyaçlarını nasıl karşılayacaklarına dair nasıl karar verecekleri, kendi ellerinden alınmak üzere. Sadece hayatta kalmak için giyinmek varken, şimdi giyim dini amaçla ve dini nedenlerle yapılmakta. Yapılsın da bir toplumun çağdaşlık göstergesi olan milletin meclisinde bu görüntü çok yakışık durmuyor.
*https://tr.wikipedia.org/wiki/Giyim_ku%C5%9Fam. Erişim tarhihi:04-11-12
**Prof. Dr. Özer Ozankaya. Toplumbilime Giriş. Ankara: S yayınları. 1984.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar