“Yatırımların artması için reel faizlerin düşmesi lazım”. Bu genelde her zaman için telaffuz edilen bir söylem. Doğru ve tutarlı bir söz. Yatırımcı yatırım kararını alırken, faizlere bakar. Bunun nedenleri vardır. Nedir bunlar?
- Yatırımcı genelde yatırım yaparken öz kaynak yanında borçlanabiliyor dolayısıyla makul faizlerde yatırımcı daha fazla cesaretli olur.
- Yüksek faizde faizler yatırım arasında korelasyon kurulur ve risksiz olan faiz getirisi, riskli olan yatırımın getirisine tercih edilir.
Devlet Planlama Örgütü’nün yayımladığı istatistiki bilgiler bülteninde yer alan rakamlara baktığımız zaman;
2010 2011 2012 2013 2014 2015
GSYH 14.360 14.879 15.289 15.924 16.512 17.132
Milyon TL
Mevduat %10 %9 %10,50 %9,50 %10 %10
Faizleri
TL
İstatistiki bilgilere baktığımızda KKTC’de 2002’lere kadar yüksek mevduat faizleri mevcuttu. Aynı zamanda tasarruflarda yüksek fakat yatırımlar tasarruflar kadar yüksek değildi.
2002’lerden sonra faizler düşüyor ve bununla birlikte tasarruflar düşerken yatırıma giden kaynaklar yok denecek kadar düşük seyrediyor. 2002’lerden önce faizler çok yüksek. Buna karşın tasarruflar da yüksek, yatırımlar payı ise yok denecek kadar az. 2002 yılından sonra faizler hızla düşerken tasarruflarda düşüyor GSYH yükselirken yatırımların ise artmadığını gözlemliyoruz.
Ayrıca KKTC’de verilen kredilerin yatırıma değil tüketime gittiğini bize DPÖ’nün açıkladığı istatistikler gösteriyor. %57 şahsı ve mesleki borçlar, %30 direk tüketici kredileri. Yatırımcılara verilen krediler %1’in bile altındadır.
Toplam tasarruflardan verilen krediler yatırım, üretim, ihracat amaçlı hemen hemen hiç kullanılmıyor.
Teori bize faiz düşerse yatırımların artacağı söylüyor. Fakat ülkemiz gerçeğinde görüleceği gibi faiz düşünce yatırımlar artmıyor aksine yatırımlara giden pay daha da düşüyor.
Ekonomi bilimi bize faizler düşerse yatırımlar artar diyor ama bir şeyler daha söylüyor. Nedir bunlar?
- Yüksek Riskler
- Yüksek Döviz Kurları
- Siyasi İstikrar
Belirttiğim üç madde yoksa faizler ne kadar düşerse düşsün yatırımlar artmayabilir.
KKTC’de yukarıda belirttiğim üç faktörün üçü de var bunun dışında faizlerin düşmüş olmasına rağmen halen reel anlamda faizlerimiz yüksek. Diğer taraftan yatırım için pay ayırma politikası hiç yok. Yani bakıldığı zaman ne teori ne de pratik bizim ülkemiz için geçerli değil.
Ekonomi biliminde teoriler ve gerçekler birtakım varsayımlara dayanır. O varsayımlar gerçekleşmezse hiçbir şey doğru sonuçlar vermez. Onun için ekonomik durum değerlendirmesi yaparken ve neden teoride yazanın gerçekle örtüşmediğini yorumlarken onun yani gerçeğin altında yatan nedenlere de bakmak gerekiyor.
İşte bizim KKTC’nin durumu da yukarıda bahsettiğim gerçekler ve örtüşmeyen ekonomi teorisi.