DÜRÜST, DOLAMBAÇSIZ VE İÇTENLİKLİ HİSSİYAT - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 20, 2024
Köşe Yazarları

DÜRÜST, DOLAMBAÇSIZ VE İÇTENLİKLİ HİSSİYAT

Konuk Yazar, Avukat Nermin G. TOMGÜSEHAN, yazgı

Herkesin bir yazgısı vardır. Kendi adıma iyi bir yazgım olduğu, pisliklerden uzak bir yaşam sürebildiğim için sevinçliyim. Çocuklarımın büyümesini ve gelişmesini izleyebildiğim, kahkahalarını duyabildiğim ve ağladıklarında yanlarında olabilme imkanı bulduğum ,emeklemelerine , yürümelerine, koşmalarına , düşüp te kalkmalarına şahit olabildiğim için de mutluyum. 03.11.2002 tarihinden itibaren saydığım ve sevdiğim adamın kollarında huzurla uyuyabildiğim ve bıkmadan usanmadan her gün ayni sofrada yemek yiyebildiğimiz için oldukça mesut bir kadınım. Kendi ayaklarımın üstünde durabildiğim ve işimi idare edebildiğim içinde mutluyum. Güçlüklerle karşılaştığımda hangi yolu seçebileceğimi bilebildiğim , kararlı bir duruş sergileyebildiğim için de bahtiyar ve gururluyum. Her günün bir diğerinden farklı olduğunu kavrayabilecek bir olgunluğa, yaşamın ve varlığımın bir nedeni olduğuna inanabilecek bir anlayışla Yaradanın sesini yüreğimde duyabilmeye çalışan bir insan olabildiğime şükrediyor en içtenlikli hissiyatımı dürüstçe aktarıyorum.

Yaşam benim gibi şanslı bir kadın için bile yukarda anlatmaya çalıştığım güzellikleri basit yada kolay anlaşılacak bir biçimde her zaman bana sunmamıştır. Hayat bu ….birçoğumuza zaman zaman sabrımızı fevkalade zorlayan acılarla, kırgınlıklarla dolu gizemli sınavlar yaşatabiliyor. Hiç kimse karşısındakilerin varoluş mücadelesi sırasındaki yaşanmışlıklarını, kendisini ve sevdiklerini korumak için sarf ettiği çabasını veya çektiği çilesini bilemez. Çok saygı duyduğum Leymosun’lu bir büyüğüm, safiyane bir şekilde benim anlatmaya çabaladığım bu durumu şöyle ifade eder. “Gö. de çektiğini bilir.” Onun bu sözünü hep tebessümle hatırlarım. Genç yaşında Savaşı, esareti ve göçmenliği yaşamış olan anılan büyüğümün anlattıkları hiç abartısız, kurgusuz filim olabilecek türden. O da her insan gibi gizemli bir kutu gibidir. Kapağını araladığınızda hafıza kartının kimin hakkında ne aktaracağı tam bir muammadır. Doğru yolda yürüyenler kadar bataklıklarda yaşayan insanlarda olduğundan hazineler kadar çirkefler de bulabilirsiniz geçmişte.


Başkasının anılarını yada geçmişi bir tarafa bırakarak şöyle bir dolaşmaya çıkmanızı tavsiye ederim. Yolda yürürken size içten bir şekilde gülümsemesini sunan bir yabancıya karşılık bir diğeri yanınızdan geçerken kötücül bakışlar da fırlatabilir. Siz ayni sizsiniz; yürümesi ayni, kıyafeti ayni ,yolu ayni olan. Yolunuza çıkan her iki kişi de sizin için ayni şekilde yabancıdır. Ancak biri size tebessüm ederek huzur veya neşe verirken diğeri suratıyla sizi nerdeyse dövmüş gibi rahatsız hissettirir. Hiç tanımadığınız insanlar farklı görünüş ve mizaçlara sahip olup siz de farklı algı yaratırlar. Birde sizi tanıyanlar var ya, Ah o tanıyanlar ! Sizin çalışkanlığınızı takdir edenlere inat devamlı tenkit eden kıskanç mizaçlı olanlar. Birlikte yaşanması zor çalışması zor… Bunlardan daha da zorlu olan, sizin tanıdığınızı düşündüğünüz, düştüğünüzde elini uzatmasını beklerken sırtınıza tekme vurarak sizi hüsrana uğratanlar. Hayatta İyilik yapan insanlar olduğu kadar kötülük yapmadan duramayanlar da var. Hayat bu ya, güzel olduğu kadar çirkin, karanlık olduğu kadar da aydınlık vardır. Ne olursa olsun gün geceye vardığında, günlük koşuşturmaca bitip de kendimi akşam sessizliğinde, evimin bahçesinde eşimin elleriyle yaptığı salıncağın üzerine bıraktığımda, doğanın solumasına kulak verip, tüm yaşam enerjisini hissetmeyi denediğimde olan olmuş, ölen de ölmüştür benim için… Tanrı, evren, kuantum, kadim varlık, sonsuz enerji gibi değişik tanımlarla anılan bir parçası olduğuma inandığım Yaradılışın sahibinin böylesi anlarda bana çok gizemli yollardan mesajlar verdiğini her seferinde hayretle fark ediyorum. Böylesi anlarda Kalbimin katılaşmaması, basiretimin bağlanmaması için, yıkılmamak için kendime hep şunu öğütlüyorum. Güneşin battığı her gecenin ardından yine doğacağını biliyorsun, her yokuşun bir inişi bulunduğunu da….bu yüzden kederlenme ,kızma Fatmacık ,basit şeyleri kafana takma , adı sahibine benze ve munis ve iyi huylu ol, kendin ve çevrendekiler için dua etmeye devam et ve her daim Umut et .

4 yaşındaki oğlum “Anne güneş nereye gitti ? Bu gece neden bu kadar karanlık? “ diye sorduğunda onu kucaklayarak “Merak etme bambam, DIŞARISI KARANLIK OLSADA evimize baksana , ışık var. Dışardaki karanlık Sabah olunca biter, yine güneş gelecek sonra ay doğacak ve ardından yine güneş…” Oğluma ve kendime söylediğim gibi “Işık” her zaman sızacak bir boşluk bularak karanlıkları aydınlatma yetisi ile donatılmıştır. Işık koşulsuz Sevgidir…… hissetmesi çok kolay olsa da algılanması çok dikkat ve deneyim ister. Işık Çalışmadır, gözlemlenmesi çok basit yapması ise o denli sabır ister ve oldukça meşakkatlidir. Akıl ve Bilgidir “Işık” Devamlı okumak kendini geliştirmek gerek yoksa ya boşa gider ya kötülüğe işler .

“ Sevgi, çalışma ve bilgi yaşamımızın kaynaklarıdır. Öyleyse, yaşamı onların yönetmesi gerekir.” Kitabının daha ilk sayfasında bilim insanı W.REICH bu sözleri yazdı. O kadar beğendim ki bu sözleri , yazardan ilham alarak bu yazıyı kaleme almaya başladım ve yazımı okuyacak sabrı gösterebilen herkesle paylaşmak istedim.
Keşke her zaman yaşamın kaynağı sevgi ,çalışma ve bilgi(akıl) olsaymış. Maalesef yaradılış tarihi boyunca insanların yada devletlerin sevgi , çalışma ve bilgiyi yaşamın yada düzenin kaynağı veya rehberi olarak görmediği zamanlar yaşandı. İnsanlar birbirini öldürdü, ırzına geçti, kölelere işkence etti ve devletler dünya savaşlarını yarattı, milyonları öldürdü. Açlıktan ve hastalıktan kırılan ve kıvranan insanları kaderlerine terk etti. Kendilerine verilen kaynakları paylaşmadı. Aklın geliştirdiği teknolojiyi ya kendine sakladı yada teknolojiyi mikrop ve silah geliştirmede kullandı. Küçük adamlar büyük yıkımlara sebebiyet verdi. Tüm bu olumsuzluklara rağmen insanın içindeki umut ve irade insanlığın gidişatı değiştirme kudretine sahip en büyük güçtür. Bu yüzden ilerlemeye devam etmeliyiz. Bu yüzden ilk emirdeki gibi oku-maya devam etmeliyiz. Bu yüzden bilge kişilerin öğütlediği gibi bol bol olumlama yapılmalı , yaşamın işleyiş yasaları özümsemeliyiz. Her yeni gün yeni bir umutla başlar nasıl biterse bitsin, ertesi gün sevgi ve umutla kucaklanmalıdır.

Sevgi, çalışma ve bilgiyi yücelten yukarda zikrettiğim bilim adamı olan yazarın kaleminden çıkan sizinle paylaşmak istediğim dikkat çekici bir diğer tespiti ise şöyledir; “Aslı astarı olmayan iftiralar, ahlaksız işbirlikleri, taktik sahibi kişiyi ancak vakitsiz kazılmış bir mezara götürür. “ Yazarın da belirttiği üzere her zaman mücadele edilmesi gerekecek bir insan veya bir yönetici yada bir sistem olacaktır. En önemlisi kişinin içsel yolculuğunda kendi sorumluluklarından kaçmaması, çalışmaya, sevmeye ve umut etmeye devam etmesidir. Çeşit çeşit dalaverelerle kendi kesesini şişiren, pis düşüncelerle yaşamını sürdüren, aklı beş para etmeyen ,kalbi katılaşmış, gizli saklı sevişen, onursuz ,uğursuz, ağzı iftiradan çürümüş zavallı küçük adamların sizi kızdırmasına ve kırmasına izin vermeyin. Onlar kendileri gibi çevresindekilerin de yalan söylediğine, çalıp çırptığına, başkalarını dolandırdığına inanan belli bir menfaat grubudur. Kötülük yaparak bir dağın zirvesine ulaştığını sanan kötü niyetli kişilerin sonu uçurumdur.
Çalışkan, dürüst yıllardır sevdiği tek kadın olan eşine sevgiyle sarılan ,çocuklarının geleceğini düşünen, ailesinin karnını doyurmak için akla karayı ayırt ederek çalışan, vatanının geleceği için kendini geliştirmeye çalışan, ırkının onurunu düşünen, Yaradanı dışında kimse huzurunda eğilip bükülmeyen bir insanla beraber 17 yıl geçirdiğim için ne kadar şükretsem azdır. Ben ve ailem dürüst yaşam sürdürmeye devam edeceğiz ve bu çalışma zor da olsa en erdemli yoldur bizim için. Korkusuzca her ortamda konuşabilecek akıl ve özgüvenle çalışmaya devam edeceğiz .Biz geleceğiz.

Ya siz……bu yazımı okuyan insanlara sesleniyorum, ya siz? Seçim sizindir. Hayatı nasıl yaşamak istediğinize bu yaşantıya sahip olmak için nelerden vazgeçeceğinize karar verin. İnsan doğasını öğrenin, yaratıcılık ve yıkıcılık sevgi ve öfke arasında duyguları dalgalanan bir insansanız benim gibi sizde aklı ve kalbi seçerek sabrınızı olgunlaştırabilirsiniz. Aile sevgisini vatan sevgisi ile perçinleyin . Korkunuz sizi ele geçirmesin .Mücadele edin inanın .İnsanın değiştiremeyeceği iki tip kaderi vardır, o da ne zaman doğacağı ve öleceğidir. Bunun dışında kalan her şey çalışmayla umutla inanmayla olumlamayla değiştirilebilir yeter ki siz kendinizi değiştirin, düzeltin. Tıp ki istiklal savaşında olduğu gibi, korkmayın, inanın. Unutmayın hayat bir savaştır. En büyük savaşı önce kendinizle vermelisiniz. Bu savaşta aklınızı kullanırsanız, sabretmeyi bilirseniz, ailenize sahip çıkmaya ve vatanınızı sevmeye devam eder ve bu uğurda yılmadan çalışırsanız sizi bekleyen hazinelerin birer birer açılmayı beklediğini göreceksiniz . Bu nedenle yaşam gücünüzü, irade gücünüzü hissedin. Sevgiyle kalın.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar