Pek çok ülke eğitim sistemini yeniden reforme etme girişimlerinde uzmanlardan yararlanmayı da bir seçenek olarak görür. Türkiye Cumhuriyeti de 1924 yılında, Milli Eğitim Bakanlığı’nın çağrısıyla ünlü filozof ve eğitimci Profesör John Dewey’i getirtmişti*. Dönemin bakanı da Vasıf Çınar’dı**.
Dewey 19 Temmuz – 10 Eylül 1924 tarihleri arasında Türkiye’de incelemelerde bulundu ve iki rapor sundu. Raporlardan bir tanesi bütçeye çok acele konulması gereken ödeneklerle ve nereye harcanacağıyla ilgilidir. Diğer ABD’ye dönün yazdığı ve gönderdiği otuz sayfalık ‘esas’ rapordur.
Profesör Dewey, pragmatizm akımının önemli temsilcilerindendir ve ilerlemecilik akımının da önemli savunucusudur. Dewey, okulun sosyal işlevine çok önem verir. O’na göre okul ‘özel bir sosyal topluluk’ ve ‘sosyal bir çevre’dir. Okul, çocuğun asıl topluma hazırlanmasını kolaylaştırırken, kendini ifade etmesini ve güçlerini kontrol altına almasını sağlar***. Dewey pragmatizmin de babası kabul edilir.
Pragmatizmde bilgi görecelidir, kişiden kişiye, toplumdan topluma değişir. Bilgi yaşamdaki faydası oranında doruluk değeri kazanır. Bireyler yaşantılarında problem çözen bilgileri doğru kabul ederler. Ancak bilgi sürekli değiştiği için de aynı bilgi problem çözmediğinde yanlış olur. Pragmatizmde problem çözme ve demokrasi temel ilkeler olarak kabul edilir.
Dewey Türkiye açısından çok önemli bir uzmandı. Yazmış olduğu rapor uygulanmaya konsaydı ne olurdu acaba? Diye düşünmekten insan kendini alamaz.
Çünkü Dewey, 1924 yılı sonrası ABD eğitim sisteminin tamamen pragmatizm temelinde yapılandırılmasında rol oynadı. Sonuçta pragmatizm sayesinde ABD bir süper güç oldu. Peki aynı ilkeler üzerine Türkiye inşa edilseydi ve önerilerinden sapılmasaydı Türkiye de bir süper güç olur muydu? Buna bağlı olarak KKTC (Kıbrıslı Türklerin durumu) nasıl olurdu?
Dewey’in önerileri nelerdi? Bütçe ile ilgili muhtıra niteliğindeki raporda: (1) Okul binaları ile donanımı ve okul mimarisi önemli olduğu için, bu alanda birkaç uzman yetiştirmek için bütçeye ödenek konulmalı; 2) Gençleri yetenek ve gereksinimlerine göre hazırlamak için kurulacak meslek ortaokulları çeşitli bölgelerin gereksinimlerine göre ticaret ve tarım kursları ve 8-10 yaşındaki çocuklar için meslek ders programları hazırlamak gibi sorunlarla uğraşmak için bir şube kurmak için de ödenek konulmalı; 3) Öğretmen okullarında şubeler açarak gelecekteki uzmanları yetiştirmek gerekir: 4) Eğitim sorunlarına ilişkin pratik yapıtlar telif ve çeviri çabalarını arttırmak için, Telif ve Tercüme dairesinin ödenekleri bu amaç için arttırılmalıdır; 5) Gezici kitaplıklar ve bu kitaplıklar için meslek bilgileri olan görevlileri yetiştirmek için ödenek ayrılmalı; 6) Sanayide kullanılan araç-gereç ve makine örneklerini halka ve okullara göstermek için gezici sergiler ve bu meslekleri öğrenmek için gençlerin yurt dışına göndermek için ödenek yaratılmalı: 7) Yabancı ülkelerdeki okulları ve eğitimle ilgili örnekleri inceleyecek komisyon için de ödenek ayrılmalı: 8) Tarımın gelişmesi, çiftçi kooperatiflerinde, okulların rolleri ve köy okullarının bu amaçlara göre düzenlenmesi için çalışacak komisyon da gerekli.
ABD’ye döndükten sonra yazıp gönderdiği rapor Türk Eğitim Sistemi ve dolayıyla Türk toplumunun yeniden inşası içindi. Bu rapor çok detaylı. Raporda şu bölümler yer alır; 1 Program, 2. Milli Eğitim Bakanlığı Örgütü, 3. Öğretmenlerin Yetiştirilmesi ve Gönendirilmesi (refahlarının yükseltilmesi), 4. Öğretmenlerinin Yetiştirilmesi (3. Maddeden farklı olarak), 5. Okul Sistemi, 6. Sağlık ve Sağlığın Korunması, 7. Okul Disiplin, 8. Çeşitli Maddeler.
Dewey, bu rapor başlangıçta Türk Eğitim Sistemi’nde etkili oldu ancak sonrasında epey uzaklaşıldı. Örneğin Köy Enstitüleri’nin kurulmasında raporun etkili olduğu yönünde görüşler mevcut**. Raporda, önceden belirlenecek toplumsal amaçlar doğrultusunda, milli eğitim planı düzenlemek ve uygulamak için gelecek (1924 itibarı ile) 8-12 yıl içinde oluşturulacak eğitsel çabaların ilkeleriyle uyumlu genel bir programa gereksinim olduğunu belirtir.
Ayrıca günümüzde hala daha etkili olabilecek diğer ana konular da şunlardır: Milli Eğitim Bakanlığı örgütü içerisinde; Eğitsel yayınlara, Kitaplık çalışmalarına, Okul yapımına, İstatistik birikimi gibi önlemlere vurgu yapar. Ayrıca Öğretmen refahının artırılması, öğretmenlerin görevlerinde güvende hissetmeleri, öğretmenlere konut sağlanması, okul müdürlerinin durumu ile ilgili öneriler de yapmıştır.
Dewey’in raporunda vurguladığı çoğu öneri bugünün eğitim problemleri olarak pek çok ülkede hala daha sorundur. Atatürk ve arkadaşlarının pragmatik bakış açılarıyla Dewey’in bilimselliği Türkiye Cumhuriyeti için reform niteliğinde bir şanstı.
Peki KKTC ya da Kıbrıslı Türkler için? Bizler için de büyük bir şanstı ama bu şans 100 yıla yakın süre içinde aleyhimize akıp gitmiş. Şimdi hala daha bizler de buralarda aynı problemlerle boğuşuyoruz. Neden mi? Çünkü Dewey’in önerdiği, yabancı ülkelerdeki önemli eğitim kitaplarını ve süreli yayınları tercüme edip okumuyoruz. Okumayınca da ülke ideolojilere mahkum bilimsellikten uzak siyasilerin elinde, hızla aynı yerinde saymaya devam ediyor.
*Hüseyin Bal (1991). 1924 Raporunun Türk Eğitimine Etkileri ve J. Dewey’in Eğitim Felsefesi. İstanbul: Aydınlar Matbaası.
**Efendioğlu, A., Berkant, H. G., Arslantaş, Ö. (2010). John Dewe’in Türk Maarifi Hakkında Raporu ve Türk Eğitim Sistemi. file:///C:/Users/Sc/Downloads/20161205092656.pdf
***Gutek, Gerald. L. (2014). Eğitime Felsefesi ve İdeolojik Yaklaşımlar (Çev. Nesrin Kale). Ankara:Ütopya Yayınevi.