Hükümetin büyük ortağı CTP, icraat noktasında önemli adımlar atmaya hazırlanıyor.
İki önemli konuda, “hükümete inisiyatif” yükleme çabası var.
Birincisi kamu Hizmeti Komisyonu…
Diğeri Kıbrıs sorunu…
İkisi de direk Eroğlu ile ilgili.
Kamu Hizmeti Komisyonu’nu anlatmaya gerek yok.
Defa defa yazdık…
“Sahte imza” olayı ile birlikte Kamu Hizmeti Komisyonu- Eroğlu bağlantısı açığa çıktı.
Eroğlu’nun en yakın çalışma arkadaşı Mustafa Tokay, sahte imza olayı ile birlikte anılıyor.
Bu olay ortaya çıkmasa, Tokay bugün Kamu Hizmeti Komisyonu Başkanı olacaktı.
Şimdi bu ayıpla yaşıyor…
Yasa çalışması başladı
CTP hükümeti, yeni bir yasa hazırlıyor.
Bu yasada Kamu Hizmeti Komisyonu önemli görevler üstlenecek.
Cumhurbaşkanının etkisi azalacak…
KHK devletin olacak.
CTP net olarak açıkladı: İstihdamlar Kamu Hizmeti Komisyonu üzerinden olacak…
Biz ne biliyoruz?
Kamu Hizmeti Komisyonu tamamen Cumhurbaşkanı’nın etkisinde.
Sınav Komisyonu Başkanı da Cumhurbaşkanı’nın isteğine göre atandı.
Bu ne demek?
“Sınav soruları da dahil”…
“Sınav sonuçlarının okunması da dahil”…
Tüm aşamada, “isterse eğer” Cumhurbaşkanı istihdamların tek hakimi olacak.
Kısa süre önce yaşadık.
İlkokullarda müdür muavini ve müdür atamalarında Emir Emirkanı vakası üzerinden yağılan tartışmalar ayyuka çıktı.
Nitekim…
Emir Emirkanı da bu noktada, “Bana emredilenleri yaptım” deyip durdu, el etek öptü…
“Eroğlu etkisi” gidecek
Hükümet, Kamu Hizmeti Komisyonu’nda adım atmaya hazırlanıyor.
Bu nedenle Cumhurbaşkanlığı rahatsız.
Cumhurbaşkanlığı’ndaki malum isimler, bu konuda kamuoyu yaratmaya hazırlanıyor.
Sağ sol aranıyor.
Hükümetin tavrı, “devletin kamu hizmeti komisyonunu” yaratmak…
Nasıl olacak bu?
Cumhurbaşkanı da dahil, müdahaleleri önleyerek…
Eroğlu rahatsız…
Muhtemelen yasa önce Eroğlu’ndan dönecek.
Tekrar gidecek…
Anayasa mahkemesine ulaşacak en sonunda…
CTP, Eroğlu ile “ikinci” ciddi maçını burada yapacak
***
Müzakerelerde maç devam ediyor
Kamu Hizmeti Komisyonu Yasa değişikliği “ikinci maç”…
Birinci maç nedir?
Elbette müzakere süreci.
Özdil Nami, hükümetin CTP kanadı adına inisiyatif üstlendi.
Dışişleri Bakanı sonuçta…
Ama hal ve tavrı Cumhurbaşkanlığı ekibinde ciddi rahatsızlıklar yarattı…
Bu köşede daha önce yazmadım mı?
Yazdım…
“Hükümet Kıbrıs konusunda inisiyatif üstlenmiyor…”
Nami’nin Ankara ziyareti…
Downer’ın TC Büyükelçilik ikametgahında TC Dışişleri Bakanı Davutoğlu ile görüşmesi…
Türkiye’nin “ortak metindeki bazı noktalarda ikna edilmesi…”
Tümünde de Özdil Nami’nin çabası var.
İddiaya göre Nami mesaisinin önemli bir bölümünü Rum müzakere heyeti başkanı ile ve Downer ile görüşerek geçiriyor.
Üzerine bir de Davutoğlu KKTC’ye geldi, Eroğlu’na, “Bu bizim için uygundur” dedi ya…
Nami’ye öfke daha da arttı.
Nami ne yapıyor?
“Çözüme imzayı Eroğlu atsın, ben bundan rahatsız olmam, yeter ki çözüm olsun” diyor…
Bunun için çaba harcıyor.
Bu çaba nedeniyle de, “statükonun” hedefi haline geldi.
Nami’nin çabaları ile ortak metinde tıkanıklıklar aşılmaya çalışılıyor.
“Dolaylı” da olsa, Rum müzakere ekibi Osman Ertuğ’un katı tutumundan rahatsız.
Bu gel-gitler arasında, Cumhurbaşkanlığı Nami’yi hedef yaptı…
Peki Nami ne yapacak?
Ne yapacak, tabii ki çözüm için çalışmaya devam edecek.
Hükümetin CTP kanadı Nami’ye sahip çıkacak, o da çözüm için her platformda daha çok çalışacak…
Çözüm karşıtları da Nami’yi hedef göstermeye devam edecek.
***
3 kritik karar
Maliye Bakanlığı 13’üncü maaşları cuma gününe kadar ödeme hedefinde.
Ödeyebilir mi?
Ödeyebilir…
Peki nasıl?
2013- 2015 protokolünün iptali ve revizyonu arasında CTP içinde kavga var.
Açıklamalarından öyle anlaşılıyor ki, yeni genel sekreter Kutlay Erk, protokolün tamamen iptalinden ve yeniden yazılmasından yana…
Başkan ise, revizyon istemekte…
Revizyonla ilgili bir yol haritası hazır sanırım ancak henüz kamuoyuna açıklanmadı.
Başbakanın, “2015’e kadar mevcut protokolü revize ederek devam etmeyi, 2016- 2018 dönemini kapsayan iç yıllık yeni protokolün de şimdiden yazılmasını” planladığı söyleniyor.
CTP kendi içinde revizyonla ilgili sorunu aşarsa, 13’üncü maaşlar için ilk adımı atmış olacak.
İki adım daha var…
Revizyona göre çok daha kolay…
Fonların tamamının Maliye Bakanlığı’na devri ile ilgili…
CTP kanadı da bu görüşte…
DP kanadı ise büyük oranda karşı çıkıyor.
Özellikle de turizm fonu ile ilgili…
Serdar Denktaş’a göre teşvik sistemi çökerse, turizmdeki büyüme durur…
Maliye de, “biz öderiz” görüşünde…
Ama büyük bir ayrılık var.
Hükümet “fonlarla ilgili” uzlaşırsa, ikinci merhale de geçilmiş olacak.
Ve üçüncü konu…
Batık bankalarla ilgili yasal sürecin Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu’na devredilmesi. Biliyorsunuz ceza davaları bitti. Hukuk davalarına ve kaybolan paranın tahsiline bir türlü geçilemedi.
Hükümetin CTP kanadı bu konuda kararlı, TMSF’ye devretmek istiyor süreci..
DP kanadının endişeleri var…
Hükümet kendi arasında görüş birliğinde değil.
“Hükümeti düşürecek” kadar ciddi son iki konu… Fonlar ve batık bankalardan yapılacak tahsilat…
Bu konuda “parayı serbest bırakmak için” Türkiye kanadı “iyi niyet adımı görmek” isteyecektir…
“13’üncü maaş” talebinde olan kesim, özellikle son iki konuyu yakından takip etmeli…
