Çocuklar anne-babanın valiziyle mutluluk trenine binmemeli… - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 20, 2024
Köşe Yazarları

Çocuklar anne-babanın valiziyle mutluluk trenine binmemeli…

Kemal Akkan BatmanKemal Akkan Batman

Okullar açılıyor, çocuklar okula başlıyor. Peki aileler? Aileler de okula başlıyor ve bu durum çocuklar üzerinde müthiş baskı oluşturuyor. Aileler biraz dikkat etmeli. Kendi geçmişlerinde yapamadıklarını, çocuklarına baskı yaparak onların yapmasını istemeleri çocukları yıkıyor.

Psikolojide bir kuram şunu iddia ediyor; İnsanların kişiliklerinde bir tane sadece kendisinin bildiği ve hiç kimseye, en yakınına bile açmadığı bir ‘kapalı pencere’ var. İşte o ‘kapalı pencere’ kendi çocuğuna baskı aracıdır. Ben okuyamadım o üniversite okusun, ben düşük sıradaki bir üniversitede okudum çocuğum en iyi üniversitede, hatta mümkünse yurt dışında İngiltere veya Amerika’da okusun (Bu konuda Prof. Dr. Selçuk Şirin hoca da uyarıda bulunuyor*). Okusun da peki çocuk bu yükü kaldırabilir mi?


Her çocuğun bir potansiyeli var. Öğrenme yeteneği ve ilgisi de farklıdır. Bazı çocukların akademik olarak ilerlemeye ilgisi var, bazılarının müzik, bazılarının spora ilgisi var. Kimisinin mühendis, kimisinin cerrah, kimisinin aşçı olmaya yatkın bir kişiliği var. İşin doğrusu çocuğun ilgisinin olduğu alanda ilerlemesine yardımcı olmaktır.

İlgisi olduğu alanda ilerleyip meslek seçerse yaşamının büyük kısmında yapacağı mesleğinde ‘mutlu’ olacaktır. Bu nedenle anne veya babanın değil kendi ilgi alanının peşinden koşmalı. Daha önce bu köşede çocukların mutlu olacakları meslekleri seçmeleri gerektiği konusunda çok tartışıldı, ilgilenenler arşivden okuyabilirler.

İkinci bir soru da şu; hayatta başarılı olmanın koşulu üniversite okumak mı? Ya da illa ki üniversite mezunu olmak mıdır? Bu sorunun yanıtı da hayırdır.

Hayat denen şans yalnızca ‘bir kez’dir; ikinci bir şans yok. Üniversiteli olup mutsuz olan, hatta sosyal açıdan başarısız olan pek çok kişi var etrafta. O nedenle anne-baba baskı yapmamalı; çocuğun yüreğinin gittiği yere gitmesi için valizi hazırlamasına yardımcı olunmalı. Hayat onun çünkü anne-babanın değil.

Anne-baba kendi yapamadıklarını çocuklarına yaptırmaya çalışıp baskı yapmak yerine onlara ‘mutluluk’ aşılamak için çaba sarf etmeli. Mutlu olacaklarının peşinden gitmeyi öğretmeli. Endişe edilmemeli, eninde sonunda herkes bir meslek veya bir iş bulur. Ortalama ülkelerde kimse açlıktan ölmez.

Aileler bunu bilerek çocuklarına yeni okul döneminde baskı yapmaktan vazgeçmeyi denemeli. Hayatta başarılı olmak için önce sosyal ve kültürel bir varlık olmak gerekir. Aileler çocuklarına yaşadıkları toplumun ve genel olarak ‘insanlığın değerleri’ni öğrenmeleri için yardımcı olmalıdırlar.

İnsanın ilkel halinden uzaklaşıp, toplumsal yanına ulaşmaları için çocuklar yönlendirilmeli. Bilişsel davranışlar diğer bir deyişle akademik davranışlar yanında ve belki de daha önemli olan duyuşsal davranışlar kazandırmak için aileler önlem almalı.

Çünkü okullar ve buraların ‘sistemsiz eğitimi’ bu tür insani davranışları hasır altı ediyor; umursamıyor. O nedenle insan, hayvan, doğa sevgisi insanımızda ne yazık ki yok. Bunlara ek saygı davranışı eksik. Öğretmenlerin şikayetleri bu yönde. Öğretmenler, öğrencilerin kendilerine ve arkadaşlarına karşı saygısı olmadığı konusunda şikayet ediyorlar.

Arkadaşlarını öğretmenlerine ‘satan’, onların arkasından konuşan öğrenci profilinden rahatsızlar. Öğrencilerin özbakım ve temizlik davranışlarının yetersizliğinden bahsediyorlar.

Aileler çocuklarının temizliğine, her gün banyo yapmasına özen göstermeli. Literatürde ‘temiz’ ve ‘bakımlı’ çocuklara öğretmenler tarafından daha çok ilgi gösterildiği kanosunda araştırma sonuçları var. Temiz ve bakımlı çocukların sordukları sorulara öğretmenler ‘daha çok’ ve ‘daha uzun süre’ yanıt veriyorlar.

Kibar olmayı, nazik sözcükler kullanmayı, saygılı olmayı öğretmek akademik başarıyı da getirecektir. Tüm bunlar duyuşsal davranışlardır ve bizim okullarımızda es geçilen davranışlardır. Bu tür davranışların öğretilmesi ne yazık ki buralarda ailelere kalmıştır.

Ailelerin bu bilinçle önce evde çocuklarına sistemsiz KKTC eğitiminin öğretmediği duyuşsal davranışları öğretmeye odaklanması şart. Aile eğitimi bu açıdan çok önemlidir. Ayrıca unutmamak gerekir ‘çocuk ailenin aynasıdır’. Çocuğun pek çok davranışının altında ailenin bir etkisi vardır.

Son söz; çocuk anne-babanın yapamadıklarını tamamlayıcısı, onların savunma mekanizmalarının esiri değildir. O ayrı ve eşsiz bir kişiliktir. Mutluluk kriterleri de farklıdır. Ona rehber olunmalı; mutluluk trenine binmesi için valizini doldurmasına yardımcı olunmalı. Anne-babanın valiziyle trene binmemeli. Yeni öğretim yılında tüm çocuklarımıza mutluluk seyahatında başarılar…

*https://www.haberturk.com/cocuklara-nasil-davranmaliyiz-2503421

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar