(ÇANAKKALE ORTAOKULU) – GURUR TABLOSU - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 25, 2024
Köşe Yazarları

(ÇANAKKALE ORTAOKULU) – GURUR TABLOSU

Bedia BalsesBedia Balses

Bugün son okul zili için Çanakkale Ortaokulu’na giderken, oğlumun orada  geçen 3 yılını ve yaşadıklarımızı düşündüm. Oğlumla arabada o yola gitmek için ne sohbetler yapmış, nice endişe ve mutluluk paylaşmıştık. Okulunda geçirmesi gereken 3 yıllık sürenin büyük bir bölümünü ne yazık ki diğer çocuklar gibi evde tamamlamıştı. Koşması, oynaması, sosyalleşmesi gereken dönemini evde telefon ya da bilgisayar başında geçirmişti.

İlkokulda her iki oğlumu da kolej yarışı dışında tutup, dolu dolu bir çocukluk yaşamalarına tanıklık eden ben ve eşim genel olarak huzurlu akademik dönemler geçirmiştik veli olarak. Yıllarca alt yapılarda futbol oynamışlar, maçlar kazanmışlar, kupa kaldırmışlardı. Müsamereler, tiyatrolar, film çekimleri, konserler ah neler neler yaşamışlardı. Biz de nefeslerimizi tutarak büyümelerini izlemiştik gururla.


Ne kadar doğru hareket ettiğimizi, geçirdiğimiz pandemi döneminde bir kez daha anladım. Doğan Cüceloğlu “bir insanın anavatanı çocukluğudur” der. Bu at yarışı eğitim sistemi içerisinde çocuklarımızın çocukluluklarının çalınmaması ve en az hasarla bu dönemin atlatılması aslında bir mucizedir.

Cemalkan’ın bugün son günüydü ortaokulda. Sporcu kimliği ile ortaokulda kendini gösterememişti. Pandemi şartları buna müsade etmemişti. Kendi dönemlerimi düşündüm. Ne kadar sosyal zamanlar geçirmiştik. Hem atletizmde, hem futbolda yetenekli olan bu çocuk aslında pek çok çocuğun ortak kaderini yaşıyordu. Okul onlara yeteneklerini geliştirmeleri için fırsat veremiyordu.

İlkokulda kolej yarışı içerisinde nice ince dokundurmalara maruz kalmıştık. Sahi ya kolej kazanmaktı aslolan ve başarıya dair ne varsa bu sınavın içine yüklenmişti. Bizler gibi bu sınava dahil olmayanlar ise azınlıktaydı. Biliyordum aslolan yoldu ve yolumuz uzundu. Çocuklarımın çocukluklarını çalarak her şeyin karşısına koleji koyamazdım. Onların gülüşlerini, sokak oyunlarını, arkadaşlarıyla geçireceği zamanları, film izlemesini, sinemaya gitmesini, hayal kurmasını, kitap okumasını, maçlarını, tecrübelerini, hayattan zevk alma isteklerini, kısacası çocukluklarını çalamazdım. Eşimle birlikte bir karar verip, oğullarımızın gözlerinin içindeki parlaklığın sönmemesi için düzene karşı da verdik mücadelemizi.

Mormenekşe İlkokulu’nda çok güzel yıllar geçirdik. Dolu dolu yıllar. Güvenli, temiz bir okul, kaliteli öğretmen kadrosuyla sağlam bir alt yapı ile çıktı oğullarım ilkokuldan.

Daha yakın tecübemiz küçük oğlum Cemalkan’ın mucize öğretmeni Şerife Gaziler ile oldu.  Ortaokulda bunun meyvelerini topladı oğlum.  Yaratıcı, araştırmacı, bilgiye değer veren bir çocuk oldu her zaman. Bunda öğretmeninin rolü büyüktü. Onlara hiçbir zaman kolej sınavını empoze etmedi. Onları seçeneksiz olduğuna inandırmadı. Her çocuğun farklılıklarıyla, özellikleriyle başarılı olabileceğini ve bunun için illa koleje girmek gerekmediğini yerleştirdi düşüncelerine.

Seçeneksiz değildik. Ne koleje, ne de özel okullara da muhtaç değildik. Dağ gibi Çanakkale Ortaokulu vardı Mağusa’da. Herkesin gıpta ile baktığı ve gitmek istediği bir ortaokuldu bu.

Çanakkale Ortaokulu’nun kalitesini biliyordum. Büyük oğlumun 3 yıllık okul tecrübesi ile küçük oğlumu gönül rahatlığı ile kolej krizinin dışında tutarak gönderdik Çanakkale Ortaokulu’na. Emin hocam oradaydı. Bekirpaşa Lisesi son sınıfındayken gencecik bir öğretmen olarak tanıdığım hocam şimdi oğullarımın müdürüydü. Bir müdürün insan hayatları üzerinde  mucizeler yaratabildiğine tanıklık ettim bir veli olarak. Pek çok devlet okulu dökülürken, ilgisizlikten kıvranırken, ayrı bir cumhuriyetti Çanakkale Ortaokulu. Öğretmenleri, öğrencileri ile gurur kaynağıydı.

Cemalkan bir buçuk yıl yüz yüze eğitim aldı orada. İlk girdiği yıl hiç zorlanmadan, sıkılmadan, Takdirname getirdiğinde çok şaşırmıştım. O günü unutmam. Arabada onun karnesini almasını bekliyordum. Elinde iki tane belge ile gelmişti. Oğullarım hangi notu alırsa alsın gururlanıyordum. Onlara güveniyordum ve kimse ile yarışmalarını istemiyordum. O gün belgesini uzattığında gözlerim dolmuştu. 10 Haziran’dı ve  babasının doğum günüydü. Aldık takdirnameyi ve babasının iş yerine gittik. En güzel hediyem demişti eşim o gün. Pek iyi dereceli karne notu 8.51’di. Dudak bükücüler yine ortaya çıkmıştı. Az farkla almıştı Cemalkan pek iyi dereceyi ve takdirnameyi.  İnsanlar sosyal, hareketli, oyun oynayan ve halk arasında “inek” diye tabir edilmeyen öğrenci profillerine alışık değildi çünkü. Bu bazılarına göre rastlantıydı.

Orta ikiye geçtiğinde oğlum okulu daha da sevdi. Biz de sevdik onunla birlikte. Öğretmenlerini, tertemiz, pırıl, pırıl kampüsünü, güvenliğini, adaletli yönetimini sevdik. Tabii ki Emin Hocamız aynı şekilde kol kanat geriyordu ve farkını yine ortaya koyuyordu okulunda.

Ah o Çanakkale Ortaokulu’nun önü, ne duygulara tanıktı. Neleri sakladı o betonlar. Neleri gördü o kaldırımlar.

Bir kış günüydü. Arabanın içerisinde bekliyordum yine Ders zili çalmış ve öğrenciler dağılmaya başlamışlardı. Sarı, kıvırcık saçları olan oğlumu yüzlerce çocuk içinden seçiyordum hemen. Öyle oldu yine. Bu kez de elinde küçük bir beyaz kağıt vardı. “Anne bugün beni rehberlikten çağırdılar ve bu kağıdı verdiler” dedi. Nefesimi tutup aldım oğlumun elindeki kağıdı. Üzerinde Cemalkan Balses Çeliker – ONUR KURULU yazıyordu. “Anne Onur Kurulu”na seçildim dedi. İçimde kuşlar havalanmış, kelebekler her yana dağılmış, etraf çiçeklenmiş, mutluluk bir şarkı olup beni sarmıştı.

Korona, pandemi derken Orta ikinin karne günü yine babamızın doğum gününe denk gelmişti. Cemalkan yıl boyunca iki filmde oynamış, Galaya katılmış, Mormenekşe Kadınlar Birliği Derneğinin projesinde yer almış, yurt dışında festival davetleri gündeme gelmiş, ödüller , başarı belgeleri almıştı. Yeniboğaziçi Belediyesi’nin çocuk belediyesine seçilmiş, orada çevre, kültür,sanat konularında çalışmalar yapılmıştı. İkinci yıl sosyal çocukların da başarılı olabileceklerinin güzel bir kanıtı olarak akademik başarısını devam ettirmiş ve ikinci Takdirnamesini almıştı. Bu kez notu, 8.80 olmuştu.

Orta 3 yani onların deyimi ile 8. Sınıf genellikle on-line olarak devam etti. Bu süreçte öğretmenlerin işlerinin ne kadar zor olduğunu anlama fırsatım oldu. Müfreadatı takip etmeleri ve öğrencileri derste tutmaları konularında neredeyse insan üstü çaba sarfettiler.  Derslere katılmayan öğrencilerin peşlerine düştüler. Onları derse dahil etmek için uğraştılar, didindiler. Bu sürede oğlum derste ne kadar katılımcı olduğunu gördüm ilk kez. Bizzat tanık oldum. Fikirleri, düşünceleri, yanıtları, hepsi çok kıymetliydi. Birçok çocuğun imkanı olduğu halde derslere katılmadıklarını ve bu dönemi tatil gibi gördüklerini biliyorum.

Bugün son zil için park ettim arabayı Çanakkale Ortaokulu’nun önünde. Oğlum kendinden emin adımlarla yürüdü arkadaşlarının yanına. Neredeyse fotoğrafları bile yoktu okulda. Pek çok anı eksik kalmıştı, yaşanması gereken pek çok olay yoktu. Dolu dolu geçirememişlerdi ortaokul hayatlarını. Arkadaşlıkları, sosyalleşmeleri eksik kalmışı.

Bu güzel okuldan mezun oluyordu oğlum. Bu kez benim doğum günüm gelmişti. Notlarını bilmeden durmuştum ilk kez okulun önünde. Ne alırsa alsın sevinecektim. Ne alırsa takdire şayandı. Çünkü her gün 7 buçukta kalkıyor ve 1’e kadar derslerine katılıyordu. Büyük bir disiplin içerisinde ödevlerini, projelerini yapıyordu. Devamlı derste cevaplar veriyor, fikirlerini söylüyordu. Biliyordum ki bu çocuk başarılıydı. Gülümseyerek geldi yanıma. Gururla gösterdi karnesini ve takdirnamesini. Bu kez 9.25’di ortalaması.  İlk yıl olduğu gibi sevinç gözyaşlarıyla sarıldım ona. Sosyal, sporcu, aktif bir çocuğun da derslerinde başarılı olabileceğini ve başarı için illa kolejde olmak gerekmediğini anlatıyorum ben onunla.

Harcamayın çocuklarınızı bu kolej yolunda. Bırakın çocukluklarını yaşasınlar. Alternatifsiz değilsiniz. Çocuklarımız alternatifsiz değil. Çok sevdiğim ve saygı duyduğum sanatçı Cumhur Deliceırmak der ki : YARIŞMAK DEĞİL ATIN İRADESİ, KOŞMAKTIR…

Okul müdürü Emin Özkalp’e teşekkür ettik. Bu okulun yaratılmasında emeği çok büyüktü. Bu açıdan çocuklarımız çok şanslıydı. Ona dedim ki “Bizi özel okullara muhtaç etmediniz, alternatifsiz bırakmadınız”. Devletin okulları için yapması gereken ne varsa kendi imkanları ile yapıyordu.

Oğlumun öğretmenlerine teşekkür ederim bir veli olarak. Özellikle de Öznur Türkmaya ve Fatma Onat. Büyük çabalarla öğrencilerinin geri kalmaması, ilerlemesi için büyük çabalar sarftettiler.

Her şeye ragmen yalandır tüm notlar ve belgeler. İnanmayın. Hiçbiri tam olarak gerçeği yansıtmıyor. Çocuklarımızın gözleri bizlerin pusulası. Çocuklarımızın gülümsemesi bizlerin karnesi aslında..

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
1
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar