BİR AVUÇ HÜZÜN VE KEDER - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 26, 2024
Köşe Yazarları

BİR AVUÇ HÜZÜN VE KEDER

Başaran DüzgünBaşaran Düzgün

İçimde tarif edilmez bir sıkıntı var.

Kısalan günün bitimiyle aniden çöken karanlık, akşam serinliğiyle başlayan ürperti ve yaprak döken asmalarla gelen sonbahar değil…


Çığlık çığlığa kuzeye kanat çırpan göçmen kuşlar,  artan nemin telaşıyla toprağı eşeleyip kışa hazırlanan karıncalar, ne de ayaz tutmaz çatı aralıklarında yuva hazırlamaya çalışan kumrular…

Hiçbiri değil…

Sonbahar hüzün verir bana sıkıntı değil.

“Sonbaharda büyük bir metropelde yaşamak isterdim” lafını taktım aklıma.

New York’un kalabalıklarında kaybolmak, Londra’nın kırmızı akan Thames nehrinde hayallere dalmak, Ankara’da, zafer çarşısı kitapçılarının orada, hayatımda hiç görmediğim  insanlarla ayak üstü çay sohbetleri yapmak…

İçimde tarif edilmez bir sıkıntı var.

“Olağanüstü günlerden geçiyoruz”  sözü, uzun tempolu zor çalışmalara, toplantılarda geçen bitmek bilmez enerjiye, muazzam kalabalıkların yarattığı sinerji ile motivasyona ve tutkuyla bağlı olduğumuz aşkımıza denk düşmüyor artık.

Oysa ben nice düşmanlıklarımı rafa kaldırmış, kırmak için fırsat kolladığım nice elleri sıkmış, nasıl da kendi kendim ve ülkemle barışmıştım…

Çünkü, kutsal bir aşkın peşinden dörtnala koşuyorduk ve aşkımız çoğaltıp kuvvetlendiriyordu bizi.

Kutsal bir aşkın peşinden koşacak insanların gözlerindeki pırıltıyı görmüştüm ve hiçbir yöntem bunun önüne geçemez demiştim sonradan.

Tümü de bizimdi.

Büyük şehirlerin tanımadığım kalabalıkları mı çeken beni yoksa tek tek tanıdığım ve selamlaştığım o muazzam meydanları mı özlüyorum?

 

***

 

İçimde tarif edilmez bir sıkıntı.

Ne kahvenin tadı kaldı ne de dost sohbetlerinin.

Çoğulluktan tekile düştük ve yine hesaplı kitaplı aşklara dönüştük.

“Aşk bir satranç oyunu değildir.”

“Koşulsuz ve sonsuz  sevginin büyüklüğündedir keramati.”

Koşulsuz ve sonsuz aşkın travmasıdır yaşadığım belki de.

Çalmayan telefonlar, dostların anlamsız tavırları, yüze piyaz muhabbetler, kim kime nasıl kazık atacak halleri.

 

***

 

Son kuşlar da geçiyor, mevsim dönüyor.

Radyoda Zülfü’nün sesi, Aragon’dan dizeler:

“Sus söyleme her şey gereksiz artık,

bana düşen çekip de gitmek,

sonunda avcumda kalan,

bir avuç hüzün ve keder…”

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar