Baştaş: İnşaat Sektörü sağlam zeminde oturmuyor - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
KıbrısManşet

Baştaş: İnşaat Sektörü sağlam zeminde oturmuyor

Ahmet Baştaş

Baştaşlar İnşaat Şirketi Direktörü Ahmet Baştaş vurguladı.

“İnşaat Sektörü sağlam zeminde oturmuyor”


Baştaş: Teknik şartnameler yoruma çok açık. İhale Tüzüğü ile ihale yapılması, bu tartışmaların yıllardır ana sebebidir. İhale Yasası geçti ama bizim gerçekten istediğimiz gibi değil, o da suistimale açık.

HK Ajans

Son dönemlerde inşaat sektörü ve müteahhitlerle ilgili basında birçok haber okuyoruz. Özellikle devletin açtığı ihalelerde farklı sorunlar yaşanması,kimi zaman olayın mahkemeye kadar taşınması gündeme geliyor. Bunlarla birlikte yatırımcıların yaşadığı sıkıntılar, ihale yasası, emirnameler, TC’de açılan ihaleler, devlet yapısındaki sıkıntılar ve Müteahhitler Birliği’nin yapması gekenleri Baştaşlar İnşaat Direktörü Ahmet Baştaş ile konuştuk. Baştaş şirket olarak devletin ödeme sıkıntılarından, ihalelerin doğru düzgün hazırlanmamasından, keşiflerin, metrajların doğru hazırlanmamasından ve teknik şartnamelerin yoruma açık olmasından dolayı artık devlet işlerini tercih etmemeye başladıklarını söyledi. Baştaş, “Teknik şartnameler yoruma çok açık. İhale Tüzüğü ile ihale yapılması, bu tartışmaların yıllardır ana sebebidir. İhale Yasası geçti ama İhale Yasası bizim gerçekten istediğimiz gibi veya Dünyada, Avrupa’da kullanılan yasalardan çok uzak ve suistimallere açıktır.” dedi. İşte detaylar..

Ailedeki üçüncü kuşak müteahhitim

SORU: İş hayatına nasıl atıldınız, dilerseniz sohbetimize bu soruyla başlayalım?

BAŞTAŞ: İnşaatta ben ailedeki üçüncü jenerasyonum. İlk önce babamın amcası Fahri Arabacıoğlu başladı bu işe. Dedem ailenin en büyüğü olduğu için kardeşini çobanlıktan kurtarmak için Vakıflar İdaresi’ne usta olarak yazdırmış. Vakıflar İdaresi o dönem Kıbrıslı Türklerin okullarını, camilerini yapardı. Oralarda çalışarak başlamış Fahri Arabacıoğlu bu mesleğe. Daha sonra Vakıflardan iş almaya başlamış, müteahhit gibi. Babam ve amcam 11-12 yaşlarına gelince de onun yanında çırak olarak çalışmaya başlamışlar. Burada işi öğrendiler. Daha sonra savaş dönemi mücahit olarak, bizim mücahitlerin birliklerini yapmaya başlamışlar, ardından da izin alarak inşaat işleri yapmaya başlamışlar. 1967’de Kıbrıs Cumhuriyeti’nde kayıtlı müteahhit olarak iş hayatına başladılar ATÖ Kardeşler olarak ( Ali- Tahir-Ömer Kardeşler: Babam, amcam ve dayılarım). Kıbrıs Cumhuriyeti’ne hala kayıtlıyız inşaat şirketi olarak. 1994 yılında, en son meclis binasını yaparak müteahhitlik hayatlarına son verdiler. Yaptıkları işler arasında, Teknecik Elektrik Santralinin ilk türbünleri, 300 kusur devlet sosyal konutu, LAÜ’nün ilk kurulumu, DAÜ’de birkaç fakülte, Eti binaları ve Lefkoşa’nın tanınmış ailelerinin iş yerlerini sayabiliriz.. 1994 yılında meclis binasının yenilenmesi ve ilavesini de biz yaptık. Orada, bir devalüasyon yaşandı. 7 milyon liralık iş, babamlara 7 milyon liralık zarara neden oldu ve devlet bunu karşılamadı. Biz de o dönem denize sıfır arazilerimizi sattık, sabun fabrikamız vardı sattık, atölyelerimizi sattık ve borcu ödeyerek babamlar müteahhitlik işine son verdiler. 1994 yılında ATÖ Kardeşler işlemlerini durdurdu. Babam ve amcam “Baştaşlar İnşaat” adlı bir şirket daha kurdu. Amcam ve babam işe devam etmek istedi. Ancak birkaç işten sonra yine bırakmaya karar verdiler.

 

İnşaatta ilk üçün içerisindeyiz

SORU: Siz hangi noktada dahil oldunuz Baştaşlar şirketine?

BAŞTAŞ: Ben üniversitede mimarlık okudum. 1996’da mezun oldum, 1998 yılında askerliğimi bitirdikten sonra da Baştaşlar İnşaat’ı devraldım. Amcam ve babam bana ATÖ’nün Köşklüçiftlik’teki ofisini verdiler. Bankada teminat oldular ve yavaş yavaş tırnaklarımla kazıyarak, kendi imkanlarımla 1998’den bugünlere geldim. Onlardan aldığım sadece birinci sınıf bir inşaat şirketi, ofis ve bankada bana teminat olmaları. Günden güne büyüyerek, yılda yaklaşık 20 bin metre kare inşaat yapacak bir düzeye geldik. Şu an adada ilk üçün içerisindeyiz inşaat şirketi olarak. Özel yatırımlarımızla birlikte, kurum ve kuruluşlar ile özel şahıslara işler yapmaktayız. Devlete de yapmaktayız ancak, son dönemlerde yapma eğilimimiz yoktur. Devletin ödeme sıkıntılarından, ihalelerin doğru düzgün hazırlanmamasından, keşiflerin, metrajların doğru hazırlanmamasından ve teknik şartnamelerin yoruma açık olmasından dolayı, devlet işlerini tercih etmemeye başladık. Özel işler varsa devlette çok teknik ve düzgün, onlara girmeye başladık. 2017’ye kadar yine, rahmetli abim, ben ve kız kardeşim 3 ortak olarak devam etmekteydik. Abimi beş yıl önce kaybettik. Şimdi kız kardeşimle birlikte devam ediyoruz. Daha fazla yabancılara yönelik yatırım yapıyoruz emlakla ilgili. Bir de ciddi kurum ve kuruluşların işlerini yapmaktayız. Herkesle iş yapmamaya karar verdik belli bir dönemden sonra. Kurumsallaşmayla ilgili bir mücadelemiz oldu. Yüzde yüz kurumsallaşmasak bile, yüzde 90 kurumsallaşmayı başardık. İSO 9001 belgemiz var. Ciddi bir belgedir. Onu uygulamaktayız. Sadece tabelasını almadık. Babamlar 1994’te kurulan Müteahhitler Birliği’nin kurucularındandır. Ömer ve Ali Baştaş kardeşler. Ben, inşaatın içine doğdum ve 8 yaşımdan bu yana da her yaz, üniversiteyi bitirene kadar tüm tatillerim hep inşaatta geçti. Kısacası inşaatı temelden biliyorum. Sonra da mimarlık eğitimi aldım, devam ettim ve kendimi geliştirerek bugünlere geldim.

 

Ülkede standart şartları yok

SORU: Devlet ihalelerine girmeme kararınız nereden kaynaklanıyor? İhalelerde devlet ve müteahhitler arasındaki tartışmalarda neden bu noktaya gelindi sizce?

BAŞTAŞ: Biraz daha geriye gitmek gerekiyor bu noktada. Biliyorsunuz, bizde İhale Yasası yoktu ve İhale Tüzüğü ile biz ihalelere girmekteydik. Bayındırlık kendi şartnamesine göre, 1976 Türk Cemaat Meclisi döneminden kalma idi ki standartımız “kiremite vurduğunuz zaman “tın” demesi idi. Hala daha bizim Bayındırlık şartnamesine göre bir standardımız oluşturulmadı. TSE’yi bile “copy-paste” yaparak bir standart oluşturmadık. Ülkemizin standart şartları yok. Bu standart şartları olmadığından birincisi, teknik şartnameler yoruma çok açıktır. İkincisi, İhale Tüzüğü ile ihale yapılması bu tartışmaların yıllardır ana sebebidir. Daha sonra İhale Yasası geçti ama İhale Yasası bizim gerçekten istediğimiz gibi veya Dünyada, Avrupa’da kullanılan yasalardan çok uzak ve suistimallere açıktır. İhale Yasası’nın var olan suistimalleri yok etmesi gerekirken, daha da açık bir hale getirdi. Ama neden bu sektörde, ihale tüzüğü zamanı da, müteahhitlerin anlaştığını biliyoruz, neden? Neden anlaşıyorlar? Biliyorsunuz bizim yatırımlarımız TC Hükümetinin finansmanıyla olmaktadır. Biz kaç kez TC Büyükelçiliği’ni ziyaret ettik, Müteahhitler Birliği olarak. TC’deki sistemi inceleyip, oradaki sisteme göre iş yapalım istedik. Buna onay verilmedi. Zaten bizim devletimizin İnşaat ve Planlama Dairesi personeli veya Karayolları Dairesi, doğru düzgün bir metraj yapmıyor. Teknik Şartname hazırlamıyor. Örneğin, 10 milyonluk bir iş, ancak gerçekte 12 milyonluk bir iştir ve %50 kar ile onlar 10 milyon yazıyor. Bu kez, yapılan metrajlar, keşifler ancak maliyet değerinde oluyor, gerçekçi değil. Bir de bunun üstünden TC Büyükelçiliği’nin şikayeti var. Bu sağlıksız düzen içerisinde müteaahiterimizin çoğu battı. Ondan sonra da kendilerini kurtarmak için kendilerine göre bir düzen yarattılar. Herkesin yaşama ihtiyacı vardır. O düzeni yarattılar. Bakın bakalım ayakta kaç müteahhit kalmıştır. Bankaları gezip sorunuz müteahhitlerin durumunu. Kaç müteahhitin borcu yoktur? Ben iddia ederim ki bu rakam beşi geçmez. Özellikle devletle iş yapanların çoğu sıkıntılıdır. Devletle iş yapmayanlar ve kendi becerileriyle özel sektörde ayakta kalan firmalar da belli. Onlardır şu an işlerini devam ettiren. Benim söylemek istediğim, “ müteahhitler anlaştı mı?” evet anlaştı tabii. Eskiden bunları yaptı ve bunu da ifade ettik biz. Nasıl yaşayacak müteahhitler. Bu metrajların, keşiflerin doğru olmadığını anlattık. TC’deki sistemi neden getirmedik buraya? Bizde eskalasyon sistemi yok, anahtar teslim var. Tabii ki içimizde kötü niyetli olanlar da oldu. Bunu da inkar edemeyiz.

 

Olaydan darbe alınmıştır

SORU: Güzelyurt Hastanesi yapımı için çıkılan ihalede yaşanan tartışmaları nasıl yorumlarsınız?

BAŞTAŞ: Önemli olan bir konu vardır. Müteahhitler Birliği bir karar almışsa, yanlış veya doğru, müteahhitin buna uyması gerekir. Müteahhitler Birliği’ne yanlış karar aldı diye uymamamız demek, birliği elimizden kaybetmemiz demektir. Bugün yasa ile kurulmuş tek birliktir. Çok güçlü bir birliktir ve bunu zayıflatmaya hiçbir müteahhitin hakkı yoktur. Benim bu ihaleyle ilgili söyleyeceğim bunlardır. Tabii ki burada ihale yasasıyla ilgili herşey yasal da olabilir, konu mahkemededir bilemem orasını, ona mahkeme karar verecek. Burada Müteahhitler Birliği bir darbe yemiştir, müteahhit arkadaşımız tarafından. Arkadaş Birlik içinde zaten yargılandı. Ancak, bana göre bu kavganın bu şekilde yapılması yanlış. Bir devlet adamı ile en büyük birlik olan Müteahhitler Birliği’nin. Bu kavganın bu şekilde yapılması yerine, bu olayların nasıl düzeltileceği konuşulmalıydı. Ben bu noktadayım. Ancak bu yaşanan devleti de, Birliğimizi de olumsuz yönde etkilemiştir.

Merkezi İhale Komisyonu’na işin ehli kişiler atanmalı

SORU: Merkezi İhale Komisyonu ile çalışmalarınız nasıl?

BAŞTAŞ: Merkezi İhale Komisyonu çok önemli bir komisyondur ve buraya seçilecek olan kişilerin bir liyaket içerisinde oraya gelmesi gerekir. Tepeden gelme bir komisyon başkanı olmaz. Ben bir önceki Merkezi İhale Komisyonu Başkanına ihalelere girmememe rağmen bayağı yazılar yazdım, bilgiler verdim. Avrupa Birliği’nin ihale yasasının nasıl olduğunu, bizdekini ve alınan kararların etkilerinin nasıl olacağını anlattım ve çok teşekkür ederek beni aradı. İşin ehli insanların Merkezi İhale Komisyonu’nda olması gerekir ve bu yasanın yeniden ele alınması gerekir. Bu yasa tamam değil ve madem bu sesler geliyor, yasanın tamam olmadığını gösteriyor.

TC’deki ihalelere katılmaya başlıyoruz

SORU: Bazı ihalelerin Ankara’da açılmasını nasıl yorumlarsınız?

BAŞTAŞ: Bu konuda şu anki yönetim kurulunun girişimleri var. Mart aynın sonunda açılacak Merkezi Cezaevi ihalesinde yerli müteahhitlerin de yüzde 50-50 girme şansı olacak. Büyük bir projedir. Sayın Başkan bu konuda ciddi adımlar atıp, büyük projelere de yavaş yavaş Kıbrıslı Türklerin katılmasını sağlıyor. Bu da önemli bir açılımdır. İnşallah hayırlı olur. İnşaat demek sadece ihale demek değildir. Ben inşaatın öncelikle ihaleye gelmeden sağlam bir zemine oturtulması gerektiğini düşünüyorum. Müteahhitler Birliği bugün en büyük ekonomik birliktir ama bu birliğin biraz önce dediğim gibi bir standartı yok. Sektörün bir standartı yok. “Cam, kapı, parke şu standartta olacak” diye yazmıyor veya genel şartlaşmalar yazmıyor. İş Sağlığı Güvenliği yasamız demode oldu. Devletin denetim yapacak personeli yok veya o bilgiye sahip değil. Bu konuda ihalelere devletimiz iş sağlığı ve güvenliği kalemi koymuyor. Ve ondan sonra bizden iş güvenliği istiyor. İnşaat sektörünün kesinlikle hiçbir desteği yok. Örneğin, sanayide sanayi yatırım kredileri var, muafiyetler var, turizmde var, sağlıkta var. İnşaat sektöründe ben bugün bir kepçe alacaksam, bütün parasını ödemem gerekir. Bizim aletlerimiz ucuz değildir. 150 bin euro, 250 bin dolarlardan bahsederiz büyük araçlar için. Şimdi on katlı inşaatlara başlayacağız, bunun için vinç alacaksam 140 bin eurodan başlar. Leassing yok, yani var da yok. Benim gidip özel bankalardan borçlanmam gerek. Özel bankaların da faiz oranlarını biliyorsunuz. Bu sektörle ilgili hiçbir alt yapı yoktur. İnşaatlarımızda denetim yoktur. Eskiden karayolları ocakları denetlerdi. Şimdi biliyorsunuz laboratuvarlarımız var ancak hiçbir ocak denetlenmiyor. Hiçbir beton santrali denetlenmiyor.

Vizyon yok

SORU: Neden denetlenmiyor peki?

BAŞTAŞ: Birincisi, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı’nda bu denetimleri yapacak yapı yok, personel yok. Gelen bakanların da vizyonu yok. Müsteşarlarımız dahil o seviyede değil. Bugün Karayolları Dairesi içler acısıdır. Herkesin adamı vardır bu dairede. Planlama İnşaat Dairesi’nde herkesin adamı vardır. Bu tüzükler, yasalarımız, alt yapılar düzenlemeler yönetmelikler olmayınca da şu anki pozisyon bu olur.

Siyasiler yatırımcıyı elinin içinde tutmak istiyor

SORU: Yatırım konusunda sektörde durum nedir?

BAŞTAŞ: Yatırımda da şu an ülkemizin doğası, güzellikleri ve ortadoğuda olanlardan dolayı güvenli bir ada olmamız yatırımın önünü açmıştır ve ciddi derecede yatırımcılar gelmektedir. Ancak, bizim hala daha Ülkesel Fiziki Planımız tamamlanmamıştır. Yatırım, stabil ortam ister. Kıbrıs denince akla Girne gelir. Girne’nin Fiziki Planlamasını neden bitirmedik bugüne kadar. Siyasilere sorarsanız “ neden bitirelim” diyecekler. Çünkü yatırımcıyı ellerine almak isterler. O yüzden gelmiş geçmiş tüm hükümetler hepsi, aynı davranışı gösterdi. Ben yatırımcı olarak neden bakanı göreyim? Birinci, bu fiziki planlamanın tamamlanması gerekir. Öncelik budur. Ani çıkan Emirnameler kişileri etkiliyor. Ülkenin geleceği bir genelgeye, emirnameye mi bağlı olacak. Yapamazsak hizmet satın alacağız. Fasıl 96 kalsaydı bile çok daha iyi olacaktı. Şimdi biz yolun dar olduğu bölgelere bile on kat izni verdik. Girne şu an içler acısıdır. Yani bizim yatırımlarımız, yatırımcının ciddi gayretleri ve siyasilerin tüm engellemeleri ile mücadele ederek yapılmaktadır. Ben buradan tüm yatırımcıları, bu koşullarda yatırım yapanları tebrik ederim. Çünkü birçok yatırımcı da bir sürü para harcayarak ve bir sonuca varamadan geriye dönmüştür. Olaylar hiç iç açıcı değildir.Baktığımız zaman genel olarak inşaat sektörüne, sağlam zeminde oturmuyor. Buna rağmen müteahhitlerimizin iş yapma gücü çok ciddi derecede gelişmiştir. Bugün Müteahhitler Birliği üyelerimizinden bir firma hava limanı yapmaktadır. Liman, hava limanı ciddi projeler yapacak alt yapımız, aracımız bulunmaktadır. Bunu çok gönül rahatlığıyla söylüyorum. Teknik olarak bir eksikliğimiz bulunmamaktadır. Bence artık biz, büyük bir birlik olduğumuzu hissettirmeliyiz ve bu alt yapıların oluşturulmasını sağlamalıyız. Herşeyi bu devlet yapısından beklemememiz gerekir. Devlet yetkilileriyle anlaşıp, gerekirse hizmet satın alarak, özel sektör bunu karşılayarak, bu alt yapının oluşmasını sağlamalıyız ve bizim birliğimiz bunu yapacak güçtedir. Bunları biz, devlet, özel sektör iş birliği içinde, hizmet alımları şeklinde gerek bu standartları, gerek yönetmelikleri oluşturursak, bu zihniyeti devlete aktarabilirsek, bence bu sektör düzelir.

Kamuyu düzeltmeliyiz

SORU: İçinde bulunulan devlet yapısını ciddi şekilde eleştiriyorsunuz anladığım kadarıyla?

BAŞTAŞ: Devlete bence artık işe alırken, bayrak sallayanı değil, gerçekten işin ehli insanların adil sınav üzerinden, dünyada uygulanan sınav sistemi ile alınması gerekir. Devlette liyakate göre yükselmeli ve bir müdür veya memurun değişimi siyasilerin iki dudağının arasında olmaması gerekir. Kamuyu bu şekilde düzeltebiliriz. Memurlar bile iş yapamamanın verdiği huzursuzluktan şikayet ediyor. Ciddi değerlerimiz bu yüzden yurt dışına gidiyor. Özel sektör ve devlet çalışanları arasındaki ayrımcılık da kabul edilebilir değildir.

 

Müteahhitler Birliği profesyonel yapıya geçmeli

SORU: Son olarak ne söylersiniz?

BAŞTAŞ: Son olarak inşaat sektörü ile ilgili Müteahhitler Birliği’nin de yapması gerekenler vardır. Sayın Başkana burdan benim çağrım, Müteahhitler Birliği profesyonel yapıya geçmelidir. Bu profesyonel yapı ile birlikte devletle iş birliği içerisinde bu alt yapıyı artık oluşturması gerekmektedir. Ve müteahhitler içinde de profesyonellerin iş yapabileceği bir düzen gelmelidir. Bu, Müteahhitler Birliğinin ve müteahhitlerin itibarını da kendiliğinden getirecektir. Sektörün de halk nezdinde de, devlet nezdinde de daha güvenilir hale gelmesini sağlayacaktır. Bundan sonra seçimlerde artık bireysel değil, ülke çıkarlarını düşünen siyasetçilere oy vermemiz gerekir. Yeni neslin de bunu uygulayacağına inanıyorum.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar