Ankara’da Barış mitingi yapılacaktı.
Fakat ölüm pusudaydı.
Binlerce insan ellerinde bayraklar ve pankartlarla,
Ve en neşeli ve en kararlı türküleri ile toplanmaya başlarken…
…
Bir sabah vakti,
Günlerden Cumartesi,
Ölüm pusudaydı.
Her şey bir anda oldu.
Suruç’taki gibi.
86 cana kıyıldı…
…
Pankartlar sedye oldu, kefen oldu.
Barışa sarıldılar, barışa gömülecekler…
…
Olay henüz çok sıkacak.
Ancak patlayan bombalar gönlümüzde yankılandı…
…
Sözü Nazım Hikmet’in “Bu Vatana Nasıl Kıydınız” adlı şiirine bırakıyoruz:
…
İnsan olan vatanını satar mı?
Suyun içip ekmeğini yediniz.
Dünyada vatandan aziz şey var mı?
Beyler bu vatana nasıl kıydınız?
Onu didik didik didiklediler,
saçlarından tutup sürüklediler.
götürüp kâfire : "Buyur…" dediler.
Beyler bu vatana nasıl kıydınız?
Eli kolu zincirlere vurulmuş,
vatan çırılçıplak yere serilmiş.
Oturmuş göğsüne Teksaslı çavuş.
Beyler bu vatana nasıl kıydınız?
Günü gelir çarh düzüne çevrilir,
günü gelir hesabınız görülür.
Günü gelir sualiniz sorulur :
Beyler bu vatana nasıl kıydınız?