Kıbrıslılardan, sorumluluk yüklenebilecek, gerektiğinde risk alabilecek liderlerin çıkmasını beklemek, imkansızı istemektir.
Liderlik konusunda, Kıbrıs’ta çoğunluğu elinde bulunduran Rum toplumundan görüldüğü kadarıyla hiçbir zaman olumlu bir adım atılamamıştır.
Rum toplumu, özellikle Ortodoksizmin etkisiyle de, hayal dünyasında yüzmekte ve kendisinde, var olanın üstünde bir güç olduğunu düşünmektedir.
Hristofyas’ın Başkanlığı döneminde, Kıbrıs Türklerindeki beklentiler yüksekken, Hristofyas, gerekli önderlik görevini üstlenmeyerek, çözüm prespektifinde adımlar atılmasını sağlayamamıştı.
Annan planının referandum sürecinde EVET KAMPINDA yer alan lider Anastasiyadis de artık BAŞKANLIK seçiminin yaklaşmasıyla birlikte, ZAMANA OYNAMA stratejisine geri dönüş yapmıştır.
Tüm Rum liderlerinin oynamayı sevdiği ZAMANA OYNAMA STRATEJİSİ, gerçekte en fazla Kıbrıslılara zarar vermektedir.
Geçmişte, Denktaş ve ekibinin de sık sık oynadığı zamana oynama, Kıbrıstaki Türkiye’nin VARLIĞINI güçlendirmekten başka hiçbir işe yaramamıştır.
Şimdi yeniden Rum liderliği, küçük çıkarları için, ZAMANA OYNAMA stratejisine geri dönmüştür.
Anastasiyadis, yeniden Cumhurbaşkanı seçilmek için, EOKA kanadına , dolayısıyla, uzlaşmaz milliyetçi politikalara dönüşe başlamıştır.
Ada üzerindeki Türklerin eşitlik hakkını dikkate almayan bu politikalar, geçmişte hem Rum halkına, hem de Türk halkına büyük bedeller ödetmişti.
Rum toplumunun, Türkiye’nin bölgesel gücü de dikkate alındığında, Türkiye’ye istediği çözümü dayatma şansı kesinlikle yoktur.
Rum halkı, her geçen günde, Kıbrıs’ta oluşan yeni statükonun bozulmasının imkansızlaşacağını ANALİZ EDEBİLME becerisini gösteren liderliğe sahip olmamanın bedelini, birçok kez ödemiş olmasına rağmen, yine de POPÜLİZMİN peşinde koşturmaktan VAZGEÇEMEMEKTEDİR.
Bu vazgeçememenin beslendiği ideolojik kaynak, ORTODOKSİZMDİR.
İstanbul’un, hala, gelecekte, bir gün, KONSTANTİNOPOLİS olacağını uman insanların yaşadığı bir yerde, bir karış önünü görememe siyaseti daima egemen olacaktır.
BM , Kıbrıs’ta bulunan BARIŞ GÜCÜ askerlerini adadan çekme kararını almadan, Kıbrıs’ta çözüm yönünde bir iradenin RUM tarafında ortaya çıkması mümkün değildir.
Zor, yeni politik gelişmelere yol açabilir.
Temmuz ayında Rum tarafınca, Doğu Akdeniz’de başlatılması düşünülen GAZ ARAMALARI, Kıbrıs’ı bir anda ORTA DOĞU BATAKLIĞI içerisine sürükleyebilir.
Rum tarafı, ada üzerinde, Türklerin kurucu ortaklık haklarını dikkate almadan, UYGULAMAK İSTEDİĞİ her politikada, Türkiye’nin güçlü etkisini derinden hissedecek adımları kesinlikle DAVET ETMEKTEDİR.
Kıbrıs adası, üzerinde yaşayanların eşitliğini ve güvencesini sağlayacak politikalar geliştirecek liderlere ihtiyaç duymaktadır.
Orta Doğu’ya yakınlığı ve BATMAYAN UÇAK GEMİSİ özelliğiyle Kıbrıs, daima DIŞ KARIŞMACILIĞIN derin etkisi altında olacaktır.
Dış karışmacılığın ada üzerindeki etkisini güçlendiren çatlak ise, toplumlararası eşitsizliğin sürmesidir.
Özellikle Rum liderliğinin, şimdiye kadar BM nin hazırladığı tüm planlara HAYIR deme siyaseti, ÇATLAĞIN daha da büyümesini sağlamaktan başka bir şeye yaramamıştır.
ANASTASİYADİS de, diğer Rum liderleri gibi zamana oynama stratejisine dönmekle, lider değil, KÜÇÜK POLİTİKACI sınıfına dönüş yapmıştır.
Tarihte, lider olarak kendini kanıtlamış kişiler, RİSK YÜKLENEN, POPÜLİZME TESLİM OLMAYAN kişilerdir.
Ne yazıktır ki, Kıbrıs toprakları bu gibi insanların yetişmesine UYGUN DEĞİLDİR.
