Yazar duygularıma dair - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Köşe Yazarları

Yazar duygularıma dair

Köşe yazarı olmak başka, haber muhabiri veya haber fotoğrafçısı olmak daha bi’başka. E gazeteci olmak mı? E her baba yiğidin veya yiğit olmayanın harcı değil. Gerçek(!) gazeteci abilerimiz bi’kenara, bizim kuşakta “sapına kadar gazeteciyiz ulan” diyen sap da çok hani! Ama bu konuyu irdelemek haddim değil;  “Birincisi o incecik, o dal gibi kız. Şimdi galiba bir tüccar karısı. Ne kadar şişmanlamıştır kim bilir. Ama yine de görmeyi çok isterim, Kolay mı? İlk göz ağrısı… İkincisi Münevver Abla, benden büyük. Yazıp yazıp bahçesine attığım mektupları. Gülmekten katılırdı, okudukça. Bense bugünmüş gibi utanırım. O mektupları hatırladıkça” diye devam eder Orhan Veli’nin Aşk Resmi Geçidi ya, işte bazı gazeteciler(!) de ha’bire dönme dolap oldular döne döne! Şahsen “kim, kiminle, kaç kere köşe yapar ve kim nerde yazar” konularıyla ilgilenmem ama bunlardan birisi; Orhan Veli’nin de ilgili şiirin sonunda dediği gibi; “O bokun soyu. Elin karısında namus ara, kendinde arandı mı da küplere bin. Üstelik de yalanın düzenin bini bir para” misâli duayen(!) gazeteciler var. Neyse, bendeniz de altı yıldır naçizane bi’şekilde oturduğum yerden verilen köşede haftada üç defa sallamaca. Bilen bilir, geenellikle data ve de detay merkezli yazılar yazmaya çalışırız. Neden mi? E Eğitim ve spor sektörü ile ilgili tüm yöneticiliğimiz süresince, yapıcı eleştiri deyip yıkıcıyı sığdıran bazen abuk, bazen de sabuk görüşlere maruz kaldık. Aslında eleştiri; adı üzerinde eleştiridir. Yapıcısını da, yıkıcısını da pek dikkate almam. Haa, karşıdaki katkı yapacaksa, o başka. Kepçe kulaklarımla pür dikkat kesilirim. Bu durum medya âleminde de böyle. Okuyan bilir, tüm yazılarımızda hedef naçizane katkı ve yol göstermektedir ancak ayar zaman zaman kaçarak istemeden de olsa yoğun eleştirel yazılar da yazabiliyoruz. Napalım insanız, beynimiz de var kabimiz de çok şükür. Konfiçyüs Usta; “Karşındakine kalbini ver ama beynini asla verme” der hani! Hemfikiriz. İşte bu süreçte yazının içerisinde geçen isimlere ilişkin birilerinin adı olumsuz yönde geçerse “Okumadım ama arkadaşlar söyledi, cart-curt, falan, filan, fıstık lo lo lo” diye başlayıp devam eden cümleleri çekemem, pek de takmam. Medyaya yeni düşen bir yazar adayı olarak kaleme aldığım duygularım aynen böyle. Neyse, esas mesele bu hafta da yazar duygularımı senle paylaşmak istiyorum değerli okuyucum. Neden mi? Sanırım bilincimde yer alan bir konu da bu. Bilincimdeki işte ben; “İyi yazılmış başka bir köşe yazısı gördüğümde acayip kıskanırım… Okuyucu mektuplarını bazen hakketmese de çok fazla dikkate alır ve yıpranırım… O hafta okunmadığımı hissetmek çok fazla koyar… Duygularım ortalamaysa, yazım da ortlama olur. Bu yüzden klavye karşısına geçmeden kendi kendime ‘hade hareketlen’ derim… Yazıma genellikle bir plan yaparım ama sonuç hüsran, başka deryalarda debelenirim… Birini eleştirirken kelimeleri dikkatlice seçerim. Genellikle yoğun ve gereksiz empati durumu yaşarım… Elimdeki bilgileri dost meclislerimden çok, köşemde paylaşırım” İşte, yazar duygularım böyle. Sonuç mu? E sonucu da yine Orhan Veli’yle kapatalım; “İki gönül bir olunca samanlık seyranmış ama iki çıplak da, olsa olsa, Bir hamama yaraşırmış” ya, işte bu memleketteki gazeteciler ve de gazetecilik mesleği anca çorba parası cinsinden karın tokluğuna ver coşkuyu! İnşallah bi’gün bu işin marka değeri artar. Kaçtım…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar