YANGIN TAHTACILAR VE ÇAM AĞAÇLARI - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
ÇevreKıbrısKöşe YazarlarıSürmanşet

YANGIN TAHTACILAR VE ÇAM AĞAÇLARI

Öntaç DüzgünÖntaç Düzgün

Kalkanlı – Tepebaşı yangınını henüz külleri dağılmadan unuttuk gibi görünüyor. Oysa çok üzülmüş, hakkında tartışmalar yapmış dersler çıkaracağımıza sözler vermiştik. Sıra Orman Dairesi’nde ve hükümette.
Yangının ne büyüklükte bir alanda, ne tür bir tahribata neden olduğu ile ilgili elimizde bazı bilgiler var. Orman Dairesi, 18 Mart yangınında 296 hektar, diğer bir ifade ile 2 bin 960 metrik dönüm alanın yandığını açıkladı. Bu alanın bin 360 dönümünün sık ağaçlıklardan, bin 600 dönümünün ise makilik ve otsu alanlardan oluştuğu ifade edildi. Ancak hangi türlerden kaç ağacın yandığı henüz açıklanmadı. Yangın bölgesini ziyaret edenler, yanan ağaçların çok büyük bölümünün Kızılçam, az sayıda da olsa zeytin ağacı olduğuna tanık oldular.

TAHTACILAR GELECEKSE DİKKAT

Yangın sonrası ormancılar, ilk sonbaharda yeni ekim ve dikim yapabilmek için yanan alanı temizletmeye koyulurlar. Yanmış, yarı yanmış ve sağlam ağaçları belirlerler, yanmış olanların alandan çıkarılması için planlama yaparlar. Yanmış ağaç kütükleri yeni ekim dönemi için bir miktar finansman kaynağı yaratabilir. Ancak yangın geniş bir alana yayılmışsa, teknik destek için ihaleye çıkılır. İşte tam da bu noktada akla 1995 Beşparmak yangınında tanıdığımız Türkiye’nin “tahtacıları”gelir. Toros Dağları eteklerinde yaşayan ve asırlardır bu işi yapan Türkmen yürükler katırlarla alana girerler ne var ne yok her şeyi süpürürler. Burada sorun, yüksek ısıdan yaprak dökmüş ancak yeniden kazanılabilecek ağaçların korunmasıdır. Çünkü tahtacılar yaptıkları anlaşma gereği, çıkardıkları odunları da alırlar ve giderler. Bu nedenle ‘bu ağaç öldüydü bu ölmediydi’ soruşturma zahmetine katlanmazlar. 1995 yangınında böylesi bir deneyim yaşandı. Eğer tahtacılar tekrardan davet edilecekse yarı yanmış sağlam ağaçların korumasına dikkat edilmeli.


ÇAM AĞACI ARTIK TERK EDİLMELİ

Kuzey Kıbrıs’ta yaşanmış bütün büyük yangınlarda çam ağaçlarımın yangını körükleyici rolü hep tartışılmıştır. Çam ağaçlarının doğasında bol miktarda reçine maddesi vardır ve bu maddenin yanıcı yakıcı özelliği vardır. Çam ormanlarında toprak üstü örtü çoğunlukla çam yapraklarından oluşmakta ve en küçük örtü yangınında bile bu yapraklar kavlayıcı rol oynamaktadır. Çam ağacının gövdesindeki kurumuş kabuklar, iğne yapraklar, hele kozalaklar yanıcı ve yakıcı özelliktedirler. Kozalaklar, patlayıcı özellikleri ile yangının daha başka alanlara yayılmasında özel rol oynamaktadırlar. Bu özellikleri ile tepesi yanmaya başlayan bir çam ağacı yangının seyrini değiştirme gücüne sahip olabilir. Örtü yangını bir anda önlenemez tepe yangınına dönüşebilir.
Kıbrıs’ta çamın yaygın olarak orman ağacı olarak kullanılması İngiliz sömürge dönemine denk gelir. Yangının yaşandığı alan İngilizlerin dünya ormancılık literatürüne girmiş bir erozyondan korunma projesi başlattıkları bir alandır ve çam ağacı Ekim’i bu döneme denk gelmektedir.
Kıbrıs’a yöredeki Körfez’den giriş yapan düzenli ve sert kuzey-batı rüzgarları, bölge arazilerinde kumlaşmaya ve çölleşmeye neden olmuş, kumluk alan kilometrelerce ilerlemişti. İşte bu erozyona karşı önlem olarak sömürge idaresi, sahil boyuna hızlı büyüyen bir tür olarak akasya ağaçları yerleştirmiş kumluk alana ise islah amacı ile çam dikilmişti. Bu proje sonuçları bu güne kadar devam eden çok iyi bir uygulama olmuştur. Ancak çam ağacı artık miadını doldurmuştur. Geçmişte tahta kasa ve bağ direği yapımında kullanılan çam odununun artık elle tutulur bir yararı kalmamıştır. Yakacak odun olarak dahi tercih edilmemektedir. Orman Dairesi yanan alanları yeniden çam fidanları ile ağaçlandırmayı planlıyorsa bunu iki defa düşünmelidir.

YUNANİSTAN VE ZEYTİN

Yunanlıların deyimi ile Lesbos (Midilli) adası, yüzölçümü olarak KKTC’nin yarısından da küçük. Ada 100 bine yakın nüfusuna karşılık 13 milyon zeytin ağacına sahip. Birkaç yıl önceki kayıtlara göre ada yılda 50 bin ton zeytinyağı üretimi ile Avrupa ve Amerika’da marka olmuş.
Yunanistan’da zeytin yetiştiriciliği sadece Midilli adası ile sınırlı değil. Pelepones yarımadası hatta Kuzey Yunanistan’da dağ etekleri ve vadiler sınırsız zeytin ağaçları ile kaplı. Bu durum yurttaşlarda zeytin ağaçlarına yönelik aidiyet ve mülkiyet duygusunu besliyor. Kamu-özel ortaklığı ile yeni işletim anlayışları geliştiriliyor ve bunda da başarılı olunuyor.
Hazır fırsat varken bizim de tartışmamızın zamanı gelmiştir.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar