Ya Yeni Bir Yol Bulacağız Ya Yeni Bir Yol Açacağız - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Çarşamba, Nisan 24, 2024
Köşe Yazarları

Ya Yeni Bir Yol Bulacağız Ya Yeni Bir Yol Açacağız

Bekir AzgınBekir Azgın

Coğrafyanın mahkumuyuz. Beğensek de beğenmesek de bu adayı Rumlarla paylaşmak zorundayız. Ne adanın yerini değiştirebiliriz ne de kaderini.

Politikacılarımız son yarım mili koşamadılar. Crans-Montana başlarına çöktü. “Yazık oldu” diyemeyeceğim çünkü bu ilk kez olan bir şey değil. İlk kez kaybedilen fırsat değil.


Benim gibi 70’in üzerinde olan dinozorlar, 1950 yılındaki plebisitten başlayarak Kıbrı sorunun her aşamasını yaşayarak görmüşler ve bu sürenin bir kaybedilmiş fırsatlar tarihi olduğunu yakinen biliyorlar.

Niyazi Kızılyürek’in “Hınç ve Şiddet Tarihi” olarak nitelediği Kıbrıs Sorunu, aslında oyuncağa sahip olabilmek için çocukların yaptığı kürekçi kavgasına benzetilebilir. Geriye bakıp suçlu aramak abesle iştigal etmektir. Adaya hiçbir yararı yoktur.

Yanılmıyorsam Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Hugo Gobbi, Kıbrıs sorunu hakkında şöyle demişti: “Kıbrıs’ın trajedisi şudur ki, adada trajedi yoktur”. Kan akmayınca sorunu çözme aciliyeti ortadan kalkar. Herkes kendi havasına bakar. Eskilerin dediği gibi “Beş dambura dört okka”.

Kıbrıslılar kıbrıs sorunundan bıktı usandı. Dünya alem de Kıbrıslılardan usandı. Kıbrıs’la ilgilenen insanlar hem usandı hem de yoruldu. (Lâf aramızda Anastasiyadis de Crans-Montana’da pek yorgun görünüyordu. Ya sigarasızlık başına vurmuştu ya da viskiyi fazla kaçırmış olmalıydı.)

Crans-Montana’nın çöküşünden sonra ne olacak? Herhalde iyi şeyler olmayacak. Kapanış konuşmasında BM Genel Sekreteri Guterres’in “Kuzey’deki ve Güney’deki Kıbrıslılara bol şanslar dilerim” sözleri bana manidar geldi. Bu sözler bir hayal kırıklığını, hayal kırıklığından öte bir kırgınlığı ifade ediyordu.

Mustafa Akıncı’nın sözlerinde gerçeklik payı yüksektir. 2014 yılından beri Kıbrıs’ta bulunan Espen Barth Eide, işlerini toparladıktan sonra temsilcilikten istifa edecek. Sonbaharda yapılacak olan seçimlerde İşçi Partisi kazanırsa, ki kazanma ihtimali yüksekmiş, Norveç’in başbakanı veya dışişleri bakanı olması beklenmektedir. Onu da usananlar listesine ekleyebilirsiniz.

Birleşmiş Milletlerin ilk yapacağı işlerden biri, iyi niyet misyonunu kapatmak olacaktır. Bu önemli değil, 2004 referandumundan sonra da kapatmışlardı. Buna alıştık. Kapatırlar, yeniden açarlar. Paşa gönülleri bilir.

Ancak gelen sene “küçük kıyamet” kopabilir. BM, Barş Gücü’nü Kıbrıs’tan çekebilir. Mavi bereliler 1964 yılından beridir adadadırlar. Çekilmeleri için birden çok neden bulunabilir. Birincisi, adada trajedi yok. Halbuki dünyanın birçok yerinde büyük trajediler yaşanmaktadır.

İkincisi, görüşmelere katkı koymaya çalışan insanların tümünde belli bir kırgınlık gözlemlenmektedir. Geçmiş görüşmelerden birinde hayal kırıklığına uğrayan bir diplomat şöyle demişti: “Kıbrıslılar bir mağazaya giren müşterilere benzer. Mağazada olan ürünleri seyrederler, bazılarının fiyatını sorarlar ama hiçbir şey satın almadan geldikleri gibi çıkar giderler.”

Üçüncü neden de para, para, para. BM pek yakında nakit sıkıntısı çekmeye başlayacak. BM’in bütçesinin içte birine yakınını Amerika karşılamaktaydı. Ne var ki yeni başkan Donald Trump, kendince “lüzumsuz işlerle uğraşan” BM’ye yaptığı yardımları kısıtlayacak. Bu da otomatik olarak, kemerleri sıkmayı gerektirecek. Siz olsanız tasarrufa nereden başlardınız? (Bu konuda herhangi bir açıklama yapıldığını görmedim ama kanımca en büyük darbeyi göçmenler, kültür ve sanat eserleri yiyecektir. En lüzumsuz işler, Trump’a göre, herhalde bunlardır.)

Barış Gücü gidince sınır boylarında çatışmalar sıklaşacak. Canı sıkılan erler şimdilerde bağırarak karşı taraftakilere söverler. O günlerde birkaç mermi sıkacaklar. Bahane rahatlıkla bulunabilir. “Bir karartı gördüm, komutanım”. Benim takımdaki birkaç mücahit öyle yapardı.

Kahramanlık taslayan komutanlar zuhur edecek. Onlar da karşılıklı sıkılan mermileri bahane ederek sınırı birkaç dönüm ileriye çekecekler. Ondan sonra anlat halini Marko Paşa’ya.

Bu sorumsuz atışmalardan savaş patlak verirse o zaman “büyük kıyamet” kopmuş olacak. Bu sayede trajedisizlik sorunu halledilecek. Belki de Kıbrıs sorunu da bu vesileyle çözülecek ancak dananın kuyruğu da kopmuş olacak.

Kıbrıslılar bu gidişatı önleyemeyecek. Ne konumları buna müsaittir ne de giçleri. Kıbrıslı Türklerin esamesi bile okunmayacak. Zaten okunmamaya başladı bile. Parayı veren düdüğü çalar, elinde silâhı tutan da emreder.

İşte bu nedenledir ki aklımızı başımıza toplayıp bir arada yaşama formülleri oluşturmamız lâzım. Aksi halde Kıbrıslı Türkler haritadan silinecek. Yalancı cennette yaşayan Rumlar ise sandıkları kadar salim olmadıklarını görecekler ama çok geç olacak. Güneyin ekonomisinin temel direği olan turizm iki silâh sesiyle birlikte yerle yeksan olabilir. Ve kendilerini ne Rusya gelir kurtarmaya ne de Avrupa. Geçen defaki gibi çok beklerler.

Aklımızı başımıza toplayalım çünkü her iki tarafı da çok kötü günler bekliyor. Ufukta kara bulutların toplandığını görür gibi oluyorum. Bunun arkasından fırtına patlayacak. İlk kasırga, doğal gaz nedeniyle, denizde kopacak ve karaya gelinceye kadar siklon fırtınasına dönüşecek.

Çok geç olmadan gelin kendimize yeni bir yol açalım. Kazanmasak bile kaybetmeyelim.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar