Ağlayarak geldim dünyaya
Sanki biliyormuşum gibi
Başıma gelecekleri
Çığlık çığlığa
Ortalığı birbirine katarak
Nafile,
Geri dönüş yok…
Çığlıklar
Sevinç göz yaşlarına dönüşürken
Alnımıza yazılanı çekeceğiz.
Hayat dediğin
Beyaz bir kağıt misali
Mürekkebi sen
Kalemi sen
Yazanı sen
Konu belli zaten
Roller dağıtılmış
Fiğüranlar belli
Hikaye uzun gibi görünür
Allah bilir,
Nerede mola vereceğini
Prova şansın yok!
Tek sahnelik
Tek oyun
İyi ezber etmek lazım
Unuttun mu?
Kaparlar rolünü…
Başlarsın yazmaya
Bir yandan da oynamaya
Her halinle
Sevabınla
Vebalinle
Kazancınla
Yenilginle
Bitişinle
Gidişinle
İhtimalinle
Bir garip ruh misali…
Zikredersin
Şükredersin
Olmadı dersin
Karalarsın
Yırtıp baştan yazarsın
Binkez tekrarlarsın
Dönüp baştan yazarsın
Pusuda bekleyen duyguların
Esiri olursun…
Hikayenin sonunu bulmak adına
Durmadan, dinlenmeden
Yazarsın…
Gözlerine sinen gecenin karanlığını
Kırık bir aynada dağıtırsın.
Kaybolursun
Sayfaların içinde
Hangi sayfadayım derken
Ararken kendini
Boşlukda ki gölgelerine çarparsın
Duyduğun sesler yabancı gelir
Acı gelir
Biter gelir…
Ey kendim
Ey çaresizim
Ey mecburiyetim
Evvelim
Ahirim
Dinle!…
Nedir bu telaşın?
Ağlayarak geldin
Ağlayarak gideceksin.
Emekliyordun
Bak yine kalkamıyorsun
Sayfalarca yazdın
Saatlerce oynadın da
Ne oldu?
Üzüntüyle ah edip
Sevinçle meşk ettinde
Ne oldu?
Sayfa bitti
Hikaye bitti
Oyun bitti
Şimdi hangi kelimenin koynundasın?
Bilmiyorsun!
Yazamıyorsun,
Çünkü;
Mürekkep bitti.
Hayat dediğinde bu değil midir?
Üç beş gün
Gelip gitti.