Bugün Pazar
Bugün beni ilk defa
Güneşe çıkardılar.
Ve ben ömrümde ilk defa
Gökyüzünün bu kadar
Benden uzak
Bu kadar mavi
Bu kadar geniş olduğuna şaşırdım.
Kımıldamadan durdum.
N.Hikmet
Bugün Pazar
Bugün ilk defa
Uzun bir zamandan sonra
Bahçedeki tüm çiçeklerin açtığını gördüm.
Bahçenin bu kadar güzel
Bu kadar renkli
Bu kadar yaşanası olması
Beni büsbütün mutlu etti.
Kımıldamadan seyrettim.
…..
Bir Pazar sabahı hislerim Üstad’ın dizelerinde can buldu.
Aynı dilden
Aynı gönülden
Aynı özlemden paylaşmaya çalıştım.
Özgürlük adına….
Şöyle dönüp baktığımda,
Bazen kapıldığım girdabın derinliği beni ürkütüyor.
Her sabah ve akşam önünden geçip gittiğim bahçemde ki çiçeklerin açtığını fark etmemiş olmam, gerçekten yaşamak adına bir şeyleri kaçırdığımı hissettirdi bana.
Bedenen özgür olmak, aslında yapmak zorunda olduğumuz bazı sorumluklar ve uygulamalar etrafında dönüp durmak gibi bir eyleme dönüşüyor.
İstediğimizi değil,
İstenileni yerine getirmek bir bakıma…
Hayatımızı idame ettirebilmek adına bazı şeylere mecbur kalmak…
Özgür olmak, sadece kafes içinde olmak değilmiş,
Özgür olmak, ruhumuzun ve beynimizin kafes içinde olmamasıymış.
Özgürlük aslında yaşantımızda
Yaşadıklarımızda
Paylaştıklarımızda
Hissettiklerimizde
Beden den ruh yolculuğuna.
Özgürlük sadece
Sözlükte ki anlamında değil
Güzel bir tarifin de değil
Gönüllerde ki ifadesinde değil
Sadece söz de değil
Öz’de…
Özgürlük türküsünü keyifle söyleyebilmek adına
Hep beraber;
“Hey özgürlük!” naraları atabilmek adına…
Kemiklerimize kadar hissedebilmek adına…
An’ı anında yaşayabilmek adına,
Zaman geçmeden
Ömür bitmeden
“Keşke!…” demeden
Sağlık beden de iken,
Yol yakınken;
Hey Üstad!
Kaldır başını bak!…
Gökyüzü ne kadar mavi!…
Ne kadar geniş!…