İmgelerin durumsallığı ve “Halayık” - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Köşe Yazarları

İmgelerin durumsallığı ve “Halayık”

Mete HatayMete Hatay

“Bu Afrikalı öğrenciler nereden çıkarttı ama şu Kıbrıs’ta ırkçılık var diye?”

İlginç bir şekilde, birçok insanımız “blacklivesmatter” kampanyasının Kıbrıs’a kadar ulaşması ve yerel konularla vücut bulmasına reaksiyon göstererek, “Bizde siyahlara karşı ırkçı bir tavır yoktur,” “Mesele abartılıyor” diyerek Facebook sayfalarını tepkilerle doldurmaya başladılar son günlerde!


Kıbrıs’ta en azından insanın rengine göre Güney Afrika’daki, ABD’nin güney eyaletlerinde gibi yapısal ve kurumsal bir ırkçılık yoktur denilebilir. Doğrudur, yabancı işçilere yönelik xenophobia ve Rumlara karşı olan milliyetçilik dışında yapısal renk ırkçılığı azdır bizde. Veya en azından öyle sanılır.

Irkçılık yapanların çoğu, “art niyetli” değildirler ama bizdeki sorun da zaten tam da budur…
Genellikle bilmeden, farkında olmadan bunu yapmak.

Irkçı sulara farkında olmadan, rahatsızlık hissetmeden kürek çekmek.

Öte yandan, farkında olmadan yapılanlar haricinde adanın iki tarafında da Afrikalılara karşı açıkça ırkçılığa varan tavırların sergilendiği ortamların bulunduğu bilinmektedir.

Bu tavrı birçok vatandaşımızın öğrencilere karşı gösterdikleri davranışlarında da görebiliriz. Tabii eğer görmek için biraz çaba gösterirsek tabii! Bu konuda yapılmış birçok araştırma mevcuttur.

Öte yandan bizde bir de bu tür davranışların sorgulanmasını erteleten koskoca çok ulvi bir “Kıbrıs Sorunu” vardır. Bu olgu bazen “işgal sorunu” olarak da kullanılabilir. Sıkça, “Kıbrıs sorunu (işgal) çözülmeden ırkçılık, kadın hakları, çocuk hakları gibi meseleler de çok detay kalır yahu?” diyerek gündemin değişmesine direnç gösterenler vardır.

Çözelim tabii ama çözülene kadar on binlerce insanın sömürüldüğü, çevrenin talan edildiği, “yabancıların” horlandığı bu yer için hiç mi gailemiz olmasın? Eğer, mesafe alıp, bazı yakınlarımızın konuşmalarına bile kulak kabartıp dinlersek, adalıların bazılarının bazen ne kadar ırkçı tonlara kaçabileceğini görebiliriz.

Örneğin çok yakın dostlarınızdan veya bir akrabanızdan, “yediler bizi,” “yok oluyoruz” şikayetlerinin yanında, “Arap doldu bunun içi” gibi şikayetleri duymuşsunuzdur! Bazı açık ırkçıların öğrencileri göstererek “pis Arap” demelerini eminim ki duymuşsunuzdur.

Adalı genç kadın Afrikalı biriyle evlenmek istedi diye tüm ailenin bunu adeta “ölüm kalım” meselesine çevirdiğine de şahit olmuştum bir kere.

Bu tavrın tabii ki bir arka planı var.

Çocukluğumuzun “bir dudağı gökte bir dudağı yerde” ile başlayan masallarını hala unutmadım.

“Yağmur yağıyor seller akıyor, Arap kızı damdan bakıyor”lu tekerlemelerle büyüdük.

Peki, kimdir bu Arap kızı? Hiç düşündük mü?

Hiç merak ettik mi?

Tabii ki Osmanlının Afrika’dan köle olarak getirdiği çocuklardan biri veya onlardan birinin çocuğuydu.

Tüm mahalle çocukları yağmurda oynarlarken dışarı çıkması ve onlarla oynaması yasaklı Afrikalı kız çocuğu. “Halayık” olarak hizmetçilik yapmaya zorlanan bir kız çocuğu!

Size soruyorum hiç kırıcı, hakaret veya aşağılayıcı olduğunu düşünmeden, ırkçılık olabileceğini aklımıza getirmeden, birine “halayık” dediğiniz oldu mu?

Eminim olmuştur.

“Halayıcığa bak,” “halayık oldun ama?” gibi.

Çocukları Afrika kökenli kadınlara vermekle korkutan anneleri hatırlarım, yaramazlık yapan çocukları “Halayık Fatma’yı” ya da “Gara Fatma’yı” çağırmakla tehdit ederlerdi.

Tabii halayık kelimesi zamanla bütün siyah kadınlar için kullanılmaya başlandı. Masum bir sıfatmış gibi (İtiraf ediyorum ben de çok kullandım).

Peki halayık ne demek? Çoğumuz bu kelimenin sadece esmer kadın demek olduğunu sanırız. Ama Türk Dil Kurumu “halayık” kelimesinin kadın köle ve cinsel amaçlar için kullanılan “cariye” anlamına geldiğini yazar!

Farz edelim, ilginç bir kıyafet giymiş Afrikalı öğrenci yanınızdan geçerken, arkadaşınızın “bak şu halayıcığın kıyafetine” dediğini düşünün. Kız sizi duyup “halayık” kelimesinin anlamını sorarsa, ne yapmak lazım sizce? Hade birine anlattık. Binlerce Afrikalıyla yaşadığımız bu coğrafyada halayık kelimesini kullanmak ne kadar doğru olur?

Kelimenin anlamını öğrendikten sonra o kelimeyi kullanmamak gerekir değil mi? Özellikle, o nitelemeyi yaptığınız kişi bundan rahatsız olduğunu söylerse!

Bazı kelimeler, imgeler o kadar sorunsuz içselleştirilir, normalleştirilir ve “zararsızlar” kategorisine konuşlandırılır ki, günlük hayatta kullanılan masum bir sembol veya kelime, bir gün gelir ve kullanıldığı bağlam, zaman ve değişen durumdan dolayı bazı insanlar için çok “rahatsız” edici bir imgeye dönüşebilir!

Dünya değiştikçe, kavramlar ve ifade şekilleri yeniden ve tekrar düzenlenir. Bakınız ABD’de Christof Colombus heykeline ne oldu? Latince siyah anlamına gelen Negro kelimesi, son yıllarda “hakaret” olarak sayılmaya başlandı başta Amerika olmak üzere tüm Dünya’da.. İngiltere’de Churchill heykelini polis korumaya aldı. Eylemciler devirebilir diye. Sanırım heykelin orada kalması için tekrar bir referanduma gidilecek.

Yüzyıllardır süren sömürgeciliğin, köleciliğin, ırkçı siyasetlerin ve eril beyaz iktidarının her çeşidinin sorgulandığı bir dönemden geçiyoruz. Yıllarca seslerinin duyulmamasının, görmezden gelinmekten bıkan, horlanan kesimlerin ayağa kalkışıdır bu. Siyahların, kadınların, eşcinsellerin ve günlük hayatta görmezden geldiğimiz herkesin!

Televizyonda ABD’deki eylemleri görünce Afro-Kıbrıslı bir arkadaşımı aradım. Ona “halayık” denilmesinden rahatsız olup olmadığını sordum. “Tabii ki rahatsız olurum, köle ve üstelik seks kölesi olarak kim çağırılmak ister ki Mete” dedi. Fark etmeden yüzüm kızarmıştı. Aklıma şaka yollu başka Afro Kıbrıslı arkadaşlarıma, “halayık!” deyişim geldi.

Ne kadar da bugüne kadar “art niyetli” kullanmış olmasam da o kelimeyi.

Yine de hepsinden Özür dilerim!

 

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar