Bu analizimde sizlere Devlet ve Yerel Yönetimlerde gelişim politikası olması gereken fakat genel olarak Kuzey Kıbrıs’ta özelde de Güzelyurt’ta 43 yıldır bunun tam tersinin yapıldığı bir konudan bahsedeceğim.
‘Çamur At İzi Kalsın’ mentalitesinden uzak davranarak analiz ve eleştiri yaptıktan sonra bu konunun nasıl şehirlerimiz için verimli hale getirilebileceğinden söz etmek istiyorum.
1974 ten sonra Kıbrıslı Türkler doğup büyüdüğü köylerini ve şehirlerini terk ederek güneyden kuzeye , Kıbrıslı Rumlarda ayni şekilde kuzeyden güneye göç etmişlerdir.Tabi ki de göç ederken belli başlı tarihi ve manevi değeri olan yapılarıda doğal olarak yanlarında götürememiş ve göç ettirildikleri yerleşim yerlerinde bırakmak zorunda kalmışlardır.Buna en önemli örnekleden birisi ise Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türklerin mezarlarıdır. Bu analizde Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumların karşılıklı hassasiyetlere karşı iki toplumunda kendi bölgelerindeki mezarlara gerekli saygıyı gösteremediklerini düşünüyorum.Fakat Güney Kıbrıs’taki rumların adım atmasından önce bizim kendi ev ödevimizi yapmamız gerekmektedir.Bu bağlamda kendi bölgemde bir özeleştiri yapacak olursam; rumlardan kalan rum mezarları bakımı ve idamesi 1976 yılında kurulan 42 yıllık Güzelyurt Belediyesi ve 1983’ten sonra 35 yıllık Resmi Devlet Dairesi Kurumlarının uygulamalarına bakıldığı zaman genel bir başarısızlık olduğunu görebiliriz .
O dönemde savaş sonrası Güzelyurt’a yerleşen Kıbrıslı Türkler bu psikoloji ile aslında biraz doğal olduğunu da düşündüğüm milliyetçi tavırlar sergileyerek birçok mezarın mozaikleri kırmış ve parçalamıştır. Sonuç olarak yeteri kadar bunları koruyamamış ve hatta yok etmiş durumdayız.Mentalite olarak da hiçbir Hükümet veya Belediye yönetimleri bu konunun bir insanlık suçu işlendiğinin ciddiyetine varmadan hiçbir şekilde bu eski rum mezarlıklarını yenileme ve bakım çalışmalarına girmemiştir.Birçok köyde mezarlar kendi haline bırakılırken , özellikle de Güzelyurtun göbeğinde Şehit Turgut Ortaokulunun yanında bulunan eski rum mezarlığı insanlık ayıbımız olarak yerini almış durumdadır. Karşısındaki Güzelyurt İtfaiye Şubesinin itfaiye araçlarını park edecek yeri olmadığından mezarlıkların üzerine beton dökerek araç park yeri oluşturulmuştur.Ayrıca Güzelyurt Belediyesi de kendine bunun arka tarafına belediye iş makineleri için üstü kapalı araç park yerleri oluşturulmuştur ve mezarlık ortasında bulunan eski şapel de Belediye işçilerinin malzemelerini koyduğu ve yemeklerini yediği bina olarak kullanılmaktadır.Bu uygulamalar tamamıyla çağ dışıdır ve kabul edilmesi mümkün değildir .Bir an önce bu kurumların buradan taşınarak başka yerlere yerleşmesi gerekmektedir . Tabiki başka birçok bölgede de mezarlar mevcuttur. Bunlara örnek olarak;
*Akçay-Bostancı yolunun Bostancıya girişindeki soldaki mezarlık
* Güzelyurt Üner Berkalp Stadının Batısında yeni oluşturulan açık pazar alanının kuzeyinde küçümsenmeyecek alana sahip rum mezarlığı
*Zümrütköy içerisinde benzin istasyonu çaprazında da ölü yıkama yeri ve bir adet rum mezarlığı mevcuttur.
Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Peki bütün bu eski mezarlıklar nasıl değerlendirilebilir ?
Var olan mezarların yerleri tespit edilip tekrardan mozaikleri yenilendikten sonra iyi bir peyzaj düzenlemesi ile 12 ay yeşil kalan ve yükseğe uzayabilen cinste ağaçlar dikilerek kentimizde yeşil alanlar yaratabiliriz.Böylece karbondioksit salınımını azaltmış ,doğal yaşam alanı yaratmış oluyoruz.Mezarların yenilenmesi ile Rum ailelerin atalarının mezarlarını ziyaret etme olanağı sunmuş ve bu vesile ile de şehrimize turistik bir olguda getirmiş olunacaktır.
Ayrıca birçok mezarlığın içerisinde ölü yıkama binası ya da adak için bulunan şapelleri restore ederek tarihi binalarıda gelecek kuşaklara aktarmak en asil görevlerimizden olmalıdır.