Gözüme kestirdiğim bir kız vardı - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
Röportaj

Gözüme kestirdiğim bir kız vardı

Gözüme kestirdiğim bir kız vardı

Ali Atamer: Aygün teyzeciğim bize kısaca kendinden bahseder misin?
Aygün Y:
İsmim Aygün Yahi. 74 yaşındayım. Pile’de doğdum. Atalarımız da Pileliydi.
Ali Atamer: O zamandan günümüze Pile’de yaşama dair neler değişti?
Aygün Y:
O zaman Rumlarla garışır gave içerdik. Birbirimizin düğünlerine giderdik. Ama şimdi ayrıldık. Kopmalar oldu haliyle. Çocukluk zamanımdaki Pile çok güzeldi. Rum arkadaşlarımınan mahallede saklambaç oynardık. Demetlerin arkasında oyun oynardık. Bayramlarda salıncak gurardık. Günlerimiz öyle geçerdi.


Ali Atamer: Ali Kerim dayıcığım dilersen biraz da seni tanıyalım.
Ali Kerim Y
: 1933 Pile doğumluyum. Hep Pile’de yaşadım. Çift sürerdik, davar beklerdik. 8 yaşından sonra başladık bu işlere. Sabahları okula giderdim akşamüstü de işe giderdik. Gençlik zamanlarımızda köyden pek dışarı çıkamazdık. 55’ler, 63’ler çoğu şeyi yaşamamızı engelledi. Aygün teyzenizinan çocukluktan beri oyunlar oynardık. Beraber büyüdük sayılır.
Ali Atamer: Çocukluk arkadaşlığı evliliğe nasıl dönüştü. Bu güzel hikayeyi dinleyebilir miyiz?
Ali Kerim Y:
Aile öyle karar verdi. Ama öncesi ben söyledim büyüklere ki isterim gendini.
Aygün Y: O zaman herkes hısım akraba alırdı, dışarı gız verilmesin diye. Adet öyleydi. Eyi bir gelenek değildi ama napacan. Bana sorduklarında “evet” dedim. Babam istemezdi aslında ama başka büyükler “al bu oğlancığı da eyidir” dediler. Gendi elleriminan gave ağırladım. Biraz da heyecanlıydım. Çünkü anne evinden gidiyordum. 18 yaşında nikah oldum. 1954’te gıydık nikahı 3 sene da nikahlı galdık.
Ali Kerim Y: Benim gözüme kestirdiğim bir kız vardı ama Aygün Hanım akrabadır diye onu isteylim dedik.
Ali Atamer: Nişanlılık-nikahlılık dönemleriniz nasıl geçti?


Aygün Y: 1954’te gıydık nikahı. Ayağa basma adeti o zaman da vardı. Ve ben bastıydım Ali dayınızın ayağına. Nice bu ömür boyu sözün geçermiş. Nikahlılık dönemi çok güzel geçti. Ama gezme diye bir şey yoktu. Otomobil dahi yoğudu gidesin bir yerlere. Bazen binerdik basa giderdik İskele’deki sinemaya. Birbirimizi o dönemde iyi tanıdık. Artık derdim “bu bey” bana göredir. Gerçi biraz çapkınlığı vardı ama o dönemlerde bıraktıydı artık.
Ali Kerim Y: Ma o zaman ne yol, ne su ne da elektrik vardı. Kapalı bir hayat yaşardın. İstesen da yapamazdın. Düğün fotoğrafımız bile bir Rum’un arabasıynan İskele’de Dimitri adında bir Rum fotoğrafçıda çektik.


Ali Atamer: Düğün öncesi hazırlıkları nasıl tamamladınız?
Ali Kerim Y:
Ben ırgatçılık yapar, gazandığım paranın bir kısmını da harçlık verirdim gendine. O da biriktirirdi. İster elbise istersa eşya alırdı.
Aygün Y: Gece da lambacığın önünde nakış işlerdik. Deden da evini bitirdi. 1957’de evlendik.
Ali Atamer: Düğün töreninizi Kıbrıs örf ve adetlerine göre mi yaptınız?
Ali Kerim Y:
3 gün yemeli içmeli düğün olurdu. Sabahları güveyinin yardımcılığını yapan 2 tane sağdıç vardı. Bunlar sabahtan davul-zurna ve kemane eşliğinde kollarına kırmızı mendil bağlar, yanlarına aldıkları gamışınan köydeki evlerden topladıkları tavşan, bulli artık ne verirlersaydı asarlardı o gamışın üstüne. Gazanlarda yemek olur ve misafirlere ikram edilirdi.
Aygün Y: Cuma gecesi başlardık kına gecesiynan. Gece yatsısı olurdu. Büyük havlının içinde oyun oynanırdı gelinde izlerdi. Kına yakılırdı orda. Gadınlar içerde erkekler dışarıda oynardı. İmitri denen Rum kemane çalardı. Gözleri görmezdi. Bir da kör Hüseyin vardı rahmetli. Döpleği çalan da Şefika hanımdı. Düğün yemeğimiz ise fırına badadez gorduk hem da magarına. O beyaz gelinliğimi 3 gün sürüdüm yerlerde. Ayşe Hanım diye biri gelirdi İskele’den gelin başı yapsın. Dolma dolma yaptıydı saçlarımı. Evvelki düğünler daha güzeldi.
Ali Kerim Y: Aldınız götürdünüz bizi eskilere be çocuklar. Ma çoğu şeyi unuttuk. Çünkü savaş yıllarında yaşadığımız karışıklıklar çoğu şeyi unutturdu bize.
Ali Atamer: Yaşamınızı bu denli etkileyen ve güzel şeyleri unutturan karışıklıklar nelerdi?
Ali Kerim Y:
1968 yılına gadar çok güzel geçti ama ondan sonra Rumun zulmüne fazla dayanamayıp Pergama’ya (Beyarmudu) gitmek zorunda galdık. Hanımlarımızı ve çocuklarımız oraya yerleştirdik. Ama biz Pile’de nöbet tutardık. Her gün da hanımlarımızdan biri yemek yapmaya gelirdi. Çok zor günler geçirdik. 3-4 gün de bir gider görürdük çocuklarımızı. Vatan millet sevgisi daha önemliydi.
Aygün Y: O zaman 4 çocuk vardı. Onlarınan zordu tabii yaşamı sürdürmek. Rumlarınan iyi arkadaşıdık. Ama 63’ten sonra bozuldu ilişkiler. Kendimizi savunacak silahımız da yoğudu. Gazanlarda sıcak su gaynatırdık da beklerdik Rumlar geçsin da dökelim başlarından aşşağa.
Ali Kerim Y: Biz hissederdik ki kötü günler yaşayacayık. Hep diken üstünde hep gayle çekerdik. Ama biz da cesurduk yani. Çok dikkatli yaşadık ta Pergama’ya giden gadar. Bizim evlilik umurumuzda değildi. Vatanı düşünürdük. Akşam gider sabah gelirdim eve. Hanım da gızardı bana nere giden söyleyemezdin. Zannederdi başka birine giderim.
Ali Atamer: Bir yastığa 59 yıl baş koydunuz. Dönüp geriye baktığınızda bir ömre neler sığdırdınız?
Aygün Y:
Bütün acılara zorluklara rağmen biz gene yaşardık sevgimizi. Dedeniz 1 numara adamdı. Birbirimizi bulduğumuz için şanslıydık. Yemeği hala daha bugün oldu istediği saat hazırdır. Ne mızırlığı var ne de gavga şamata yaparık.
Ali Kerim Y: Bizim savaş yıllarından vaktimiz olmadı ki tartışalım. Ama neneniz biraz mızırdı. Geç gelirdim diye biraz söylenirdi. Bence biraz güzel deliganlıydım diye kıskanırdı da ondan söylenirdi. Ama şimdiki gençler paradan gavga ederler ve ne yazık ki boşanırlar.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar