Genel Seçimimiz sonrası düşündüklerim - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Köşe Yazarları

Genel Seçimimiz sonrası düşündüklerim

Ben insanı “insan” olduğu oranda severim. Eldeki işi yapabilme kapasitesi başka, sevmek başka. Bunu anlatabilmek için DAÜ’de öğretmenliğim sırasında sizlere peşinen başımdan geçen bir olayı anlatmada fayda görürüm. Bir ara eniştem rahmetli Osman Örek ile ayni öğretmen odasında mesai yaptık. İmtihan sonrası kapı çaldı, 50 yaşlarında bir hanım kapıdan başını uzattı ve Ünal bey kimdir diye sordu. Benim dedim. Sinirle içeri girdi, açtı ağzını, yumdu gözünü. Ben filan kız talebenin annesiyim dedi ve arka arkaya ekledi. Kızım imtihan öncesi sabahlara kadar çalıştı, ben şahidiyim. Nasıl olur da siz onu sınıfta bırakır ve bir yılını heba edersiniz? Bu insafsızlık değil mi? Ben bayanı soğukkanlılık ile dinlerken, Osman bey dayanamadı ve o hicivli yanı ile söze karıştı. Öyle ise hanım dedi, siz kızınızı imtihan edip not vereydiniz. Kadıncağız daha da sarsıldı, yüzü daha da kızarmıştı. Kadını acıdım, otur sana söyleyeceklerim var dedim. Soğuk bir meşrubat ısmarladım. Bak dedim, kızınla ne kadar övünebilirsen azdır. Bir kere kızın çok hanım, terbiyeli ve saygılı, yardımsever, hem de fiziken çok güzel bir kız. Tanrı ve siz ona çok iyi meziyetler bahşettiniz, ancak kızınızın akademik kabiliyeti yok. Bu dünyanın sonu değildir. Bak bana, ben istesem de futbolcu veya boksör olabilir miyim? Kadın yatıştı, gelecek defa inşallah deyip, sakince çekip gitti. Ha, meziyet çok, alınmaca yok. Zaten aşağıdakiler yalnız benim görüşüm, katılmaya bilirsiniz.
Seçim neticesi üzüldüklerim:  Görüşlerini tasvip eder veya etmem (ki ezici bir çoğunluğunu ederim) bir İzzet İzcan’ın adaletsiz seçim barajının gazabına uğrayıp kendisinin veya partisinden birinin Meclise girememesi, o sesin de Mecliste temsil edilmemesine üzüldüm. Bunun tersi, bir Zorlu Töre’nin her ne kadar da dar görüşlü, katı şekilci milliyetçiliğine ve de hatta, çok gerilerde kalma 17’nci asır “merchantalist” zihniyetine ( ticari ulus devlet, komşularını yok etmeye çalışıp kendisinin zenginleşip askeri üstülük etmeye çalışan kındırıkçılığa) rağmen Mecliste o sesin de olması beni üzmedi, hatta sevindirdi. Küçük ülke ve sosyal tabuları çok bu ülkede, seçim propagandalarının meyhanelerde, kahvelerde, mezarlıklarda, düğünlerde yapıldığı bu ortamda kadınlarımızın Meclisimize yalnız 3-4 milletvekili sokabilmeleri beni derinden üzdü. Nüfusumuzun yarı beyin gücünü heba etmekte üstümüze yoktur. Bu konuda topluma katkı yapacak çok bayanla muhatap oldum. Bilinen örnek vereyim. Bayan Özcafer’in, Ekenoğlu’nun sandıkta kalmalarına üzüldüm. Lefkoşa Belediyesini batıran, KTHY elinde patlayan, kurultayında ilkesizlikleri ve sakat düşünceleri bol, bol sergilenen, kurultay öncesi dört elle sarıldığı ekonomik programı delip kamuyu daha da yükleyen, işe göre değil, adama göre iş sağlayan bir UBP’nin bu kadar oy alıp 14 milletvekili çıkarabilmesine üzüldüm. Bildiğimiz sağlıksız sebeplerden bu kadar çok yapışkan seçmeni oluşuna ve bunun toplumun yozlaşma derecesinin göstergesi olduğuna üzüldüm. Faturanın da en ağırının, doygun, dürüst, tecrübeli ancak kapasite sorunu olan bir İrsen Küçük beye çıkarılmasını da acıyacak derecede aşırı buldum. Yönetimde kalitenin bir ülke halkı ve geleceği için çok önemli olduğunu bilen bir kişi olarak, bu yönde kapasite zafiyeti aşikar olan iki kişinin politik arenamızda en yüksek mevkilere taşınmasına sebep olan ve de Kıbrıs meselesi gibi hayati bir konuda fikir beyan etmeyip, bir sosyal kulüp gibi, Annan Planı’nda bitaraf kalan ‘p0litik parti’nin bu kadar milletvekilini Meclis’e gönderebilmesi, ya başkanının becerisi, ya da daha çok, seçmen zafiyeti olarak gördüm ve üzüldüm. Bazılarımızın bu seçim sonuçları Sn. Cumhurbaşkanımız Eroğlu’nun zaferidir demeleri ve hala daha temsiliyet dışı politik arenamızda Sn. Eroğlu’nun bu denli etkili olduğunu düşünmek beni ürküdür. İyi bir insan olduğu bilinen; herkesi ismi ile tanıyan; Herkese gülücük, öpücük, menfaat dağıtabilecek bir karakter. Ancak devlet adamlığına bu kadar ters bir yapının bu kadar tecrübeden sonra hala daha etkili olması, eğer doğru ise, şaşılacak bir şey. Bir kere rahmetli Çağatay’a kadar UBP yönetimi oldukça iyi idi. Sn. Eroğlu sahneye çıktı, popülizm azdı. Ondansın, bendensin politikaya, kamuya hakim oldu. Şark kurnazlığı kol gezmeye başladı. Devlet hükümet, parti bütünleşmesi oldu. Toplumda liyakat kalmadı. Yozlaşma yaygınlaştı. Cumhurbaşkanlığında da bu devam etti ise vay halimize!
Seçim neticesi sevindiklerim: Aşırı saldırganlığın, “show”un, partide seçme elemanları idare edebilme kabiliyetini gösterememenin seçmen nezdinde prim yapmamasına (programı ne kadar iyi olursa olsun, trend yukarı dahi görülse) ne sevindim, ne de üzüldüm. Yine de Sn. Çakıcı’nın Mecliste faydalı olacağına inandığım için kazandığına sevindim. En çok sevindiğim Meclisin %40’nın üzerinde pırıl, pırıl gençlerle yenilenmesi. Seçmenin artık bu böyle gitmez, değişim şart diyip, bu akımı başlatması. Bu seçmen en az beş kişi daha sandıkta bıraksa idi, Mecliste toptan temizlik olacaktı. Biri Lefkoşa belediye krizini yönetmesi gerekirken ortada görülmeyen, ancak vatandaşlık ve arsa dağıtmada ortaya çıkan, o zamanki belediyelerden sorumlu bakan; diğeri Rum’a göndermeden başka iş yapmayan ve de vatandaşa ahmak damgası vuran ile politikayı meslek edinmiş ancak miadını doldurmuş, çok okuyan, güzel laf etme kabiliyetleri olan, bizi bilgilendiren, ancak statükoyu yıkacağız diye yola çıkıp tersini yapan,  suistimalleri hesaba çekmeden, 3’lü kararnameleri kaldırıp sistemimize liyakatı getirmeden bile çekinen, adaleti ıskalayan iki güçlü CTP kıdemlisi.
Bu bize uygun olmayan parlamenter sistemde, gençlerin de bizi sukutu hayale uğratması bu topluma maalesef son darbe olacaktır. Gençler tecrübesizliklerinde, ümit edeyim ki, sistemimizin değişmesi gerektiğini geç anlamazlar ve vatandaşa ve da kendilerine yazık etmezler.
Bu görüşlerim kimsenin gücüne gitmesin. Art niyetim yoktur. Benim de bu hayatta birçok dalda belki de herkesten çok kapasite zafiyetim vardır. Ustalık bunu aynada görebilmek ve mukayeseli avantajlarına yoğunlaşmaktır. Topluma ve kendine yapabileceğin en büyük iyilik ve üretkenlik ve de milliyetçilik budur.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar