Downer, ortak metin üzerinde çalışılmalı - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Mart 28, 2024
Kıbrıs

Downer, ortak metin üzerinde çalışılmalı

Downer

 

Fileleftheros gazetesi “Türkiye Yüzünden Reçete Bozuldu” başlıkları altında verdiği haberinde, “Kıbrıs Türk tarafının, Rum tarafının ortak açıklamaya ilişkin önerisini resmen reddetmesinin ardından Türklerin niyetinin görüşmeleri sonlandırmak olduğunu” iddia ederken Türkiye’de son dönemde yaşanan gelişmeler ışığında Kıbrıs sorununun Türkiye’nin gündeminde ilk sırayı almamasının, perde gerisinde hareket edenlere durumu değiştirme konusunda fazla imkan bırakmadığını iddia etti.


Gazete, BM’nin, ABD ve İngiltere’yle, bir girişimde daha bulunulması gerektiği konusunda uzlaşıya vardıklarını ve bu plan çerçevesinde, BM Barış Gücü UNFICYP’in görev süresinin uzatılmasına ilişkin raporun onaylanmasını Ocak ayı sonuna ertelediklerini belirtirken İngiltere’nin, UNFICYP raporuna, üzerinde uzlaşı olsun yada olmasın, ortak açıklamaya ilişkin değinme eklenmesini istediğini öne sürdü.

UNFICYP raporunun onaylanmasına kadar ortak açıklamada bir gelişme yaşanmaması durumunda liderlere çaba göstermeye devam etmeleri çağrısında bulunulacağı ve tarafları görüşmelere yeniden başlamaya mecbur bırakmak için Güvenlik Konseyi Başkanı’nın Kıbrıs sorununa ilişkin açıklama yapması fikrinin de gündemde olduğu ifade edildi.

Gazete, Downer’in, Güvenlik Konseyi’ni bilgilendirmeden önce, 12 Ocak’ta adaya geleceğine ilişkin bilgiler bulunduğunu belirtirken “çözümün temelini betimleyecek, kısa ve öz bir ortak açıklamada anlaşmaya varılmasından söz edildiğini”, Kıbrıs Rum tarafının bunu görüştüğü, BM’nin buna olumlu baktığı, Türk tarafının görüşünün ise bilinmediğini iddia etti.

Kathimerini gazetesi ise, 12 Ocak’ta adaya gelmesi beklenen Downer’in birkaç günlüğüne temaslarda bulunacağını ve hedefinin “tipik ortak açıklama” yapılması olacağını iddia etti.

Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in 13-17 Ocak tarihleri arasında İngiltere’yi ziyaret edeceğini hatırlatan gazete, bu sebepten ötürü Downer’in 12 Ocak’ta adaya gelmesinin Kıbrıs Rum tarafı için uygun olup olmayacağının gündemde olduğunu yazdı.

Habere göre Downer adaya gelişinde, taraflar özlü bir ortak açıklama metninde uzlaşamadıkları için tarafların en azından tipik bir açıklamada uzlaşmaları ve ortak açıklamaya engel olan konuların da, uluslararası faktörlerin ve diğer unsurların da yer alacakları bir süreçte, yani müzakerelerin al-ver kısmında ele alınması fikrini ileri götürecek.

Downer’in 12 Ocak’ta adaya geleceğinin kesinleşmesi durumunda Anastasiadis’le gerçekleştireceği bir görüşmenin ardından daha kısa bir ortak açıklamada uzlaşı sağlanabilmesi için tarafların müzakerecileriyle görüşmelere başlamasının öngörüldüğünü yazan gazete, Downer’in 22 Ocak’ta Güvenlik Konseyi’ni bilgilendireceğini belirtti.

Gazete ayrıca, Rum Ulusal Konseyi’nin 8 Ocak Çarşamba günü toplanarak Kıbrıs sorunundaki gelişmeleri ve uygulanması olası senaryoları ele alacağını da hatırlattı.

ORTAK AÇIKLAMA VE ÜÇÜNCÜ PARAGRAF

Politis gazetesi: “2014. Güven Yılı Mı?” başlığı altında verdiği haberinde, ortak açıklamada uzlaşıya varılması çabalarının, Türkiye’deki siyasi krizin gölgesinde yeniden başlayacağını ve ana konunun, artık “meşhur olan 3. paragraf olacağını” iddia etti.

Gazete, aşağıda verdiği ve devletin egemenliğine ilişkin paragraf konusunda, “genel olarak uzlaşıya varıldığını, Kıbrıs Rum tarafının bunu olduğu gibi kabul ettiğini ancak Kıbrıs Türk tarafının yaptığı son bir eklemenin nihai uzlaşıya varılmasına imkan tanımadığını” iddia etti.

Gazete söz konusu paragrafı şu şekilde verdi: “ Çözüm çerçevesinin temeli, Güvenlik Konseyi’nin ilgili kararları ve doruk anlaşmalarında öngörüldüğü şekliyle siyasi eşitliğe sahip iki toplumlu iki kesimli federasyon olacak. BM ve AB üyesi olan Birleşik Kıbrıs, tek bir uluslararası yasal kişiliğe (single international personality) ve Kıbrıslı Rumlarla Kıbrıslı Türklerden kaynaklanan ve tüzüğü uyarınca tüm BM üyesi ülkelerin faydalandığı egemenlik olarak belirlenen tek egemenliğe (single sovereignty) sahip olacak. Federal yasayla düzenlenen tek bir vatandaşlığı (single citizenship) olacak. Birleşik Kıbrıs’ın tüm vatandaşları ayrıca ya Kıbrıs Rum yada Kıbrıs Türk oluşturucu devletçiğinin vatandaşları olabilecekler. Bu rejim tamamlayıcı nitelikte olacak ve hiçbir şekilde federal vatandaşlığın yerine geçemeyecek”.

Gazete, yukarıdaki paragrafa bakıldığında, Kıbrıs Rum tarafının, Kıbrıs Türk tarafının bazı endişelerini gidermek için bazı “kuyrukları” kabul ettiğinin görüldüğünü iddia ederek buna örnek olarak, “günümüzde Kıbrıs’ta yaşayan binlerce AB vatandaşı ve dini grupların olmasına karşın, Kıbrıslı Türklerin Kıbrıslı Rumlarla birlikte Kıbrıs halkını teşkil ettiklerine ilişkin açık ifadeyi kabul etmesini” gösterdi.

Anastasiadis’in “iç vatandaşlık olacağını da kabul ettiğini ancak bunun tamamlayıcı olacağı ve federal vatandaşlığın çürütemeyeceğini netleştirdiğini” yazan gazete, Kıbrıs Türk tarafının bu paragrafa “hiçbir toplum diğeri üzerinde egemenlik talep edemez (one community can not claim sovereignty over the other)” ifadesini eklemek istemesiyle sorunun ortaya çıktığını öne sürdü.

Gazete, bu eklemenin Kıbrıs Rum tarafınca kabul edilmediğini ancak BM tarafından anlayışla karşılandığını belirtirken Kıbrıs Rum tarafının “tek egemenliği korumak ve ‘hiçbir oluşturucu devletçiğin egemenliği olduğunu iddia etmemesini’ sağlamak amacıyla” buna karşılık, Kıbrıs grubunun toplantısı sonrasında, “hiçbir tarafın diğer tarafın yetkisini yada otoritesini talep edemez (neither side may claim authority or juristiction over the other)” ifadesini önerdiğini iddia etti.

“KELİMELER SAVAŞI”

Gazete, “tüm bu kelimeler savaşının arkasında Kıbrıs Türk tarafının 1964 yılında olanlara ilişkin endişelerinin yer aldığını” belirterek , Kıbrıs Türk tarafından önemli bir diplomatın gazeteye yaptığı açıklamada şunları söylediğini yazdı:

“O zaman, Kıbrıs Türk toplumu, size göre ayrıldı yada koptu, bize göre ise kovuldu. Bu geçmişte kaldı. Bizim tarihten öğrendiğimiz, 1964’ten beridir tanınmayan bir toplum yada devlet olduğumuzdur. Bunu günümüzde yeniden yaşamak istemiyoruz. Eğer parçalanırsa yeniden tanınma ve devlet varoluşu aramak için yollara düşeceğimiz bir devlete ait olmak istemiyoruz. Birçok Kıbrıslı Rum’un söylediği gibi, ayrılmak isteyeceğimizi söylemiyoruz. Hayır, BM ve AB üyesi olarak federasyon içerisinde yer alma her türlü çıkarımızadır. Ancak bu devletin işlememesi durumunda yeniden Çingeneler toplumu olmak istemiyoruz”.

Gazete, Kıbrıs Rum tarafının ise, Kıbrıslı Türklerin bu cümleyi bilinçli olarak ortak açıklamaya dahil etmek istediklerini ve Kıbrıslı Türklerin en ufak zorlukta ayrılarak kendi devletlerini yaratacaklarını düşündüğünü belirtirken, BM’nin ise “yapıcı belirsizlik” mantığını güderek, Kıbrıs Rum tarafını kızdıran bir biçimde, bu görüş ayrılığının çok da ciddi olmadığını düşündüğünü öne sürdü.

Kıbrıs Rum tarafının endişelerini giderecek başka ifadelerin, çalışma yapılan diğer belgelerde yer aldığını ifade eden gazete, örneğin “hiçbir toplumun  federasyondan ayrılma yada başka bir devletle birleşme hakkı olmadığının net biçimde ifade edildiğini” vurguladı.

Gazete, ayrıca Kıbrıs Türk tarafının, “Birleşik Kıbrıs’ın, yeni başvuru yapılmaksızın, BM’nin ve AB’nin üyesi olmaya devam edeceğini kabul ettiğini, bunun da Kıbrıs Rum tarafının Kıbrıs Cumhuriyeti’nin federasyona dönüşümü teorisini tatmin ettiğini” belirtti.

Habere göre yabancı bir diplomatik kaynak, Kıbrıs Rum tarafının endişeleri konusunda gazeteye şu açıklamada bulundu:

“Hiç kimse, bir anlaşmada,bazı gurupların ait oldukları devletten ayrılma niyetlerini göz ardı edemez. Belçika, İspanya’nın Katalonya bölgesi ve İngiltere’deki İskoçya bu gösterilebilecek örneklerdir. Eğer kendimize karşı dürüst olmamız gerekirse, Kıbrıslı Rumlar en büyük kumarı 2004’te AB’ye katılmakla kazandılar. Ülkenin yeniden birleşmesindeki en büyük kumar ise Kıbrıslı Türklerin de fonksiyonel ve tam olarak AB’ye katılmalarıdır. Bu durumda, çıkabilecek herhangi bir sorun artık Kıbrıs sorununu değil, Avrupa sorunu olacaktır. AB’nin de bu tür ayrılmaları istemediği ve buna hazır olmadığı da aşikardır”.

Diğer gazeteler konuya ilişkin haberlerini şu başlıklarla yansıttılar:

Alithia:” Müzakereler Ban’ın Elinde – Müzakerelerin Kısa Bir Ortak Açıklamayla Yada BM Genel Sekreterinin Duyurusuyla Başlaması Şu Anda Hakim Olan İki Senaryo”.

Mahi: “Lefkoşa B Planına Hazırlanıyor – Sorumluluğun Yükü Downer’e”

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar