DEVLET NEDEN VAR? - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 20, 2024
Köşe Yazarları

DEVLET NEDEN VAR?

Bedia BalsesBedia Balses

Yine bir seçim geliyor. Önceki yıllarda seçimle bir şeylerin değişeceğine inanan Kıbrıslılar “benim adamım gelsin, işim olsun” görüşüne evrilmiş durumda. Artık uyuşturucu, döviz, kriminal suçlar, rüşvet, peşkeş çok da rahatsız etmiyor insanları. Bu gibi konulara karışan isimlerin saygı gördüğü, önlerinde ceket iliklendiği ve aday oldukları zaman şimdi.

Bunda seçmenin suçu yok mu? Aslında bu görüntü tamamen ülke seçmeninin aynası. Nüfus yapısı değişen, örf, adet, anane ve en önemlisi değerlerini kaybeden, satan insanların iktidarları da kendileri gibi olur. Sistematik bir şekilde ülkenin demokrasisi yaralandı ve iktidarlara bağımlı vatandaşlar çıkar ilişkisi ile partilerin organlarını oluşturmaya başladı. “Senin partin geldiğinde sen, benim partim geldiğinde ben”  hesaplarına döndü durum.


Hem bu düzenden şikayet eden, hem de nemalanmak için el-etek öpen insanlara dönüştürüldük yıllar içinde.

Liyakatsizlik aldı başını gidiyor. Kadroların “yakışmayan” kişilerce doldurulup, değerli beyinlerin bir kenara atıldığı bir zamana geldik. Çocuklarımızın yüzüne bakacak yüzümüz kalmadı.

İki cümle kuramayan, insan sevgisinden yoksun, doğayı korumayan, gailesi çocuklar, insanlar olmayan, çıkarcı, düzenbaz, partizan, yalaka  kişiler artık göz bebeği.

Çocuklarım büyürken ister istemez kendi çocukluğuma dönüyorum. Ben yokluk zamanlarının, sadeliğin, iletişimin, güzel insanların çocuğuyum. O zaman da partizanlık, haksızlık, düzenbazlık vardı, doğrudur. Ancak kirlenme hiç bu kadar hissedilir olmamıştı. En azından okullarımız, öğretmenlerimiz, komşularımız, yollarımız, sokaklarımız sağlamdı, güvenilirdi.

Bizler sokaklarda oyun oynayarak büyüyen çocuklardık. Anne-babalarımız birinin bize uyuşturucu ya da sigara verebileceği, taciz edebileceği, yoldan alıp götürebileceği ihtimalini akıllarına getirmezlerdi.

Okula giderken bizi otobüs şöförümüze, köyün abilerine, ablalarına  teslim edip, bakarak olmaları istenirdi.  Anne ve babam bahçeden geldiklerinde bedenlerinde sadece iş yapmış olmanın yorgunluğu olurdu. Şüphe onların içini kemirmezdi.

İlkokula gittiğimde öğretmenimiz her öğrencinin bardağını, tabağını, kaşık, çatalını evden getirmesini istemişti. Annem bizimkilerin arkasına managülle (oje) adımızı yazardı. Bardaklarımızla sabah sıcak süt sırasına girerdik.  Kazanlardaki sıcak sütle başlardık güne. Dudak kenarlarımızdaki lezzetli beyazlıkla bol oyunlu, bol kahkahalı sabahlar başlardı okulumuzda.

Fatma abla yapardı yemeklerimizi. En güzel “mika” tabaklarımızla sıraya girerdik. Benim kırmızı horoz laleli tabağım vardı. Ona gözüm gibi bakardım. Sanki içindeki kırmızı horoz laleleri her gün daha da gösterişli açardı.

Tadını beğenmediğimiz yemek hiç olmazdı. Hiçbir yemeği beğenmemezlik etmezdik. Okulda arkadaşlarımızla yediğimiz o yemeklerin tadı hiçbir yerde yoktu. Eşit olmanın adaleti o yemeklerdeki porsiyonlarda ve aynilikte gizliydi. Tabağı, bardağı olmayan, getirmeyen veya ailesi kötü durumda olan çocuklara kimselere sezdirmeden öğretmenlerimiz renkli ve güzellerini sağlardı.

Okulun bahçesinde kendimize ait ağaçlarımız, güllerimiz vardı. O ağaçlara, çiçek bahçelerine bir tahtacık diker ve üzerine adımızı yazardık. Bakımından biz sorumlu olurduk. Ah bu ne büyük bir gurur, ne güzel bir sorumluluktu.

Okulda kalsiyum tabletleri dağıtılır, fakir çocuklara  yardım edilir, aşı için sağlık ekipleri ve dişçiler gelirdi. Herkes eşit şartlarda eğitim alırdı. Sınıfımızın nüfusu 20’leri geçmezdi. Öğretmenlerimiz hepimizin adını, özelliklerini, aile yapısını bilirdi.

 

—-

Yıllar geçti. Anne oldum, çocuklarım büyüdü, okula gittiler. Değişen Kıbrıs’ta git gide tatsızlaşan ve bir türlü alışamadığım uygulamalar ortaya çıktı. Aileler değişti öğretmenlerle birlikte. Onlar değişince çocuklara yansıdı.

Vatandaşlar “oy” ile tehdit edilirken en büyük darbeyi de eğitim aldı.

Yukarıda basit gibi görünen ve aslında “sosyal devlet” anlayışının sadece basit bir kaç örneğini yazdığım pek çok şey çocukluğumla birlikte bitti.

2022 Ocak ayında seçimler yapılıyor. Onca hükümet geldi geçti. Onca başbakan, bakan, milletvekili,  müdür, yönetici…  Tek bir insanın bile yapabileceği uygulamaları gelen hükümetler yani devletimiz çocuklarımıza sağlamadı. Aksine çocukluğumuzda olan her güzelliği kaldırdı. Devlet görevlerini yapmadıkça, devlet kurumları hantal yapısıyla vatandaşa hizmette paslı bir çark oldu. İnsanlar buna alıştı, özele koştu. Alışmak özgürlüğün en tehlikeli tehdidir. Alışmayın, alışmayalım.

Çocuklarımızı 40 küsurluk okullara muhtaç eden bu devlet, özel okulları cazip hale getirdi. Buna da alıştık. Okullarda randımanlı ders vermeyen öğretmenlerden aynı dersleri dersanelere yazdırarak, okkayla para ödeyerek aldık ve buna da alıştık.

Eşit şartlarda öğrenim alamayan, harçlık bulamayan öğrenciler gördük ancak “devlet ne için var?” diyemedik. Ayni kişileri seçtik, saygı duyduk, koruduk. Bizden eksildikçe, çocuklarımızın geleceği yok edildikçe partizanlık arttı. Torpil düzeni bir dev olup yuttu hepimizi.  Onca seçim yaptık ve başa gelince “okullarda öğrenciler için eşit şartlar yok” diye sorumlu tutmadık kendimizi, kollarımızı sıvamadık. “Elit” ve çok pahalı okullar çoğaldıkça çoğaldı.

Pandemi döneminde on-line okul döneminde pek çok öğrenci iyi eğitim alamadı. Çoğu da sınıfta kalacak durumda olmasına rağmen devlet yeterli şartları sunamadığı için bir üst  sınıfa geçirildi.

40 küsurluk sınıflarda öğretmenler tek tek çocuklarımızı değil bir koca kalabalık görüyorlar. Yani tek tek her biri bir cevher olan çocuklara değil, bir yığına ders veriyorlar.

Bunu da sineye çektik ve alıştık.

100 yıl önce eğitimde bir çığır açan ve bugün dünyada en iyi olarak kabul edilen Finlandiya eğitim sisteminden bazı örnekler vereceğim size. Yok dudak bükmeyin. Finlandiya nere biz nere demeyin. Çünkü içinde bizim çocukluğumuzu da bulacaksınız.

Gelecek olan hükümetler, seçilecek olanlar bunları yapabilirler. Buna güçleri yeter. KKTC yi tanıtamazlarsa bile çocuklarımızı düşünerek, gaile çekerek ufak dokunuşlarla büyük adımlar atabilirler. Örnek mi istiyorsunuz. Gerçekten de yapılabilecek ve uygulanabilecek bir sistem olduğunu siz de göreceksiniz:

Finli eğitimci Pasi Sahlberg’e göre eğitimdeki başarıyı yakalamanın en önemli yolu HAKKANİYETTEN geçiyor. Sahlberg, “Eğitimde kaliteyi yükseltmek yerine eğitim eşitliğini tüm öğrencilere hakkaniyetle dağıtmak başarıyı getiriyor,” diyor.

eğitim eşitsizlik

Sahlberg’e göre Finlandiya’nın uluslararası eğitim karşılaştırmalarında hep ilk sıralarda yer almasının temel nedenleri şunlar:

  • Okulun dışındaki faktörler başarıyı büyük ölçüde etkiliyor. Kültür, politika, insanların mutluluğu iyi ise başarı da kendiliğinden geliyor.
  • Erken yaşta öğrencilere tarama ve eleme yapılmıyor.
  • İlk 9 yıl, öğrenciler aynı birliktelik içinde eğitim alıyor. Öğrencilerin yüzde 60’ı yükseköğretime devam ediyor
  • Herkese eşit eğitim imkânı sağlanırken profesyonel öğretmenler sistem içinde yer alıyor.
  • Okulların hepsinde yemek, sözel eğitim ve öğrenme ortamı eşitliği bulunuyor, sağlık-diş bakımı hizmeti sunuluyor.
  • Her öğrenciye özgü esnek bir eğitim modeli var. Standart eğitim yerine öğrenci ve öğretmene göre kişiye özel eğitim de uygulanıyor.
  • Öğretmenler özenle seçiliyor. 8.500 kişinin öğretmenlik için başvurduğu sistemde her yıl en başarılı 800 kişi seçiliyor.
  • Her öğrencinin öğrenme ihtiyacı destekleniyor.
  • Ulusal kontrol mekanizması yani sınav yok

Finlandiya’da zorunlu okula başlama yaşı 7. Yaşları ne olursa olsun, çocuklar okula kendileri yürüyerek ya da bisikletle gidiyor. Fin kültürü çocukların bağımsız yetişmesini önemsiyor. Çocuklarını okula getirip götüren, ders çalıştıran ebeveynler diye bir şey yok

Finli öğrencilere eğitim hayatlarının ilk altı yılında hiçbir şekilde not verilmiyor. Sekizinci sınıfın sonuna kadar not verme zorunluluğu yok ve öğrenciler standardize edilmiş bir sınav sistemine tabi değiller. Sadece 16 yaşındayken ülke genelinde bir sınava giriyorlar.

Öğretmenlik toplum gözünde statüsü en yüksek mesleklerden biri.

Fin okullarında spora bol bol yer var ama spor karşılaşmaları yapacak takımlar yok. Rekabet, üstünlük kazanmak Fin kültüründe değer verilen bir şey değil.

eğitim eşitsizlik

Ülkede güçlü kamu okulları var, neredeyse hiç özel okul bulunmuyor.

Finlandiya’da özel okul yok ve eğitim harcamalarının tümü devlet tarafından destekleniyor. Finlandiya’da okullar birbirleriyle rekabet etmiyor, aksine destek oluyor. Okulların hemen hemen tümünün başarı düzeyi aynı. Bu yüzden okulun bir diğerine göre ayrıcalığı yok. Eğitim ‘herkes için eşit imkânlar sağlamak’ demek. Eşitlik kavramına olağanüstü değer veriliyor. Tüm çocuklar zekâ ve becerileri ne olursa olsun aynı sınıflarda okuyor

Hade biz KKTC’ yi dünyaya tanıtamadık. Hade biz barışı yapıp, ülkemizdeki krizi çözemedik. Onu da geçtim, pahalılık bizim elimizde de değildi, tüm dünya krizdeydi.

Bunca yıl okullarda bir bardak sütü, bir kap sıcak yemeği verecek devlet yoksa neden var bu devlet?  İlçelerdeki artan nüfus için bir okul binası dikemiyorsa neyin seçimini yapıyoruz biz?

eğitim eşitsizlik

Bu kadar bet salonu, gece kulübü ve kumarhana varken, devlet çoğalan nüfus karşısında okul ya da derslik yapmıyor, çocukların eğitim alma hakkını koruyamıyorsa neden var? Çocuklarımızı devlet gözetemiyor, koruyamıyor, geleceğini düşünemiyorsa neden var? Ne için var?

Sayın Cumhurbaşkanımız için külliye yapılacak diye bir haber okundu tam bu yazıyı yazarken. Çok mu hayal ürünü olacak bilemem,  ayrılacak paranın okul yapımında kullanılmasını diliyorum cumhurbaşkanımızdan. Hatta bir öneri: Tek bir düz lisenin olduğu Mağusa’dan başlayabilir. Sınıflarda yaklaşık 45 kişi öğrenim görüyor lisenin. İsterse bu sınıflardan bir tanesine Sayın Cumhurbaşkanımızı konuk etsin okulumuz. Kendini o çocuklarımızın yerine koysun, çocuklarımızı dinlesin. Bakalım bu ülkenin öğrencileri ona neler diyecekler?

 

(Beyaz Zambaklar Ülkesinde kitabından faydalanılmıştır. Yazan: Grigory Petrov -Çeviren: Ahmet Seyrek)

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar