Değirmencioğlu'nun günlük ekonomi yorumu! - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Ekonomi

Değirmencioğlu’nun günlük ekonomi yorumu!

Değirmencioğlu'nun günlük ekonomi yorumu!

Enerji emtialarında ve elbette başta petrol fiyatlarında serbest düşüşün durması ardından “risk on” modu tüm piyasalarda hissediliyor

Bugün sonuçlancak Avrupa Merkez Bankası (ECB) toplantısı öncesinde piyasalarda büyük bir heyecan ve beklenti hakim


ECB Başkanı Draghi’nin tahvil alım programının tutarını, vadesini ve eksi seviyelerde olan mevduat faiz oranını daha da aşağıya çekmesi bekleniyor

Özellikle sermaye yeterliliği anlamında sorunları olan Avrupa Bankacılık sektörüne yönelik atılacak adımlar, iyimserliği daha da destekleyebilir

Madalyonun diğer tarafında ise “dağ fare doğrudu” bulunuyor. Draghi’nin atacağı adımların yetersiz kalması iyimserliği topyekün alıp götürebilir
USD/TL kuru riskli varlıklara olan ilginin tırmanması ile dün akşam saatlerinde psikolojik 2,90 seviyesini aşağı yönlü geçerek 2,8850 seviyesine varan bir geri çekilme kaydetti

Bugün iyimserliğin tırmanması durumunda aşağı hareket; Draghi’nin beklentiyi karşılayamaması durumunda ise yukarı hareket sertleşecektir

Fiyat seviyelerinin gelmiş olduğu nokta, orta vadeli risklere karşı veya döviz alma ihtiyacı içinde olan yatırımcılar açısında kademli bir şekilde kollanabilir

Ø  Piyasa Özeti ve Yorumu

Özellike yılbaşından itibaren, küresel mali piyasalarda yaşanan hareketli seyri yorumlamakta ciddi anlamda zorluk yaşıyoruz. FED’in 2016 yılı için 4 kez faiz artışına gideceği beklentisi ile var olan FED korkusunun, Çin cephesinde gelen negatif haberler ve Avrupa Bankacılık sektörüne yönelik sermaye yeterliliği konusunda karın ağrılarına orta doğuda patlak veren jeopolitik riskler ile gölgelendiğini görüyoruz. Özellikle Japonya Merkez Bankası’nın büyümeyi ve enflasyonu teşvik etmek adına negatif faiz uygulamasına geçmesi ardında tabir caizse kartların yeniden dağıtıldığını söyleyebiliriz. FED’in sıkı para politikasına devam etmesi durumunda doların  daha da değer kazanacağından endişe eden FED’in bile negatif faiz tartışmalarına çekilmesi, devamında, Avrupa’da bozulan enflasyon görünümüne karşı Avrupa Merkez Bankası’nın da gerek bankalara uyguladığı negatif faiz oranını (mevduat) daha da aşağılara çekebileceği hatta tahvil alım programı ile daha da likidite verebileceği gerçeğinde hareketle piyasalarda rüzgarın farklı yönlerden esmeye başladığına şahit oluyoruz. Özetle, FED’in küresel sıkınıtılar nedeniyle doların daha da güçlenmemesi için faiz artırımlarını tahmin edildiği kadar hızlı yapmayacağı, devamında Japonya ve Avrupa Merkez Bankalarından desteğin devam edeceği beklentisinin yarattığı risk iştahı, ucuzlamış tüm enstrümanlara alım getirdiğini görüyoruz. Mesela, arzın talepten daha da fazla olduğu petrolün 27 dolar seviyelerine kadar gerilemesi ardından dün petrolün varil fiyatının  tekrar 41 dolar seviyesine dayandığnı ne ile açıklayabiliriz? Söz konusu yükseliş, son 1 aylık dönem zarfında, petrolün % 53 prim yaptığı anlamıda geliyor. Enerji emtialarının geneline yansıyan bu olgu, gerek emtia ihraç eden ülkelerin, gerekse şirketlerin nefes almasına yardım ederken, hisse senedi fiyatlarında görülen yükseliş de genel olarak risk iştahını kamçılamuya başaldı. Petrol konusunda short pozisyonların hızla kapanması ardından tırmanan risk iştahının yardımı ile gelişmekte olan ülke para birimleri ve hisse senedi endekslerine para girişlerinin yaşandığını grüyoruz. Dün gerek Türk hisse senedi piyasasına, gerekse tahvillere yönelik alımların etksi ile USD/TL pisikolojik ve önemli teknik seviyelerin geçtiği 2,90 seviyesini aşağı yönlü geçerek 200 günlük ortalamaların geçtiği 2,8850 seviyesine varan bir geri çekilme kaydetti.

Aslında, yukardaki parakraftan da anlaşılacağı üzere, küresel piyasalarında var olan aşırı kapasite ve üretimin desteklenmediği düşük talebe karşı Merkez Bankalarının piyasalara mutuluk yaratarak morfin enjekte etmeye devam ettiğini görüyoruz. Petrolün sert düşüşü ardından bir noktada tepki vereceği zaten aşikardı ancak, petrolde görülen toparlanmanın yeniden çarkların dönmeye devam ettiği ve üretimin yani özetle talebin artığı yönünde algılamak büyük bir hata olacaktır. Türkiye özellinde, düşük  petrol fiyatlarından cari açık anlamında büyük bir fayda sağladığımız aşikar olmakla birlikte, cari açığın daralamasında ihraçat artışı veya ithalat daralmasına yönelik kaliteli bir gelişmden söz edemiyoruz. Yüksek enflayson ve bunun yanısıra düşük kayıtlı tasarruf oranları kırılganlık yaratmaya devam ediyor. Türkiye cephesinde hukuk anlamında yapılması gereken reformları ve iş yapılabilirlik konusunda atılacak adımlar durumunda yabancı yatırımcının kalıcı bir şekilde Türkiye’ye yatırım yapabileceğini düşünüyouz. Şu anda, kur cephesinde görülen girişlerin tetikledi hisse ve tahvil piyasalarında yaşananları, risk iştahında geçici de olsa kıpırdanmalar olarak göryoruz. Avrupa Merkez Bankası’nın Mart ayına yönelik Ocak toplantısında yarattığı büyük beklentinin bir yansıması olarak dün kur cephesinde yaşanan geri çekilmenin devam edebileceğini göz ardı etmiyoruz. Dünyada var olan ve getiri peşinde koşan trilyonlarca para sonuç itibarı ile piyasayı istediği yöne doğru itebilecektir. Ancak, unutmamak gerekiyor ki, ABD kanadında açıklanmaya devam eden güçlü veriler ve petrol fiyatlarında yaşanan kıpırdanma FED’in yakından takip ettiği enflasyon göstergelerinde hareketlenme yaratması durumunda faiz artırımları çok da uzak bir ihtimal olarak gözükmüyor. Yani, piyasaların, FED’in faiz artırım ihtimalini bu kadar göz ardı etmemesi gerektiğini düşünüyorum. Öte yandan, kur cephesinde görülen geri çekilme ve küresel piyasalarda devam eden faiz indirim döngüsüne, siyasi baskının da yardımı ile Nisan ayında değişecek TCMB Başkanının da eşlik edebileceği gerçeğini unutmamak gerekiyor. Gözden kaçsa da, son dönemlerde, gelişmekte olan ülke para birimlerine yönelik girişlerin devam etmesi nedeniyle günlük 60 milyon dolar satım ihalesi açan TCMB’nin de ihale miktarını 30 milyon dolara çekmesi ardından bitirmesi ve belki de gerileyen rezervleri güçlendirmek adına alım ihalelerine de başlaması göz ardı edilmemelidir.

Bugünkü bültenimiz ilk satırında da belirttiğimiz üzere, aslında yılbaşından itibaren küresel piyasalarda yaşanan sert dalgalanmayı tahmin etmek ve yorumlamakta büyük zorluk çekiyoruz. Çin’in büyüyememe sorunu, Avrupa Bankacılık sektörüne yönelik endişeleri, tırmanan jeopolitik riskler ve iç güvenli endişeleri, yaklaşan İngiltere referandumu ve AB’de yaşanan dezentegrasyon süreci, Japonya ve Avrupa Merkez Bankaları’nın destek olmak adına oyuna yeniden soyunmaları, normalleşme sürecine giren FED’in küresel büyüyememe endişesine paralel dolardaki değerlenmeyi faiz artırarak daha kamçılamamak isteği ve kendi ekonomisine zarar vermek istememesi, dünya genelinde devam eden kur savaşlar piyasaları bir o yana bir bu yana itmeye devam ediyor.

Bu naçizhane görüşlerimizin yer aldığı günlük bültenimizin amacı, yatırımcıları orta vadeli risklere karşı hazırlmak ve karşıdan gelen ışığın tünelini bittiği mi yoksa gelen trenin ışığı mı olduğuna yönelik fikir vermenin ötesine elbette geçemiyor. Günümüzün kapitalist sistemine, fabrika açan, istihdam sağlayan ve tüm riskler ile üretim yaparak yıllık % 10 getiri sağlamaya çalışan iş adamına karşı gelişmiş ülkelerde finans sistemi günlük işlemlerle söz konusu getiri sağlamaya çalıştığı çarpık bir düzenin içinde yer alıyoruz. Görüleceği üzere, dünya halen daha  2008-2009’dan beridir kriz içinde. İşe yaramadığı belli olsa da, önde gelen merkez bankaları son çırpınışlar içinde faiz oranları daha da eksiye çekerek piyasalara para süremek koşulu ile tıkalı kredi kanallarını açmaya ve devamıda ekonomileri ve enflasyonu canladırmaya çalışıyorlar. Ancak, söz konusun büyük ve bol paralar kapitalist sistemde sermaye piyasalarının içinde kalmaya devam ediyor. Hava şu anda iyimser ve morfin bağımlısı piyasalar bugün Avrupa Merkez Bankasından (ECB) partide müziğin sesini biraz daha açmasını bekliyor. Kısa vadede, ECB’nin yaratacağı olumlu havaya paralel fiyat seviyelerinin daha da iyimser noktarlara gitme potansiyeli taşıdığını göz ardı etmiyorum. Ancak, orta vadeli bir yaklaşımla, çarpık sistemin ve fütürsuzca basılan paraların, sürdürülemez bir yapı olan negatif faiz oranlarının tehlikeli bir oyun olduğuna yönelik hissiyatımız artıyor. Bu nedenle, kısa vadede oluşacak iyimser havayı, orta vadeli risklere karşı tedbilrli bir yaklaşımla kollamak daha akılcı bir yaklaşım olacağını düşünüyoruz.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar