Cumhuriyet Doktorlarının Sosyolojisi - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 25, 2024
Köşe Yazarları

Cumhuriyet Doktorlarının Sosyolojisi

Bekir AzgınBekir Azgın

1962 yılına ait bir resmi gazetede şöyle deniyor: “Doktorlar yasasının 14. fıkrası gereğince kayıtlı olan doktor listesi ilan edilir”. Arkasından da 447 kişilik bir liste yayımlanıyor.

Mukayese edebilmek için bu listedeki doktorları üç gruba ayırdım: a) Rumlar. Rum isimleri ile Maronit isimlerini ayırt etmek zor olduğu için Maronitler de bu gruba dahil edilmiştir. b) Türkler. c) Diğerleri. Britanyalılar, Ermeniler ve bir İtalyan bu gruba dahil edilmiştir. Bunların arasına kattığım ama ne olduğunu kestiremediğim bir de Şeyh Muhammed Cemaluddin adlı bir doktor bulunuyor.


447 doktordan 335’i (%74.94) Rum, 71’i (%15.9) Türk, 36’sı (%8) da diğerleri. Diğerleri grubunda bulunan Ermeni doktorların sayısı 6’dır.

Rum doktorlardan 40’ı (%12), Türklerden 22’si (%31), Diğerlerinden 17 kişi “Yurt Dışında” diye not edilmiş. Ermenileri hesaba katmazsak 30 yabancı doktorun 17’si (%56.7) yurt dışında olduğu görülüyor.

Bu rakamlar bize neyi gösteriyor? Belli ki İngiliz yönetiminin sona ermesiyle birlikte yabancı doktorlar adayı terk etmeye başladılar. Bu nedenle yarıdan fazlası ada dışında görülmektedir. Yurt dışında bulunan Kıbrıslı Türk doktor sayısı da yüksektir. Herhalde parlak bir istikbal görememiş olmalılar ki bir kısmı Türkiye’ye bir kısmı İngiltere’ye göç etmiş olmalılar.

O günkü doktorların özellikle iki üniversiteden mezun oldukları görülmektedir. Rumların 280’i (%83.6) Atina Üniversitesi’nden, Türklerin 60’ı (%84.5) İstanbul Üniversitesi’nden mezun oldular. Rumlardan bir doktor, Selanik Üniversitesi’nden; Türklerden de bir doktor, Ankara Üniversitesi’nden mezun oldu.

Rumlardan 54 (%16) doktor, Türklerden de 10 (%14) doktor, farklı Avrupa üniversitelerinden diploma aldılar. Bunlar arasında en çok mezun varan üniversiteler şunlardır: Londra Ün. (8+2 kişi), Cenevre Ün. (8+1 kişi), Paris Ün. (8 kişi), Viyana Ün. (5+1 kişi), Montpellier Ün. (4 kişi). (İlk sayı Rumları ikincisi de Türkleri gösteriyor.)

Yabancıların büyük bir çoğunluğu kendi bölgelerindeki üniversitelerden yani İngiltere, İskoçya ve İrlanda üniversitelerinden mezun oldular. Ermeni doktorlar da Beyrut Üniversitesi ve Avrupa üniversitelerinden mezun oldular. Aralarında bir kişi de İstanbul Üniversitesi’nden mezun oldu. Görüldüğü gibi, aralarında çakma üniversite yok. Ne Rumlarda ne Türklerde ne Ermenilerde ne de yabancılarda.

Ada dışındakileri hesaba katmazsak Kıbrıs’ta çalışan doktorların dağılımı oldukça ilginçtir. Rumların dağılımı mümkün mertebe dengeli olmasına rağmen Türk doktorların dağılımı pek dengeli görülmüyor.

Rum doktorların 136’sı (%46.1) Lefkoşa’da, 48’i (%16.3) Limasol’da, 26’sı (%8.8) Mağusa’da, 18’i (%6.1) Kasaba/Baf’ta, 3’ü (%1) Girne’de, 52’si (%17.6) adanın çeşitli köylerinde çalışıyorlardı.

Listede bulunan ve adada çalışıyor görünen 49 Türk doktordan 37’si (%75.5) Lekoşa’da; 3’ü Lefke’de; 2’şer doktor Mağusa, Larnaka ve Limasol’da; 1’er doktor da Baf, Köfünye ve Evdim’de idi.

Ermeni doktorların 4’ü Lefkoşa’da, 2’si de Larnaka’daydı. Yabancı doktorların 4’ü Pendaya’da, 3’ü Lefkoşa’da, 2’si de Girne’deydi. Geride kalanlar çeşitli köy ve kasabalara dağılmıştı.

Aynı gazetede şu bilgileri de ediniyoruz: “16.11.1960 tarihinden geçerli olmak üzere Dr. Fikret Rasım’ın başdoktor yardımcılığı onaylanır.” “1.7.1961 tarihinden geçerli olmak üzere Dr. Ali Niyazi Fikret denenmek üzere uzman doktor olarak atanır.” “2. sınıf doktorlardan H.Z. Hocaoğlu denenmek üzere uzman doktor olarak atanır.” “Ayten Salih ile Sezai H. Sezgin denenmek üzere 2. sınıf doktor olarak atanırlar. (8.4.1962)”. İlginçtir, yayımlanan 447 kişilik listede Halim Hocaoğlu ile Ayten Salih’in adları yer almıyor.

O yıllarda doktorluk çok itibarlı bir meslekti. Bizlerde olur muydu bilmiyorum. Ancak Rumlarda dünya güzeli olsa bile bir kızın doktorla evlenebilmesi için zengin olması gerekirdi. Doktorun kızdan çok daha yaşlı olması hesaba katılmazdı. Kız tarafının drahoma vermesi gerekirdi. Drahoma, çoğunlukla lüks bir ev, bir Mercedes ve beş-on dönüm bağ bahçeden oluşuyordu. Doktor damat edinmek için kız babası seve seve bu drahomayı gözden çıkarırdı. Anlayacağınız kız hem güzel olmalıydı hem zengin. Okumuş olması şart değildi. Benim hiç anlayamadığım bir alış veriş türüydü bu evlilikler.

Çocukluk ve ilk gençlik yıllarımda köylülerden duyduğum bazı doktor isimleri kafama kazınmıştı. Bir çırpıda aklıma gelenler şunları sayabilirim: Bibis, Fesa, Dalyadoros, Cirgodis, Tofaridis. Listede bu isimleri gördükçe eskiden beri aşina olduğum bazı insanlarla karşılaşır gibi oldum. Ne yazık ki Cirgodis dışında ötekilerin soyadlarını taşıyan birkaç kişi vardı. Bu nedenle benim meselâ adını duyduğum Fesa’nin hangisi olduğunu çıkarmam mümkün değildi.

Bir de Dr. Rose adı vardı etrafta dolaşan. O Pendaya’da çalışıyormuş. Belli ki oradaki hastane doktorlarından biriydi. Namının Bodamya’ya kadar ulaşmış olması azımsanmayacak bir başarıydı.

O zamanlar mesafeler uzak, haberleşmek zordu. Dünya yavaş dönüyordu. Kara sabanı ya öküzler çekerdi ya katırlar. Yaz tatillerimiz harmanda düven üzerinde geçerdi. Düven çakmaklarını etkinleştirmek amacıyla düvenin üzerine babam taş dolu bir teneke oturturdu. Sabahtan akşama dön baba dön.

Yaz aylarında en beğendiğim manzara develerdi. Deveci, beş altı develik bir katarla gelir haşaların içine saman doldurur develere yükler giderdi. Bizim taraflarda deve olmadığı için dinozor görmüş gibi ilgiyle izlerdik. “Ağzı açık aklı kaçık” derler ya. İşte öyle. Hele deveci “Kııh” deyince devenin dizleri özerine çökmesi beni hayretlere gark ederdi. İlk “Kııh”ta deve çökmezse deveci ayağı ile hafifçe devenin dizine vurur ve “Kıııh” der demez deve çökerdi. Haşalar bağlandıktan sonra aynı “kıh”la deve kalkardı. Develer bir öne bir arkaya salına salına kervan köyden uzaklaşır, gözden kaybolurdu.

Böyle bir ortamda yaşayan insanlara namınızı duyurmak, adınızı onlara ezberletmek kolay iş olmasa gerek. Bu doktorlar zor olanı başarıyorlardı. Böyleleri herhalde bugün de bulunur.

Giderayak şunu da ekleyim. Bir yerlerde okumuştum: “Honore de Balzac’ın ‘Köy Doktoru’ adlı romanını okumayan doktor, iyi bir doktor olamaz.”  

 

 

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar