Bir Hınç ve Şiddet Tarihi – Vll (Dil hataları) - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 20, 2024
Köşe Yazarları

Bir Hınç ve Şiddet Tarihi – Vll (Dil hataları)

Bekir AzgınBekir Azgın

Bir kitabı elime aldığım zaman baktığım ilk şeylerden biri, o kitabın düzeltmeni veya redaktörü veya editörü olup olmadığıdır. Niyazi Kızılyürek’in “Bir Hınç ve Şiddet Tarihi: Kıbrıs’ta Statü Kavgası ve Etnik Çatışma” adlı kitabını da okumaya başlamadan önce öyle yaptım. “Düzelti” bölümünde Remzi Abbas diye bir isim vardı. Bir üniversite yayınında olması gereken de budur diye geçirdim aklımdan.

Okuma ilerledikçe farkettim ki Remzi bey aslında görevini lâyıkı ile yapmamış. Kitapta olmaması gerektiği kadar çok hata vardı. Aslında bu hataları üç gruba ayırmak gerekir. Bir grubu düzeltmene, bir grubu yazara, diğer bir grubu da her ikisine yüklemek. Daha doğrusu kimin sorumluluğuna gireceği konusunda karar vermenin zor olduğu hatalar.


Kelimede bir eksik veya bir fazla harf varsa bunu düzeltmek herhalde düzeltmenin sorumluluğu olmalı. Yazar bu türden hataları, çoğunlukla fark edemez. Zaten bu nedenle kitaba düzeltmen gerekmektedir. Bu türden hatalara şunlar örnek olarak gösterilebilir:

Gösterebiliyordu yerine “göterebiliyordu” (86), tahakkukundan yerine “tahakkundan” (165), çalışma yerine “çalıma” (454), anladı yerine “anldı” (482), direktiflerde yerine “dirketiflerde” (485), işkence yerine “işlence” (486), Komitesi yerine “Komistesi” (548) yakalanan yerine “yakalan” (556), dillendirildi yerine “dilendirildi” (580) kullanılmış olması. (Ben aslında “dillendirildi” gibi kulağı tırmalayan bir kelime yerine “dile getirildi” deyimini kullanmayı tecih ederim. Ancak zevkler tartışılmaz.)

Bir de cümle veya cümlecik içinde kullanıldığı zaman hatalı olduğu anlaşılan dil hataları var: “…şiddet olgusunu da yer veriliyor” (xix) olgusuna, “kitleleri hareket geçirmesi” (14) harekete, “şiddet mantığını bir ürünüdür” (15) mantığının,  “askeri tatbikattan yöneten Yunanlı subay” (291) tatbikatı yöneten veya tatbikattan sorumlu olan, “bunu benzer bir iddia” (445) buna, “Beyrut’ta gitmek üzere” (481) Beyrut’a, “Makarios’u yakınlığıyla bilinen” (576) Makarios’a, “Grivas anılarının yayınlayınca” (593) anılarını olmalılardı.

Bileşik isimler bitişik yazılır, ayrı yazılmaz: “bir çok” (573, 630) , “hiç bir” (555) “bir kaç” (575). Buna karşılık ayrı yazılması gereken bazı kelimeler bitişik yazılmıştır: “sözetseler”  (xx), “sözediyordu” (14), “birgün” (252), “yurtdışına” (477), “herşey” (498) “biraraya” (563) “başvurmak” (629). [Baş vurmak, baş ağrıtmak, baş bağlamak, baş eğmek, baş etmek gibi bileşik fiiller birer deyimdir ve ayrı yazılırlar.]

Hangisinin daha sorumlu tutulması gerektiğine karar veremediğim ve hem yazarın hem düzeltmenin sorumlu olduğunu sandığım dil hatalarına gelince: “Kareografisini yaptıkları” (14) ifadesindeki kelime koreografi olmalıydı. Kelime, Yunanca “horos” (oyun, dans) ile “ğrafo” (yazmak) kelimelerinden oluşturulmuştur.

“Ne siyasi alanda ne de mücadele alanında varlık gösteremesinler” (90) cümlesindeki “ne … ne” olumsuzluk ifade ettiği için yüklemin olumsuz olmaması gerekir. Cümle “Ne siyasi alanda varlık gösterebilsinler ne de mücadele alanında” ya da “Gerek siyasi alanda gerekse mücadele alanında varlık gösteremesinler” şeklinde olmalıydı.

“Yardımcı polis mahkeme önüne çıkarıldı.” (119) Bir insanın mahkeme önüne çıkarılmasının fazla bir önemi yoktur. Mahkeme önünde eskiden Rauf dayı, ayakkabılarımızı boyardı. Ancak “yargıç önüne” veya “hakim önüne” çıkarıldığınız zaman ipten adam alan bir avukata ihtiyaç duyarsınız.

“Maalesef bizi herkes dinlemedi.” (252) “Maalmemnuniye bizi herkes dinledi” denebilir ama bunun aksi kastedilmek istenirse “Maalesef bizi kimse dinlemedi” şeklinde söylenmesi gerekir.

“Grivas-Makarios çekişmesinin yanı sıra, EOKA’nın önde gelen isimlerinden Polikarpos Yorgacis ile Nikos Sampson arasında da yoğun bir rekabet yaşanıyordu. Döneme damgasını vuran Yorgacis – Sampson kavgası, ikisinin de güçlü bağlarının bulunduğu polis örgütüne de yansıyordu. Peş peşe işlenen cinayetlerde ikisinin de parmağı vardı.” (593) İkisinin de parmağı varsaydı cinayetleri ortaklaşa işliyor veya işlenmesini birlikte emrediyorlardı. Ama yazarın demek istediği farklı bir şeydir diye tahmin ediyorum: “… İşlenen cinayetlerde ya birinin ya da ötekinin parmağı vardı.”

“Bugün Enosis tarihe karışmıştır. Hiç kimse veya çok az kişi Enosis yüzünden Kıbrıslı Türklere hınç duymaktadır.” (597) İkinci cümlede iki özne, buna karşılık tek bir yüklem bulunmaktadır. “Çok az kişi hınç duymaktadır” denebilir ama “hiç kimse hınç duymaktdır” denmez. Dolayısıyla cümleyi şöyle formüle etmek gerekir: “Hiç kimse Enosis yüzünden Kıbrıslı Türklere hınç duymamaktadır veya çok az kişi hınç duymaktadır.”

Her iki sorumlunun gözünden kaçan bir başka husus da, adının niye “Kliridis” olarak yazılmadığını anlayamadığım, Klerides’in “Cyprus: My Deposition” adlı anı kitabından yapılan aynı alıntının peş peşe iki kez kullanılmış olmasıdır: “Son yüzyılda Kıbrıs tarihinde hiçbir lider bilmiyorum ki, zamanın tükendiğini ve alacağı karar ne olursa olsun Kıbrıs’ın önemli bir kısmının Türk kuvvetlerinin eline geçeceğine yol açacağını biliyor olsun… İşte 13 Ağustos 1974 tarihinde kendimi böylesi bir acizlik ve iktidarsızlık içinde buldum” (531 ve 555).

XXXXX

Özel isimlerle ilgili hatalar haftaya.   

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar