Bir düş kurdum senden ibaret - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
Poli

Bir düş kurdum senden ibaret

Anlamak mümkün mü o yılları?

Hani uzaktan uzağa göz göze geldiğinde elini tutmuş gibi olduğu,


Hani mektup eline ulaştığında gövdeleri birbirine sarılmış gibi olduğu,

Hani elleri tüfeğin dipçiğinde terlediğinde yarin kokusunu duyduğu.

Kim anlayabilir o yılları, kim çözebilir… 

 

Gençlik pavyonlarında biraz topçuk oynarlar,

Jubox’a birkaç şilin atar birkaç şarkı dinlerlerdi saçları birlantinli.

Bisikletlerle tur atarlar biraz surlar içi biraz Köşklü Çiftlik,

Sinemaya giderler, bir parka bahçeye otururlar, Aynalı’dan biraz fındık fıstık,

Mahmut Dayıdan biraz pestil alırlardı.

Hem Mücahit hem öğrenciydiler gündüz kitap gece silah.

Pastaneye otururlar ondan bundan konuşurlardı hava biraz değişene kadar.

Günler, aylar ve yıllar böyle geçerdi birbirinin aynısı…

Bir düş kurarlardı Lefkoşa’dan ibaret…

Nereye baksan böyle geçerdi hayat gayet sade.

Biraz dikiş dikerdi kadınlar biraz nakış işlerlerdi,

Mevsimi geldi mi kapı önlerinde oturur,

Biraz mülihiya ayıklarlar biraz macunluk ceviz,

Cuma pazarı geldi mi yollara düşerlerdi kimisinin elinde şemsiyesi kimisin başında şapkası, entarileri allı pullu.

Komşularına giderler pastalarını yerken biraz dedikodu yaparlardı,

Ki kahve içtiklerinde mutlaka fincanlar tabaklarına devrilir biraz da fallarına bakarlardı hiç bitmezdi o hikayeler.

Genç kızlara hep iyi fallar çıkardı mutlaka bir aşk görünürdü ta uzaklardan mutlulukla noktalanacak.

Hayırdır inşallah denirdi, yollar belirirdi kahve telvelerinde bu yolların sonu hayra çıkacaktı.

Böyle geçerdi zaman…

Kurdukları düşler yaşanmamış aşklardan ibaret…

Çocuklar oynardı sokaklarında Lefkoşa’nın,

Biraz saklambaç biraz bir ayak.

Kimsi Atatürk, kimsi Yenicami, kimisi Haydarpaşa ilkokuluna giderdi,

Biraz kitap, biraz oyun, biraz ezan ve çan sesleri ile geçerdi günler.

O çocuklar gün gelecek çekip gideceklerdi bu sokaklardan fakat vakit henüz erkendi.

Tahta oyuncakları vardı, bez bebekleri ve plastik topları.

Yattıkları karyolalar demirdendi hatırlayan vardır hani sustaları yaylı,

Yorganları ve yatakları pamuktan.

Gözleri ahşap panjur rengindeydi ve saçları,

Saçlarına kurdele bağlayan kızların yanakları allı.

Erkek çocuklar en çok pirili ve lingiri oyunlarını severdi bir de hisar üstlerinde uçurtma uçurtmak kızlı erkekli.

Geleceğe böyle büyürlerdi…

Kurdukları düşler o uçurtmalardan ibaret…

El arabaları ile esnaflar bağıra çağıra geçerdi sokaklardan her birinin sesinde bir gayde,

Bir sokakta lambasuyucu geçerse bir sokaktan makas bileyicisi,

Salepçi, bademci ve dondurmacının sesleri yankılanırdı yaz kış demeden unutmak mümkün değil o sesleri,

Günlük yevmiye için arşınlanırdı sokaklar aslında herkes aynı dertte,

Görüp göremeyecekleri neydi ki bu hayatta…

Her geçen gün ekmek parasından ibaret…

Hafta sonlarında Girne yolunu tutarlardı ki gidecekleri yer Boğaz.

Boğaz’dan ötesi yasaktı deniz dağların ardında kalırdı denize bakmak yasak.

Aslında yasaklardan ibaretti hayat sağa dönseler yasak sola dönseler yasak.

Ama daha da kötüsünü görmüşlerdi birkaç gözden ibaret evlerde üç dört aile ile birlikte yaşamak.

Doğrusunu söylemek lazım her zaman umut vardı ve ayakta durmalarının tek nedeni oydu güzel yarınlar göreceklerdi mutlaka…

Böyle zamanlardı böyle mevsimler,

Enver’in kahvehanesinde sandalyeler kaldırımlara serilir havada biraz nargile biraz yasemin kokusu,

Hammal’ın meyhanede Abdullah Yüce’den gazeller,

Köşede bucakta gizli fısıldamalar ve yeraltı korkusu.

Bahar bastığında Lefkoşa’da kendine özgü nemli Akdeniz akşamları deli ederdi insanı,

Sinemalarda biraz Filiz Akın biraz Türkan Şoray ve Belgin Doruk,

Hatırlayanlar vardır Salı geceleri kadınlara meccane,

Kim duyar kim bilirdi bu insanları…

Hayatları birkaç sütunluk haberden ibaret…

Anlamak mümkün mü o yılları?

Hani uzaktan uzağa göz göze geldiğinde elini tutmuş gibi olduğu,

Hani mektup eline ulaştığında gövdeleri birbirine sarılmış gibi olduğu,

Hani elleri tüfeğin dipçiğinde ter tuttuğunda yarin kokusunu duyduğu,

Kim anlayabilir o yılları, kim çözebilir…

Ki baştan aşağı hasretten ibaret…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar