AİHM KARARLARINA BAKARKEN - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 25, 2024
Köşe Yazarları

AİHM KARARLARINA BAKARKEN

Ahmet OkanAhmet Okan

“Kıbrıs’taki bir grup, Sivil Savunma Daire Başkanlığı’nı Türk Mukavemet Teşkilatı’nın (TMT) devamı gibi görüyordu.”


Yukarıdaki sözler Galip Mendi’ye ait.

Bu sözler birçok köşe yazarının gözünden kaçmadı.

Gerçekten tuhaf bir yaklaşım.

Bu adada Sivil Savunma Teşkilatı’nı TMT’nin devamı olarak gören bir tek Kıbrıslıya rastlanmaz.

Bu sözler üzerine Yenidüzen köşe yazarı Tayfun Çağra “Nasıl yani! Bu işler, TMT’ye uygun eylemler olarak mı kabul ediliyordu! “ şeklinde hayretini belirtti.

Yerinde bir hayret…

Öte yandan Korkut Eken, Saygı Öztürk’e yaptığı konuşmalarda şöyle diyor:

“Hasan Paşa (Dönemin Barış Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Hasan Kundakçı) telefon etmiş. Kundakçı, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar’a, ‘Kıbrıs’ta çok büyük PKK faaliyetleri var. Teröristler burada cirit atıyor’ falan demiş ve bu konuda yardım istemiş. Ben de o dönemde Emniyet’te Özel Harekat Polislerini yetiştirmekle görevliyim. Mehmet Bey de beni gönderdi. Her ihtimale karşı doğru, Sedat Peker’in kardeşi Atilla Peker’le gittim, ben çağırdım.”

Yani?

Devlet dışındaki tetikçilerle iş mi tutuluyor demek istendi?

Konu PKK’ymış.

Böyle iddialar Türkiye’de tutar da, burada tutması çok zor…

Bu arada Meclis Araştırma Komitesi’nin kurulacak olması iyi bir gelişme.

Bakalım olaylar nereye kadar gidebilecek…

1997 yılında açılıp 2005 yılında sonuçlanan ve AİHM’de görülen Adalı davasında hükümet lehine ifadeler alınmıştı.

Bu ifadelerden biri bir polis müdürüne aitti.

Verilen ifade AİHM’de şöyle yer aldı:

  1. 8 Temmuz 1996 tarihinde, Hükümet yanlısı Kıbrıs gazetesi, faşist bir grup olan Türk İntikam Tugayı’ndan, cinayetin sorumluluğunu üstlendiğine dair bir açıklama geldiği haberini yazmıştır. KKTC’de böyle bir örgüt var olmadığı ve soruşturma makamları bu iddianın karışıklığa sebep amacıyla taktik olarak yapılmış olduğunu değerlendirdiği için, bu iddiaya yönelik hiçbir soruşturma yürütülmemiştir.

Bu maddenin içinden şu sözleri öne çıkaralım:

KKTC’de böyle bir örgüt var olmadığı ve soruşturma makamları bu iddianın karışıklığa sebep amacıyla taktik olarak yapılmış olduğunu değerlendirdiği için…”

-Böyle bir örgüt yok.

-Cinayetin bu isim altında üstlenilmiş olması bir taktik.

-Cinayeti TİT’in üstlenmiş olması ortalığı karıştırmak için.

Yani, cinayeti üstlenen örgüt (TİT) dikkatleri muhtemel failler üzerinden uzaklaştırmak için ortaya atılmış, böyle de anlaşılabilir.

İlk etapta kulağa mantıklı gelse de cinayeti üstlenen TİT’in operasyonun bir parçası olduğunu düşünmek de mümkün.

Cinayet operasyonunu düzenleyenler, TİT’le kafaları karıştırmak istemiş olamazlar mi?

Bir cinayet kurgusu…

Ne doğru ne yanlış söylemek mümkün değil henüz…

O zaman TİT konusunda geriye şu sorular kalıyor:

TİT diye bir örgüt yok ama bu isim altında basına bildiriler dağıtan karanlık eller yok mu?

Bu konuda polisin ve askerin istihbarat dairelerinin bilgisi yok mu?

PKK’nın burada cirit attığına ve belirli yerlere silah gömdüklerine dair askeri istihbaratın elinde bilgi var da, bir cinayeti üstlenmek için basına bildiri dağıtan veya dağıtanlar hakkında istihbaratı yok mu?

TİT’in adada çeşitli defalar bildiriler dağıttığı ortadayken,

Uçan sinekten haberi olan istihbaratın,

Bu konuda habersiz olduğu mantıklı mı?

AİHM’e böyle bir örgütün olmadığı yönünde ifade verildiğini yukarıda aktardık.

“Karışıklığa sebep amacıyla” böyle bir şey olduğu değerlendirilmiş ve hakkında hiçbir soruşturma yürütülmemiş!

Tamam da, yok olduğu nasıl kanıtlandı?

Kaymakamlıktan derneklerin listesi alınarak mı?

Şu soruyu bir daha tekrarlayalım:

“Karışıklığa sebep amacıyla” şeklinde bir değerlendirme yapılıyor da, bir cinayet operasyonunun parçası olabileceği değerlendirilmesi çok mu mantığa aykırı?

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar