Ne utanmaz… - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mayıs 17, 2024
Köşe Yazarları

Ne utanmaz…

Alışkanlıktan olacak.

Yetmiyor.
Bir sandalye, iki sandalye, üç sandalye…

Kıbrıs’a gelip giden bütün gezgincilerin hakkımızdaki ortak teşhisi, erkeklerin kahvehanede otururken, ayaklarının altına birden fazla sandalye almalarıydı.
Bu alışkanlık çok uzun yıllar yaşandı.
Doğrusu hâlâ var.

Bir sandalye oturmak için,
Bir sandalye kahveler için,
Bir tane ayağa,
Bir tane de koltuk altına…

Yanında da nargile…

Bir toplumun edindiği alışkanlıklar bir çırpıda oluşmaz.
Yüzyıllar ister.
Kültür haline gelir.
Artık sorgulanmaz.
Terk edilmesi için de bir o kadar zaman ister…

Alışkanlık bulaşıcıdır.
Her yere sirayet eder.
Dört beş sandalyede rahatına bakan bir alışkanlık hali, haliyle siyasette de kendini gösterir.
Siyaset kurumu kahvehane veya sokak alışkanlıklarından uzak duramaz.
Bilakis iç içedir.
Her toplumun alışkanlıları veya edindiği kültür neyse o.
Sokakta öyleyse, partide de öyledir, dernekte de, evde de, mecliste de.

Durum erkeklere mahsus değildir.
Kadınlar da öyle.
Onlar da aynı kültürün parçasıdırlar.
Kadın erkek birbirlerini tamamlarlar.
Eskiden kadınlar çeşme başlarında az mı kavga gürültü çıkarırlardı.
Çeşme başında cinayetler bile olurdu.
Ya dedikodudan,
Ya sırayı bozmaktan,
Ya çekememezlikten…

Haşmet Gürkan bir kitabında Lefkoşa Surlariçi’ndeki Gölek kadınlarının kavgalarının ünlü olduğunu belirtmişti.
O sokakların insanı olarak şahidiz.
Neydi o Gölek…

Bir cazgır kadın meclise girdiğinde nezaket üstünden mi akar?
Bir kabadayı siyasete atıldığında süt dökmüş kediye mi döner?
Bir cahil bu işlere karıştığında büsbütün filozof mu kesilir?
Ne iseler o.
Gerçek suretlerini saklamaları mümkün değildir…

Ahmet Mehmet Dubara “Ya göründüğün gibi ol, ya olduğun gibi görün” derdi!
Niye bu sözü ona mal ettik?
Çünkü rahmetli Dubara, göründüğü gibi olan, olduğu gibi görünen biriydi.
Mevlana’yı tanımıyoruz!
Söz ona ait ama, belki de göründüğü gibi değildi!

Gidişat niye her zaman kötü oluyor?
Niye herkes mutsuz?
Göründüğümüz gibi olamadığımızdan, ya da olduğumuz gibi görünmediğimizden mi?
Kendimizi olduğumuzdan başka göstermek için deli oluyoruz.
Ya da hevesleniyoruz diyelim.
Alışkanlıklarımızdan mıdır?
Bir sandalye, iki sandalye, üç… Yetmiyor mu?

Sandalyeye oturduk mu her şeyi istiyoruz.
Nargile ister gibi; dur durak yok.
Her şeyi de biliyoruz.
Kıbrıs meselesi, ekonomi, uluslar arası ilişkiler, tıp, hukuk, maliye, gazetecilik, teknoloji, tarih, sanat…
Sanki “evreka evreka” diye bağıran da bizdik,
Aya ilk çıkan da,
E = mc2 formülünü bulan da…
Alt tarafı en yaratıcı sözümüz  “Kandır çocuğu da Taksim istesin” dir.

Kendi kendimizi fazla incitmeden bir şiir ile kapatalım:

İnsan mı neyiz seçilmez
Bir zehiriz ki içilmez
Tavrımızdan da geçilmez
Ne utanmaz köpekleriz
(Namık Kemal)


Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar